ZİLİYET KARİNELERİ
1-) Mülkiyet Karinesi: Medeni kanun 985/I Açık bir şekilde bunu düzenlemiştir. “Taşınırın ziliyedi onun maliki sayılır” Hatta kanun 985/II de hükmünde önceki ziliyetler bakınundan da kendi ziliyetleri süresince bu karineden yararlanabilecekleri açıkça ortaya koymuştur. Bu karine bizler için çok kolaylaştırıcı bir karinedir. Çünkü ıspata gerek olmaksızın sadece bir taşınırın ziliyet olmak ziliyete yeten durumdur. İspat yükü bakımından işe yarar.
Burada ziliyetin malik olmadığını idda eden kişinin bunu ıspatlaması gerekir.
2-) Feri Ziliyetliğe bağlı sınırlı ayni hak veya kişisel hak karinesi: Medeni kanun 986/II Bu hükme göre “ Taşınıra bir sınırlı ayni hak veya kişisel hak iddaa ettiği hakkın varlığı karine olarak kabul edilir.” Ancak ziliyet bu karine şeyi kendisine vermiş olan kişiye karşı ileri sürmez. Feri ziliyet kanununda olan kişi hangi sınırlı ayni hak veya kişisel hakka sahip olduğunu iddaa ediyorsa bu karine olarak doğru kabul edilir. Bunun aksini iddaa edenin ıspatlaması gerekir.
Bu karinelerin birinci rolü: ispat yükünü ters çevirmesi yani ziliyet alehine açılan davalarda, ziliyete savunma olanağı sağlamasıdır. MK 987/I hükme göre: Bir taşınırın ziliyeti kendisine karşı açılan her davada üstün hakka sahip olduğu karinesine dayanabilir. Bu şekilde savunması çok kolaylaşmış olur.
Burada ziliyete ciddi bir savunma imkanı verilerek, ziliyet usul hukuku bakımından rahatlatmış oldu.
Bu karinelerin ikinci rolü: Taşınır davası açabilme imkanı vermesidir. Taşınır davası uygulamada az karşılaşılan davalardandır. Önemlidir. Taşınır davası sadece taşınırlar için kullanılan bir davadır. Ziliyetlik karinesine dayanılarak açılan bir davadır. İstihkak davası ise Ayni hakka dayanılarak açılan davadır.
Taşınır davasında bir taşınır üzerinde ziliyetliği kendi iradesi dışında sona erdirilen kişi, şimdiki ziliyetin hak karinesini çürütüp kendi ziliyetlik dönemine ait hak karinesini canlandırmaya çalışır. Taşınır davası açan kişi o eşyaya taşınıra zamanında ziliyet olmuş, şuanda ziliyet olmayan kişidir. Taşınır davasını açabilmek için o eşyaya mutlaka ziliyet olmuş gerekir.
Örn: A nun ineği komşusu B nin tarlasına gitti ve buzağısını doğurdu. Komşu B ineği ve buzağı elinde tutuyor. Bu durumda A buzağıyı sadece istihkak davası ile geri alabilir. A taşınır davası açamaz. Çünkü A buzağıya hiç ziliyet olmamıştır. Buzağı ineğin doğal semeresidir. Ve inek kime aitse buzağıda ona aittir.