Fesih Hakkının Kötüye Kullanılması ve Kötüniyet Tazminatı
Yukarıda da ele aldığımız üzere, iş güvencesi kapsamında yer alan işçilerin iş sözleşmeleri bil-dirimli fesihle sona erdirilirken işverenin geçerli bir sebebe dayanması şarttır. İş güvencesi kapsamında yer almayan işçilerin iş sözleşmelerinin bildirimli feshinde ise geçerli bir sebebe dayanma şartı yoktur; fakat yine de işverenin gerçekte dayandığı sebep dürüstlük kuralına aykırı olmamalıdır. Aksi takdirde fesih, kötüniyetli fesih olarak kabul edilir. Örneğin, işçinin fazla çalışma ücretini ödemediği için işverenini ilgili mercie şikayet etmesi sebebiyle iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde kötüniyetli fesihten söz edilir.
İş güvencesi kapsamının dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin 3 katı tutarında tazminat ödenmelidir. Buna kötüniyet tazminatı denir. Bu tazminat, sadece işveren tarafından ödenen bir tazminattır.
Kötüniyet tazminatının hesabında asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülmesi mümkün sözleşme ve kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur. Başka bir ifadeyle, kötüniyet tazminatının hesabında da giydirilmiş ücret dikkate alınır.
İhbar tazminatı ile kötüniyet tazminatının birlikte istenebilmesi de mümkündür. Başka bir ifadeyle, işverenin iş sözleşmesini hem bildirim sürelerine uymayarak hem de kötüniyetli olarak feshetmesi durumunda işçi hem ihbar hem de kötüniyet tazminatı talep edebilir.
Fesih hakkının kötüye kullanılması sebebiyle, kötüniyet tazminatının yanı sıra, iş sözleşmesini kötüniyetle fesheden taraf bu sebeple karşı tarafın kişilik haklarını ihlal etmiş, onurunu ve mesleki itibarını zedelemişse manevi tazminat talep edilmesi de mümkündür.
Ragıp Karakuş, “İş Hukuku Ders Notu”, s. 59-60, www.ragipkarakus.com (19.09.2021).