Ceza muhakemesi veya ceza yargılaması, ceza hukukunda iddia, savunma ve yargılama sürecidir. Amaç ise maddi gerçeğe ulaşılmasıdır.
Ceza muhakemesi süreci, kişinin veya kişilerin yaptıkları eylemin/eylemlerin suç olduğuna dair görülen suç şüphesi ile başlar ve bu şüphe sonuçlanıncaya kadar devam eder. Suç isnadı sonucunda mahkûmiyet veya beraat kararı verilmesi ile son bulur. Ancak hükmün açıklanmasının ardından yapılan ceza muhakemesine ilişkin itirazlarda, aynı şekilde ceza muhakemesi içerisinde yer almaya devam eder. Tüm bu genel sürece kolluk kuvvetleri, savcı, avukat (müdafi), şüpheli (davalı), mağdur (müşteki, davacı), tanık, bilirkişi, hakim dahildir.
Temel hak ve özgürlükler
Günümüzde demokratik bir sisteme sahip ve hukukun üstünlüğüne dair yasaları bulunan pek çok ülkede, savcılık makamı altında savcılar, ceza muhakemesine asıl teşkil edecek iddialarda bulunur yani ispat yükümlülüğünü (kanıtlama zorunluluğu) ortaya koyar. Savcılık şüphelinin makul şüphenin ötesinde leh ve aleyhinde olan deliller vasıtasıyla, yargılamanın başlatılmasını sağlar. Çünkü şüphe sanığın lehine olarak değerlendirilir. Şüpheli veya avukatı da böylece hakkındaki iddiaların doğruluğunu veya doğru olmadığını kanıtlamakla yükümlü olur. Ceza muhakemesi esnasında var olan tüm şüpheler ortadan kaldırılmaya çalışılır.
Şüphenin sanığın lehine olarak değerlendirilmesine temel neden ise masumiyet karinesidir. Karine Avrupa Konseyi üyesi 47 ülkede, üye ülkelerin katılmakla kabul ettiği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6 ve 48’inci maddesinde ve diğer dünya ülkelerinde insan haklarına ilişkin belgelerde yer almaktadır. Ancak bu uygulama bazı ülkelerde farklı uygulanır.
Benzer şekilde, tüm bu ceza yargılaması esnasında sanığa kendisini savunması için sağlanan avukatın (Bazı ülkelerde bu tür avukatlar “Mahkeme tarafından atanan avukat” olarak adlandırılır.) masrafları da kamu gideri olarak karşılanır.