Anayasa Mahkemesi Ve İnsan Haklerı Mahkemesine Bireysel Başvuru
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru
Herkes anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, İHAS kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için kanun yollarının tüketilmesi şarttır.
Anayasalarda güvence altına alınan temel haklardan bir kısmı, yargı organları tarafından da korunması gereken haklardandır. Ancak durum böyle olmakla birlikte yargı içince bu hakların ihlal edilmesi halinde hükmün kesinleşmesi üzerine Anayasa Mahkemesine başvuru yapılabilmektedir.
Yargılamadaki birçok temel hak, insan hakkı olarak kabul edilmekte ve AİHM ne başvuru imkânı tanımaktadır. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru imkânı AİHM ne başvurulmadan önce son olarak başvurulacak bir imkân olacaktır. Böylece AİHM önünde mahkûm olma ihtimali en aza indirilecektir. Bu yolla kesinleşen tüm kararlar değil sadece bireysel başvuru kapsamına giren kararlar incelenecektir.
Anayasa Mahkemesi yapacağı incelemede, vakıaların ve delillerin değerlendirilmesi ile, hukukun somut olaya uygulanması ya da mahkemenin takdir yetkisini doğru kullanıp kullanmadığını inceleyemez. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu ile temel hakların yargılamanın tüm aşamalarında ihlal edilmesi sebebiyle başvurulur. Mahkeme bu konuda bir ihlalin bulunup bulunmadığını, genellikle adil yargılanma hakkına aykırı davranılıp davranılmadığını inceler.
Medeni yargıdaki bu tür bir başvurusu bir kanun yolu olmayıp temel hakların korunması için bir hukuki çaredir. Bu bir kanun yolu değil özel bir düzenlemedir.
Burada temel hakkın ihlal edildiği mahkeme kararı ile temel hak arasında bir illiyet bağının olması gerekir.
Bireysel Başvuru Usulü
Anayasada güvence altına alınmış, temel hak ve özgürlüklerinden veya İHAS ve taraf olunan protokoller kapsamındaki hakların herhangi birinin ihlal edildiğini iddia eden herkes Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını kullanabilir. Başvuruda bulunanın idari ve yargısal yolların tamamını bitirmiş olması gerekir.
Bireysel başvuru yoluna, ancak ihlal sebebiyle güncel ve kişisel hakkı doğrudan etkileneneler gidebilir.
Kamu tüzel kişileri bireysel başvuruda bulunamaz, ancak özel hukuk tüzel kişileri başvurabilir. Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili olarak yabancılar bireysel başvuruda bulunamaz.
Başvurular harca tabidir.
Bireysel başvurunun, başvuru yolları tüketildiği tarihten itibaren, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içerisinde yapılması gerekir. Haklı bir mazeret sebebiyle süresinin kaçırılması halinde haklı sebebin ortadan kalkmasından itibaren on beş gün içerisinde başvurabilir.
Bireysel başvuru üzerine önce bir kabul edilebilirlik incelemesi yapılır. Başvurunun kabul edilmesi için;
– Bireysel başvuru kapsamındaki bir konu olması
– Bireysel başvuru hakkına sahip kişi tarafından yapılması
– Süreye ve şeklen ilişkin koşulların yerine getirilmiş olması
– Önemli bir zarara uğrayıp uğramadığının tespiti gerekir.
Kabul edilebilirlik şartlarını taşımayan başvurular için oy birliği ile kabul edilmezlik kararı verilir. Bu karar kesindir.
Mahkeme başvurularına karşı yapılacak bireysel başvurulara ilişkin inceleme, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı ile sınırlıdır. İhlal kararı verilmesi halinde sonuçların ortadan kaldırılması için gerekenlere hükmeder. İhlal bir mahkeme kararından kaynaklanıyorsa ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak zere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hallerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Esas hakkındaki kararları gerekçeleriyle birlikte ilgililere ve Adalet Bakanlığına tebliğ edilir.
İnsan Hakları Mahkemesine Kişisel Başvuru
En gelişmiş ve etkili insan hakları sözleşmesi olan İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme Türkiye tarafında 1954 te onaylanmıştır. Bu sözleşme, iç hukukumuzda anayasaya aykırılığı ileri sürülemeyen yasa gücündedir. Bu durum, hukukumuzda sözleşmeye uygun olmasını gerekmektedir. Teminat altına alınan haklar Anayasada yer almakta ve bunlar kendiliğinden uygulanmaktadır.
İHAS, bireylere sağlanan insan haklarının ihlal edilmesi halinde kişisel başvuru imkânını getirmiştir. Bu başvuru imkânı karşılıklılık koşulu olmaksızın yabancılara da tanınmıştır. Bizi medeni usul hukuku bakımından ilgilendiren temek hak ise “adil yargılanma hakkı” dır. Adil yargılanma hakkının bir unsuru olan “makul süre içinde” açtığı dava sonuçlanmayan birey, insan hakları mahkemesine başvurabilir. Yine hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmesi ya da yargılamanın aleni yapılmaması da adil yargılanma hakkının ihlalidir.
Ancak, AİHS ne başvuru imkânı bir kanun yolu değildir. Çünkü bu mahkeme, yargı organlarının yasaları, hukuka uygun olarak uygulayıp uygulamadıkları denetlenmemektedir. AİHM, yerleşik içtihatlara göre ulusal mahkemelerin görevini üstlenmek gibi bir göreve sahip değildir. Hükmün iptali veya bozulması yönünde karar veremez. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri süren kişi AİHM ne başvurmadan önce iç hukuk yollarını tüketmek zorundadır. Ancak iç hukuk yolları yoksa ya da iç hukuk yollarının tüketilmesi anlamsız olacaksa iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekmez.
İlgili Organlar
İki temel organ bulunmaktadır. Bunlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Bakanlar Komitesidir.
AİHM, sözleşmenin tarafı olan devlet sayısı kadar hâkimden oluşur. Bu hâkimler görevleri sırasında bağımsız olarak görev yaparlar.
Bakanlar Komitesi ise AİHM nin kesinleşen kararlarının takip ve yerine getirilmesinden sorumludur.
Bireysel Başvuru Usulü
1.Başvurunun Yapılması
Sözleşme ile bireyin ilgili devlet hakkında mahkemeye başvurabilmesine imkan tanınmıştır. Mahkeme’ye başvurma hakkı, kişilere, hükümet dışı kuruluşlara ve insan topluluklarına tanınıştır. Mahkemeye sadece vatandaşlar değil yabancı kişilerde başvurabilir.
Başvuruda bulunanın sözleşme ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi gerekir. Mahkemeye ancak sözleşmenin tarafı olan devlete karşı başvurulabilir.
Mahkemeye başvuru için iç hukuk yolları tüketilmiş ve sonuç alınamamış olması gerekir. İç hukuk yolları tüketildikten sonra, en son karadan itibaren altı ay içerisinde mahkemeye yazılı olarak başvurmak gerekir. Mahkemenin yazışma dili İngilizce ve Fransızca olmakla birlikte, Avrupa Konseyine üye devletlerin birinin diliyle de başvuruda bulunulması gerekir. Türkçe de başvuru yapılabilir.
Mahkemeye başvuru masraf gerektirmez ve avukatla temsil zorunluluğu da yoktur.
Mahkeme ön inceleme yaparak başvuru konusunda açık bir engelin olup olmadığını inceler.
2.Mahkemenin İncelemesi ve Karar
Mahkeme öncelikle iç hukuk yollarının tüketilip tüketilmediğini, başvurunun süresinde olup olmadığını, başvurunun kötü niyetli ve imzasız yapılıp yapılmadığı gibi ön koşullar bakımından inceleme yapar. Ön koşula bulunmuyorsa başvuru reddedilir.
Esas hakkında karar verilmeden önce taraflar arasında dostça çözüm süreci işletilebilir. Taraflar uzlaşmaya varırsa uyuşmazlık sona erer.
Esastan inceleme sırasında ilgili devlet her türlü kolaylığı sağlamak zorundadır. Mahkeme inceleme sonucunda bir karar verir ve kararın veriliş yerine göre de farklı şekillerde kesinleşir.
Kesinleşen karar Bakanlar Komitesine gönderilir ve ilgili devletin mahkeme kararının gereğini yerine getirip getirmediğini takip eder. Bu konuda Avrupa Konseyinden çıkarmaya varan yaptırımlar söz konusu olabilir.
Mahkemenin verdiği karar, iç hukukta kesinleşen mahkeme kararını iptal etmez, bozmaz. İç hukuktaki kesin hüküm taraflar arasında varlığını sürdürmeye devam eder. Ancak adil yargılanma hakkı ihlal edilen taraf tazminat alır.
AİHM nin kesinleşmiş kararları iç hukukta “yargılamanın iadesi” sebebi de oluşturmaktadır.