Türk Hukuk Sistemi ve Türkiye’de Kanunlaştırma
Türkiye, Kıta Avrupası hukuk sisteminin bir üyesidir. Türkiye’de kamu hukuku-özel hukuk ayrımı geçerlidir. Osmanlı yönetimi döneminde Türk hukuku İslami kurallara dayalı bir düzen içermekteydi. İslam hukuku (şer’i hukuk) yanında, dini ilkelere dayanmayan ve padişah fermanları ile oluşturulan hukuk kuralları da yer almaktaydı. Bu hukuk kuralları örfi hukuk olarak adlandırılmaktadır. İslam hukuku kuralları fıkıh kitaplarında yer almıştır.
Osmanlı’da Tanzimat döneminde ikili bir hukuk sisteminin uygulandığını söylemek de mümkündür. Bir taraftan İslam hukuku korunmuş, diğer taraftan batıdan bazı hukuki metinler Osmanlı hukuk düzenine intikal etmiştir. Osmanlı devletinin batıdan alarak kabul ettiği ilk kanun 1840 tarihli Ceza Kanunu’dur. Bu dönemde Fransız kanunlarının hakimiyeti göze çarpmaktadır. 1858 yılında Osmanlı devletinde Fransız Ceza Kanunun’dan iktibas edilerek yeni bir Ceza Kanunu yapılmıştır.
Türkiye’de önemli bir kanunlaştırma örneği olarak Tanzimat döneminde Ahmet Cevdet Paşa’nın başkanlığında kurulan bir komisyonca hazırlanan Mecelle gösterilebilir. Medeni Kanun kabul edilene kadar Mecelle yürürlükte kalmıştır. Osmanlı devleti ilk anayasayı 1876 yılında yapmıştır. İlk anayasa Kanun-u Esasi olarak bilinmektedir. Anayasa’nın yapılması meşrutiyetin ilanı olarak da bilinmektedir. Ancak meşrutiyet yönetiminde bile padişah anayasa uyarınca çok ciddi yetkilere sahip olmuştur. 1909 yılında anayasada önemli değişiklikler yapılmış, gerçek anlamda parlamenter sisteme yakın bir sistem oluşturulmuş ve padişahın devlet başkanı olarak pozisyonu sembolik hale getirilmiştir.
1921 yılında Türkiye Büyük Millet Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nu yapmış, bir süre bu anayasa 1876 anayasasıyla birlikte yürürlükte kalmıştır. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nda değişiklik yapılarak 1923’te Cumhuriyet yönetimine geçilmiş ve 1924’te ilk anayasa yapılmıştır. 1924’te dini mahkemeler (şeriye mahkemeleri) ortadan kaldırılmış ve hukuktaki ikilik sona ermiştir. Bu tarihten sonra tek bir hukuk sistemi hüküm sürmüştür.
Cumhuriyet döneminde özellikle tercüme ve alıntı (iktibas) yöntemleriyle batılı kanunlar Türkiye’ye getirilmiştir. 1926 yılında İtalya’dan Ceza Kanunu, İsviçre’den Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu alınmış ve aynı yıl Alman Ticaret Kanunu örnek alınarak Ticaret Kanunu yapılmıştır. Bu kanunlarda zaman içinde değişiklikler yapılmış olsa da, günün ihtiyaçlarını karşılamak üzere 2000li yıllarda yeni kanunlar hazırlanmıştır. 2001 yılında Medeni Kanun, 2004 yılında Ceza Kanunu ve 2011 yılında Borçlar ve Ticaret kanunları kabul edilmiştir.
1960 askeri darbesiyle1924 anayasası yürürlükten kaldırılmış ve 1961 yılında yeni bir anayasa kabul edilmiştir. 1961 anayasasının getirdiği çok önemli bir yenilik anayasa mahkemesidir. Anayasa mahkemesi meclisin yaptığı kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemektedir. 1980 darbesi sonrasında hazırlanan yeni bir anayasa da 1982 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu iki anayasa, darbe dönemi anayasaları olarak eleştirmektedir. 1982 anayasasında çok ciddi değişiklikler yapılmış ve insan hak ve özgürlükleri alanında gelişmeler yaşanmış olsa da yeni bir anayasa yapmak henüz mümkün olamamıştır. 1982 anayasasında yapılan değişiklikle anayasa mahkemesine bireysel başvuru hakkı tanınmış, böylece insan haklarının korunması adına önemli bir adım atılmıştır. 2018 yılında yürürlüğe giren anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi benimsenmiştir.
Kanunlar başbakanlık tarafından çıkarılan Resmi Gazete’de yayımlanmaktadır. Resmi Gazete’ye internet üzerinden de erişmek mümkündür.