Sözleşmelerde Muvazaa
Tarafların yaptıkları sözleşmenin hiç hüküm doğurmamasını veya görünüşteki sözleşmeden başka bir sözleşmenin hükümlerini doğurmasını arzu ediyorlarsa muvazaalı bir sözleşme söz konusudur.
2 türlü muvazaa vardır. Bunlar mutlak ve nisbi muvazaadır.
Mutlak muvazaa, tarafların sözleşmenin hüküm ifade etmeyeceği konusunda anlaşarak, 3. kişilere karşı sözleşme yapmış gibi gözükmeleridir. Burada asıl irade sözleşme yapmamak doğrultusunda olduğu için sözleşme geçerli olmayacak ve hüküm ifade Mutlak muvazaa için tarafların muvazaa anlaşması ve görünüşte bir sözleşme yapmaları gerekir. Muvazaa anlaşması, tarafların sadece görünüşte sözleşme yapılması ama bununla bağlı olmayacakları konusunda anlaşmalarıdır.
Nisbi muvazaa ise, tarafların görünüşteki sözleşmeden başka, gizli bir sözleşmenin hükümlerinin meydana gelmesi hususundaki anlaşmalarıdır. Nisbi muvazaa için tarafların, kendi aralarında başka bir işlem yapıp bunu dış dünyaya başka bir işlem gibi göstermek hususunda muvazaa anlaşması ve görünürde bir sözleşme yapmalarının dışında bir de gerçek amacı belirten gizli bir sözleşmenin yapılması Nisbi muvazaada görünürdeki işlem, tarafların gerçek iradeleri bu yolda olmadığı için geçersizken, gizli işlem bakımından irade uyuşması olduğu için kural olarak geçerli sayılmaktadır. Ancak gizli işlem için kanun bir takım şekil şartları öngörmüşse ve bunlar yerine getirilmemişse gizli işlem de hükümsüz olur. Gizli işlem için öngörülen şekil şartları yerine getirilmişse, bu işlem irade uyuşması olduğu için geçerlidir. Örneğin taraflar aralarında bir bağışlama sözleşmesi yapmak istedikleri halde bunu satış olarak göstermişlerdir. Dolayısıyla ortada bir nisbi muvazaa bulunmaktadır. Bu durumda görünürdeki satış sözleşmesi muvazaa nedeniyle kesin hükümsüz durumdadır. Saklı durumdaki bağışlama sözleşmenin konusu bir taşınmaz ise, bu işlemin resmi şekle uygun olarak yapılması gerekmektedir. Doktrindeki hâkim fikre ve Yargıtay’a göre satış sözleşmesindeki şekil, bağışlama sözleşmesi için gerekli şeklin yerine geçmemektedir ve bu nedenle bu işlem de şekil eksikliği sebebiyle kesin hükümsüzdür.
Muvazaa sözleşmenin sadece bazı hükümlerine ilişkinse kısmı muvazaa söz konusu olur. 100 milyarlık gayrimenkulün bedelinin sözleşmede 50 milyar olarak gösterilmesi halinde kısmi muvazaa söz konusu olacaktır. Bu hal aynı zamanda bedelde muvazaa olarak adlandırılmaktadır. Bedelde muvazaa halinde sözleşmenin geçerliliğine ilişkin iki görüş bulunmaktadır: Vergi mevzuatına dayanan bir görüş, işlemin geçersiz sayılmamasını savunmaktadır. Bu durumda vergi mevzuatına göre, eksik gösterilen bedelin tamamı göz önüne alınarak eksik harç cezalı olarak tahsil edilecek ve olay çözülecektir. Bu hükme dayanarak, bedelde muvazaa şeklindeki kısmi muvazaalarda şekle aykırılıktan dolayı gizli sözleşmenin geçersiz sayılmasına kanunun engel olduğu ileri sürülmektedir. Diğer görüş işlemin muvazaalı olduğunu, gerçek bedelin sözleşmede yer almaması dolayısıyla da şekle aykırılık nedeniyle kesin hükümsüz sayar.
Muvazaanın Sözleşmeye Etkisi
- Muvazaalı sözleşme, muvazaa sebebiyle kesin hükümsüzdür. Zira TBK. 19 uyarınca tarafların gerçek ortak arzuları dikkate alınır. Muvazaa, butlan sebebi olduğu için muvazaa iddiasını herkes, her zaman ileri sürebilir.
- Kişilerin muvazaayı ispatı bir şekle tabi değildir ve tanıkla da ispat mümkünken, taraflar arasında muvazaa iddiasının ispatı yazılı şekle tabidir.
- Yazılı borç ikrarına güvenerek bir alacağı iktisap eden 3. şahsa karşı senedin muvazaalı olduğu ileri sürülemez (TBK. m.19/2). Yazılı borç ikrarı göstermelik olarak düzenlenmiş olsa bile, muvazaayı bilmeksizin alacağı iktisap eden 3. şahıs için muvazaalı olacak geçerli bir alacak olarak hüküm ifade edecektir.
- Nitelikli muvazaada, görünüşteki sözleşme irade uyuşması olmadığı için geçersizken, gizli sözleşme geçerlilik şartlarını taşıyorsa muvazaadan etkilenmez ve geçerli bir sözleşme olarak hükümlerini ifade eder.