Kesin Hüküm
Nihai kararlar şekli anlamda kesin hüküm halini alır. Bir mahkeme verdiği karardan elini çekiyorsa, bu bir nihai karardır. Fakat kesin karar değildir.
Bir karar ancak kanun yoluna başvurma süresi geçtikten sonra veya kanun yoluna başvurulup gerekli prosedürler işletildikten sonra kesinleşecektir.
Kanun yoluna başvurulması mümkün olmayan kararlar verildikleri anda kesin kararladır.
Kesin hüküm kamu düzenine ilişkin olduğundan, davanın tarafları da kesin hüküm ve etkisi hakkında sözleşme yapamazlar.
Dar Anlamda Kesin Hüküm: Hükmün sadece maddi anlamada kesinleşmesini ifade eder.
Geniş Anlamda Kesin Hüküm: Hükmün şekli ve maddi anlamda kesinleşmesi demektir.
A. Şekli Anlamda Kesin Hüküm
Bir hükme karşı başvurulacak kanun yolunun kalmaması (veya baştan bulunmaması) ile hüküm şekli anlamda kesinleşir. İki şekilde karşımıza çıkar.
- İlk derece mahkemesinde verilen karara karşı kanun yoluna başvurma imkanı yoktur. Hüküm verildiği anda kesinleşir.
- İlk derece mahkemesinde verilen hükme karşı kanun yoluna başvurma imkanı varken, ya da süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak hüküm şekli anlamada kesinleşir. Ya da hükme karşı kanun yollarına başvurulmuştur, fakat bu başvuru üzerine verilen karardan sonra tüm kanun yolları tüketilerek başka yol kalmamıştır.
Kural olarak, mahkemenin verdiği sadece hükümler değil tüm kararlar kesinleşir, Esasa ilişkin kararlar gibi usule ilişkin kararlar da kesinleşir.
Uygulamada ara kararların kesinleşemeyeceği, mahkemenin bu nedenle verdiği ara kararından dönebileceği kabul edilmektedir. Örneğin görevsizlik itirazı ara kararla reddedildikten sonra mahkeme sonradan görevsiz olduğunu anlarsa görevsizlik kararı verebilir. Ancak, verilen ara kararı, davanın diğer tarafı için usule ilişkin bir kazanılmış, hak oluşturmuş ise, mahkemenin bu ara kararından sonradan dönemeyeceği kabul edilir.
B. Maddi Anlamda Kesin Hüküm
Hükmün kararı veren mahkeme tarafından değiştirilememesi, olağan kanun yollarına başvurulamaması, tekrar dava edilememesi ve daha sonra açılan davada bağlayıcı olmasıdır. Hüküm maddi anlamda kesinleştikten sonra kimin ne yönde haklı olduğu tespit edildikten sonra aynı konuda ikinci kez dava açılamaz. Bir alacak davasında kesinleşen hükme göre mahkûm olan parayı ödeyen davalı, daha sonra bu ödediği parayı sebepsiz zenginleşme davası ile isteyemez.
Gerek usule, gerekse esasa ilişkin kararlar kesin hüküm teşkil eder. Usule ilişkin eksiklik tamamlanırsa bu konuda yeniden dava açılabilir. Görevsizlik kararı kesinleşse bile görevli mahkemede dava açılabilir. Kural olarak gerekçe hükme dahil değildir. Ancak hüküm fıkrasının açık olmadığı, ya da bir davanın neden reddedildiği anlamak için gerekçeye bakmak gerekir.
Bazen de gerekçe hüküm fıkrası ile sıkı sıkıya bağlı olduğu için birlikte değerlendirilmelidir.
Davalı karşı alacağını takas yolu ile ileri sürer ve mahkeme karşı alacağın olmadığına karar verirse, takas yolu ile ileri sürülen miktar kadar, karşı alacak hakkında kesin hüküm oluştuğu kabul edilir. Bir davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden sadece hükme bağlanmış olanlar için kesin hüküm teşkil eder.
Vakıa tespitleri ve bekletici sorunlar kesin hükmün kapsamında değildir.
Davacının ileri sürmesine rağmen mahkemenin hüküm fıkrasında yer vermediği talepler hakkında kesin hüküm oluşmaz. Unutulan talep için yeniden dava açılabilir.
Ancak bir davada yargılama giderlerine hükmetme unutulmuş ise, ya da eksik hükmedilmiş ise ve bu hüküm kesinleşmişse yargılama giderleri için ayrı bir dava açılamaz.
Kesin hüküm belli bir zaman içindeki hukuki durumu esas alarak verilmiştir. Tüm gelecek için verilmiş bir kesin hüküm yoktur. Buna kesin hükmün zaman itibarıyla sınırlandırılması demektir.
Daha sonra ortaya çıkan vakıalara dayanarak yeniden dava açılabilir. İlk davanın açıldığı vakıalardan başka vakıalara dayanılarak ikinci kez açılan davda kesin hüküm ileri sürülemez. Ancak nafaka gibi devam eden edimlerle daha sonra hükmün dayandığı koşularda önemli bir değişiklik olursa değişiklik davası ile yeniden mahkemeye başvurulabilir.