BORÇLAR HUKUKUNUN DİĞER HUKUK DALLARIYLA İLGİSİ
MEDENİ HUKUK İLE İLİŞKİSİ
6098 sayılı TBK ve 4721 sayılı MK şekli yönden birbirinden bağımsız kanunlardır. Bu kanunların bağımsız olma nitelikleri sadece şekli açıdan olup maddi ve organik açıdan birbirlerini tamamlayan kanunlardır. TBK, MK’un beşinci kitabı olup onun tamamlayıcısıdır. Bu iki kanunun maddi-organik birlik ve bütünlük ilişkisini belirtmek amacıyla MK md. 5: ”Bu kanun ve BK’nun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.” hükmünü taşımaktadır.
TİCARET HUKUKU İLE İLİŞKİSİ
Ticaret hukuku borçlar hukukundan bağımsız bir hukuk dalıdır. Ticari işler sürat, güven, basitlik ve kolaylık ister. Ticaret hukuku, borçlar hukukunun aksine, hacim yönünden çok büyük miktarda mal ve hizmeti konu edinir. Genel borç ilişkilerinde, ticari ilişkilerde olduğu kadar sürat ve kolaylığa gerek duyulmaz. Ticaret hukuku borçlar hukukuna oranla daha az şekilcidir.
Esasen ticaret hukuku; medeni ve borçlar hukukunun formalizmine tepki olarak doğmuştur. Hakkında ticari bir hüküm bulunmayan ticari işlerde ticari örf ve âdete, bu da yoksa genel hükümlere göre karar verilir. Böylelikle borçlar hukuku ile ticaret hukuku arasında bağlantı kurulmuştur.
ANAYASA HUKUKU İLE İLİŞKİSİ
Borçlar hukuku, her ülkenin anayasal hukuk ve ekonomi düzeninin ayrılmaz bir parçasıdır. Borçlar hukuku, anayasal hukuk ve ekonomi düzeninin izin verdiği ölçüde fonksiyon ifa eder.
1982 anayasası özel mülkiyet, sözleşme özgürlüğü ve girişim özgürlüğünü kabul etmiştir. Anayasa sonuçları borçlar hukukunu etkileyecek temel bir kişi hak ve özgürlüğünden hareket etmiştir. AY mad. 38: “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.” hükmü
ile özgürlükçü bir borçlar hukuk anlayışı sergilemiştir.