İfayı Yapacak Şahıs
Normal olarak borç, borçlu tarafından yerine getirilir. Ancak 3.kişinin ifası da kural olarak geçerlidir. Borcun ne zaman borçlu tarafından ne zaman bir üçüncü kişi tarafından ifa edilebileceği TBK m. 83 hükmünde düzenlenmiştir. Bu hükme göre, “Borcun, bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça borçlu, borcunu şahsen ifa etmekle yükümlü değildir”. Bu hüküm kapsamında iki istisnai durumda borcun borçlu tarafından şahsen ifası gerekir. Bu durumlar;
- Bizzat borçlu tarafından ifada alacaklının menfaati olması
- Böyle bir menfaat olmasa da taraflar ifanın borçlu tarafından yapılacağı konusunda anlaşmışlarsa borç, borçlu tarafından ifa edilecektir.
Borçlu borcu bizzat ifa zorunda olduğu hallerde yerine başkasını ikame edemez. Fakat kendi idaresi altında yardımcı şahıs, yani ifa yardımcısı kullanılabilir. Bu hususta borç ilişkisinin niteliğine bakılacaktır. Mesela, bir ameliyat yapma borcu yüklenen doktor kendi yerine başkasını ikame edemez fakat ameliyat sırasında yardımcı olarak asistan ve hemşire kullanabilir. Burada söz konusu olan edim yardımcı şahıs kullanılmasına müsait bulunmaktadır.
Her borç ilişkisinde ifanın başkasına bırakılıp bırakılmayacağı hususu ile ifa yardımcısı kullanıp kullanmayacağı hususu ayrı ayrı incelenmelidir.
Yapmama borcunda borcu bizzat borçlu ifa edecektir. Yani kaçınma mükellefiyetine borçlunun şahsen riayet etmesi gerekir.
Şahsın İfası
Borcun borçlu veya 3.şahıs tarafından ifasının alacaklı için farksız olduğu hallerde borçlu borcun ifasını bir 3. şahsa bırakabilir. Bu 3.şahıs borçlunun temsilcisi olabileceği gibi olmaya da bilir.
Bazen 3. şahsın ifası zorunlu olabilir. Yani taraflar ifanın mutlaka 3.kişi tarafından yapılacağını kararlaştırabilirler. Ödemelerde akreditife başvurulmuşsa bu tür bir durum söz konusudur. Taraflar, eşyayı temsil eden senetlerin tayin edilen bankaya ulaşmasıyla bankanın malın bedelini ödeyeceğini kararlaştırmışsa bu tarzda ifayı (yani 3.şahsın ifasını) asli ifa olarak kabul etmiş olmaktadırlar.
3.şahsın borçlunun borcunu ifa ettiğinden bahsedebilmek için bu şahsın söz konusu borcu “ifa amacıyla hareket etmesi” gerekir. Şayet ifa bir maddi fiil değil de kazandırıcı işlemse, alacaklı ile 3.şahsın “Kazandırıcı sebep üzerinde fikir birliği olmalı” ve yapılan kazandırmanın borçlunun borcunun ifası olduğu hususunda anlaşmış olmaları gerekir.
Şayet 3.şahıs, borçlunun borcunu ifa için borçluya ait bir hakta tasarruf edecekse, tasarruf yetkisinin olması gerekir. Borçluya tasarruf yetkisi vekalet ya da temsil yoluyla verilebilir. 3.şahıs borçluya karşı giriştiği bir taahhüt neticesi borçlunun borcunu alacaklıya ifa ederse, hem borçlunun borcunu hem de kendi taahhüdünü yerine getirmiş olur. Kefilin kefaletten doğan borcunu ödemesi halinde durum böyledir.
3.şahsın usulüne uygun şekilde yapmak istediği ifayı alacaklı kabul etmezse aynen borçlunun ifasını kabul etmemiş gibi olur ve borçluya karşı alacaklı temerrüdüne düşer. Ancak 3.şahsın ifasına borçlu rıza göstermiyorsa, bu takdirde alacaklının 3. şahsın ifasını reddetmesi halinde temerrüde düşmeyeceği kabul edilmektedir.
3.Şahsın borcu ifa etmesiyle kural olarak borç getirileriyle birlikte sona erer. Ancak bazen 3.şahsın ifası alacaklıyı tatmin etse de borç ilişkisi sona ermez. Kanun buna “halefiyet” demektedir. 3. şahıs borçluya karşı bir taahhüdünü yerine getirmek için borçlunun borcunu ifa etmişse, borçluya karşı haiz olacağı haklar borçlu ile 3.şahıs arasındaki taahhüde göre çözülecektir. 3. şahıs borçluya bağışta bulunmak amacıyla borcu ifa etmişse, ifa borcu sona erdirilmekle beraber bunun bağış teşkil edebilmesi borçlunun rızasına bağlıdır. Borçlu bağışı kabul etmezse 3.şahsın ifası borçlunun mamelekinde bir sebepsiz zenginleşme teşkil eder. 3. şahıs bağışlama amacı veya herhangi bir taahhüdü yokken borcu ifa etmişse ya vekaletsiz iş görme ya da sebepsiz zenginleşme ortaya çıkar.
İfanın Yapılacağı Şahıs
İfa kural olarak alacaklıya veya alacaklının yetkilendirdiği bir şahsa yapılır. Alacaklının verdiği yetki temsil veya vekâletten doğar. Ancak bazen ifanın 3. şahsa yapılması zorunluyken, bazen de taraflar anlaşarak ifanın 3.şahsa yapılmasına karar verebilirler.
Kendisini yetkili gösteren ama yetkili olmayan şahsa yapılan ifa geçerli bir ifa olmaz. Sahte bir belgeyle yetkili olduğunu gösteren kişiye yapılan ifa geçerli değildir ve alacaklıya yeni bir ifa yapılmalıdır. Çünkü kanun ancak ifanın yetkili şahsa yapılması halinde borcun sona ereceğini düzenlemektedir. Burada borçlunun iyi niyetli olması sonucu değiştirmez, zira iyi niyet kanunda gösterildiği oranda korunur.
Alacaklı ifaya kendi yerine katılması ve özellikle verilecek şeyi ifa olarak kabul etmesi için 3. şahsa temsil yetkisi vermişse, temsilciye yapılan ifalar geçerlidir ve borcu sona erdirir.
İfanın kanun gereği 3.şahsa yapılması mecburiyetine, eşlerden birinin aile vazifelerini ihmal etmesi halinde bu eşin borçlularına, ödemeyi diğer eşe yapmaları hususunda hakimin emir vermesi örnek gösterilebilir (TMK m. 163 hükmü). Burada borçlular bu emir uyarınca borcu alacaklı olan eşe değil, diğer eşe ifa edecek ve ancak bu şekilde borçtan kurtulabileceklerdir. Borçluların bu emirden sonra alacaklı olan eşe ödeme yapmaları onları borçtan kurtarmaz ve diğer eşe yeni bir ifada bulunmak zorunda kalırlar.