OLAY:
Roma’da yaşayan (A), (B) ve (C) aralarında at çiftliği kurup işletme hususunda anlaşmışlardır. Anlaşmaya göre (A) çiftliği bulacak, (B) atları temin edecek, (C) ise atların bakımını üstlenecektir. (A) bu amaçla (M)’den 2 yıllığına bir çiftlik kiralamıştır.
SORU: (A), (B) ve (C) arasında hangi akit oluşmuştur? Bu akdin özellikleri nelerdir?
CEVAP: Burada şirket akdi oluşmuştur. Şirket akdinin kurulabilmesi için iki yada daha fazla kişinin emek veya mallarını birleştirmesi ve bunları meşru bir kazanca yönlendirmek için iradelerini karşılıklı ve birbirlerine uygun açıklamaları gerekir. Olayda bunlar olduğu için akit geçerlidir. Bu rızai bir akit olduğundan tarafların bu konuda anlaşmalarıyla kurulmuş olur. Her ortak şirketin amacına varmaya yönelen işlemi tek başına ifa edebilir, yani şirketi tek başına temsil edebilirdi. Ancak Roma’da doğrudan temsil olmadığı için muamelenin hükümleri yalnız o ortağı ilgilendirir, yani sadece o ortak borç altına girer veya alacaklı olur.
2.kişiler yapılan sözleşmeden dolayı şirkete veya diğer ortaklara dava açamazlar, yalnızca sözleşmeyi yapan ortağa dava açabilirler. Muameleyi yapan ortak elde ettiklerini diğer ortaklara hisseleri oranında devretmelidir. Ortak yaptığı masrafları ve uğradığı zararları diğer ortaklardan alabilir.
OLAY:
(B) kendisine iyi cins at bulması için atlardan anlayan arkadaşı (V)’ye ricada bulunuş, (V)’de atları temin edeceğine söz vermiştir. (V) at eğiticisi (Z)’den atları satın almıştır. 4’ünü hemen teslim almış, kalanınsa 1 hafta sonra teslim edileceği hususunda anlaşmışlardır. 1 hafta sonra ise atlar teslim edilmemiştir.
SORU: (B) ile (V) arasında nasıl bir hukuki ilişki meydana gelmiştir
CEVAP: Burada vekalet akdi vardır. Bu akitle vekil, vekalet veren kişinin tevdi ettiği bir hizmeti, hukuki muameleyi veya sonucu ücretsiz olarak ifa etme yükümlülüğüne girer. Ancak burada bu iş için ücret kararlaştırılmış olsaydı ve (V) bu işi bilgi ve tecrübesiyle gerçekleştirecek olsaydı bu istisna akdi olurdu. Vekalet akdi, rızai akit olduğundan tarafların anlaşmasıyla kurulmuş olur. Eksik iki taraflı iyiniyet akdidir. Vekil her zaman borçludur, yapmayı kabul ettiği işi gereken şekilde yapmalı ve sonrada iktisap ettiklerini müvekkiline devretmelidir. Vekalet verense bazen borçlu olurdu.
Vekalet veren, vekilin bu iş için yaptığı masrafları ve uğradığı zararları tazmin etmekle yükümlüdür. Vekilin akitten menfaati olmadığı halde sorumluluk derecesi ağırdır. Klasik devirde sadece kastından sorumluyken, Iustinianus devrinde tüm kusurlarından sorumluydu. Roma’da doğrudan temsil olmadığından vekil yaptığı işlerden bizzat kendi hesabına alacaklı ve borçlu durumuna gelirdi. Vekil daha sonraysa bunları vekalet verene yeniden muamele yaparak devrederdi.
SORU: (V) atların teslim edilmemesi üzerine ne yapabilir? Atları zamanında teslim etmeyen (Z)’den hangi taleplerde bulunabilir?
CEVAP: (V) ile (Z) arasında alım-satım akdi vardır. Bundan dolayı (V) alım-satım akdinden doğan davayı (actio empti) açarak atların teslim edilmesini talep eder. Atları zamanında teslim etmeyen (Z) borçlu temerrüdüne düşmektedir. Borçlu temerrüdü, borçlunun kararlaştırılan ifa zamanında haklı bir sebep olmaksızın borcunu ifa edememesidir. Borçlu temerrüdünün doğabilmesinin 3 şartı vardır. Bunlar: İfada gecikme olmalıdır. Vadesiz borçlarda borçluya ihtar çekilmesi gerekir. Bu, borçlunun borcunu ifaya davet edilmesidir. Vadeli borçlarda ihtara gerek yoktur, zira vade olduğu için borçlu borcunu ne zaman ifa edeceğini bilirdi. Kusur olmalıdır.
Borçlunun ifada gecikmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa (devlet vazifesi nedeniyle uzakta olması gibi) borçlu temerrüdü oluşmazdı. Temerrüt gerçekleşirse borçlunun sorumluluğu ağırlaşırdı. Öncelikle borç daimi hale gelirdi. Böylece borç borçlunun kusuru olmadan telef olsa bile borçlunun borcu devam ederdi. Ayrıca bu gecikmeden dolayı alacaklı zarara uğramışsa borçlunun gecikme tazminatı ve temerrüt faizi ödeme yükümlülüğü doğardı.
Roma Hukuku Bazı Pratik ve Test Çalışmaları
Diğer Pratik ve Testler İçin Tıklayınız.