VERGİLENDİRME SÜRECİ
Vergilendirme süreci Tarh, Tebliğ, Tahakkuk ve Tahsil olmak üzere 4 aşamadan oluşur.
1.Tarh
Verginin tarhı vergi alacağını kanunlarda gösterilen matrah ve nisbetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar olarak gösteren idari işlemdir. Yani, verginin tutar olarak hesaplanmasıdır.
a. Beyana Dayanan Tarh
Beyan usulünde vergi mükellefin yazılı veya sözlü beyanı üzerine tarh olunur. Gelir vergisi, Kurumlar Vergisi, Veraset ve İntikal Vergisi, Katma Değer Vergisi beyan usulü asıldır.
Beyan usulünde tarh işlemi ile tebliğ ve tahakkuk aşaması birlikte gerçekleşir. Matrah bizzat mükellefçe saptanmış bulunduğundan, yükümlünün kendi saptaması üzerine yapılacak tarh işlemine ilke olarak bir itirazının bulunmayacağı gerekçesiyle bu usulde vergi, tarhiyatla birlikte tahakkuk da etmiş sayılır; beyan üzerine tahakkuk fişi kesilir.
Mükellefler kural olarak kendi beyanları üzerine yapılan tarhiyata karşı dava açamazlar ancak işlemde vergi hatası bulunması ve beyan sırasında ihtirazı kayıt koyulduğu durumlarda istisnai olarak dava açabilirler.
b.İkmalen Vergi Tarhı
Tamamlayıcı vergi tarhı olarak da adlandırılan bu işlem beyan usulünde belli bir vergi tarhiyatından sonra ortaya çıkan ve idarece saptanan matrah farkı için yapılan bir vergilendirmedir. Vergi Usul Kanunu m.29’daki tanım, “İkmalen vergi tarhı, bir vergi tarh edildikten sonra bu vergiyle ilgili ortaya çıkan ve defter, kayıt belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah veya matrah farkı üzerinden vergi tarh olunmasıdır.” Kanuni tanımdan anlaşılacağı üzere İkmalen Vergi Tarhı yapılabilmesi için iki şartın gerçekleşmesi gerekmektedir:
aa) Daha önceden bir vergi tarh edilmiş olması,
bb) Ek tarhiyatta matrah ya da matrah farkının defter, kayıt ve belgeler gibi maddi delillere ya da kanuni ölçütlere göre saptanması gerekir.
(Örneğin, mükellef beyan dönemi içinde beyannamesini vermiş ancak defter, kayıt ve belgelerinde yapılan inceleme sonucunda gelirini eksik gösterdiği anlaşılmışsa bu maddi delillerden ortaya çıkan matrah farkı üzerinden ek vergi tarh edilir ve bu ikmal tarhiyatı ihbarname ile mükellefe bildirilir.)
c. Re’sen Vergi Tarhı
Vergi matrahının tamamen veya kısmen defter ve belgelerle veya kanuni ölçütlere dayanarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonu tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır.
Re’sen vergi tarhını gerektiren yasal koşullar bulunduğu taktirde matrah ya takdir komisyonunca saptanır; ya da vergi inceleme elamanının raporunda gösterdiği miktar re’sen takdir olunmuş matrah sayılır.
Re’sen vergi tarhını gerektiren durumlar:
– Kanuni süresi geçtiği halde beyanname verilmemişse,
– Beyanname süresi içinde verilmiş ancak vergi matrahına ilişkin bilgiler gösterilmemişse, (bu halde stisnai bir durum söz konusudur. Böyle bir durumda 15 gün süre verilerek vergi matrahının gösterilmesi istenir. Süresinde gösterilmez ise re’sen tarhiyat işlemi yapılır.
– Tutulması zorunlu olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış ya da tasdik ettirilmemiş veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemişse,
– Defterler veya belgeler tutulmuştur ama bu belgelerde noksanlıklar ve usulsüzlükler bulunuyorsa,
– Defterlerin veya beyannamenin gerçeği yansıtmadığını gösterir deliller bulunuyorsa,
– Beyannamesini yetkili meslek mensuplarınca imzalatmamıştır veya tasdik kapsamına alınan konularla ilgili yeminli mali müşavir tasdik raporu zamanında ibraz edilmemişse re’sen tarhiyat hali gerçekleşmiş kabul olunur.
Bir durumda hem ikmal yoluyla vergi tarhı hem re’sen vergi tarhı yapılabiliyorsa, öncelikli olarak ikmal tarhiyatı yapılmasında engel yoktur.
d. İdarece Vergi Tarhı
Mükellef vergi borcuna ilişkin ödevlerini yerine getirmediği ve Re’sen ve İkmalen tarhiyatan geçerli olmadığı bir kısım durumlarda matrah yine idare tarafından yapılır. Vergi Usul Kanununun verdiği tanıma göre, “Verginin idarece tarhı; 29 uncu ve 30 uncu maddeler dışında kalan hallerde, mükelleflerin verginin tarhı için vergi kanunları ile muayyen zamanlarda müracaat etmemeleri veya aynı kanunlarla kendilerine tahmil edilen mecburiyetleri yerine getirmemeleri sebebiyle zamanında tarh edilemeyen verginin kanunen belli matrahlar üzerinden idarece tarh edilmesidir.”
VERGİ TARHİYATI- ÖRNEKLER
Soru 1: Tacir olan Mutlu Mehmet Bey 2000 yılına ait olan kazançlarıyla ilgili gelir vergisi beyannamesini süresinde vermiş ancak beyannamede yapmış olduğu işlem hatası sonucu ödemesi gereken verginin 5000 TL eksik hesaplanmasına yol açmış ve buna göre ödemiştir. Vergi idaresinin denetimi sonucu eksik olan 5Bin TL hangi tarh yoluyla alınacaktır ?
Cevap: Mükellef Mutlu Mehmet Bey beyannamesini süresi içinde vermiş ancak işlem hatası sonucu eksik ödenen matrah farkına vergi idaresi defter, kayıt belgelere dayanarak ulaşabiliyorsa ikmalen tarhiyat işlemiyle eksik olan 5000 TL’yi alabilir.
Soru 2: Tacir olan Necati Mert Bey, 2010 yılına ait kazançlarına ait beyannamesini vermemiştir. Vergi idaresi tarhiyatı nasıl yapar?
Cevap: Beyanname verilmediği için vergi idaresi defter, kayıt ve belgelere dayanamamaktadır. Bu nedenden dolayı vergi idaresi Re’sen tarhiyat yapacaktır.
2. Tebligat
Vergilendirmeyi ilgilendiren(tarh işlemi) ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya diğer bazı kişilere yazı ile bildirilmesine tebligat denir. Vergilendirmeye ilişkin tüm aşamalarda V.U.K’daki tebligat hükümleri uygulanır. Vergi uyuşmazlığında (Vergi Mahkemesinde) Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır. Tebligat, vergiye itiraza ilişkin sürelerin hesaplanmasında göz önüne alınır.
Tebligatta esası ilgilendirmeyen şekil hatalarının varlığı tebligatı geçersiz duruma getirmez. Mükellefe, kanuni temsilciye, umumi vekile ve vergi cezası kesiline tebligat yapılır.
a.Vergi Dairesinde Tebligat: Vergi dairesinde tebliğ eden ve tebellüğ edilenin imzası alınarak yapılan tebligat yoludur. Bu tür tebligat ancak ilgilinin kabul etmesiyle yapılabilir.
b. Adreste Tebligat: Muhatapın bilinen tüm adreslerine posta aracılığıyla veya memur vasıtasıyla yapılan tebligat yoludur. V.U.K. md. 94’e göre aynı ikametgahta yaşayanlara veya iş yerindeki memur veya müstahdemlere yapılan tebligat geçerlidir. İkametgah ve İşyerinde muhatap yerine tebliğ yapılacak kişilerin görünüşüne göre 18 yaşından küçük olmaması ve açıkça ehliyetsiz bulunmaması gerekir.
c. İlan Yoluyla Tebligat: İlgiliye ulaşılamadığı durumlarda tebliğ ilan yoluyla yapılır. İlan, o çevredeki bir yerel gazeteye ve vergi idaresinin ilan panosuna asılır. İlandan itibaren ilgili 30 gün içerisinde vergi dairesine gelip adresini bildirmediği taktirde tebliğ edilmiş kabul olunur.
3. Tahakkuk
Tahakkuk, tarh edilen bir verginin ödenecek aşamaya gelmesini ifade eden bir durumdur. Vergi Usul Kanunun tanımına göre, “Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir.”
Tarh edilen bir vergi borcu kendisine tebliğ edilen mükellef ya bu borcu kabul edip öder ya da hakkında tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu kanısında ise belli hukuki yollara başvurur. Birinci durumda, yani otuz günlük süreyi dava açmadan geçirerek vergi borcunu kabul etmiş olan mükellef bakımından vergi tahakkuk eder; aynı zamanda artık hukuken süresinde kullanılabilecek herhangi bir yargısal başvuru olanağı kalmamış olduğundan tahakkuk eden vergi kesinleşmiş de olur. Buna karşılık mükellef haksız bir işleme muhatap olunduğu gerekçesiyle süresinde vergi davası açarsa tahakkuk, yani ödenecek duruma gelme, mahkeme kararına kadar ertelenir. Vergi mahkemesi mükellefin iddiasını kabul ederse vergi tahakkuk etmez; buna karşılık vergi mahkemesi davayı reddederse, vergi işleminin doğruluğu yönündeki belirtiler artık iyice kuvvetlendiğinden ve mahkeme kararı işlem lehine karine oluşturduğundan vergi borcu tahakkuk eder, ödenmesi gerekli aşamaya gelir.
Davası reddedilip borcu tahakkuk eden yükümlü bir yandan vergisini öder, öte yandan tarh işlemi ve mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu kanısını hala taşıyorsa üst yargı mercilerine başvurur. Kanun yollarına başvurma yürütmeyi durdurmaz. Şu aşamada tahakkuk etmiş ve ödenmiş vergi kanun yolları tüketilmediği için kesinleşmiş sayılmaz. Bölge İdare Mahkemesine yapılan itiraz başvurusu ya da Danıştay’a yapılan temyiz başvurusu reddedildiği taktirde, yükümlü aleyhine olan alt derece mahkeme kararı kesinleşir. Üst yargı merciince mükellefin kanun yoluna başvurusu halı görülüp de vergi mahkemesi kararı bozulduğu taktirde, daha önceden tahakkuk ettiği için ödenmiş verginin iadesi yoluna gidilir; tahsil edilmemiş ise, tarhiyat terkin edilir.
4. Tahsil
Vergi Usul Kanunu verginin tahsilini, “kanuna uygun surette ödenme” şeklinde tanımlar. Her vergi yasasında o verginin tahsili hakkında özel bazı düzenlemeler bulunur. Ancak vergi sistemimizde tahsil aşamasını düzenleyen asıl kaynak, 6183 sayılır Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanundur.
Mükellef iradi olarak vergi borcunu vadesinde öder; ya da yine iradi olmakla birlikte borç vadeden sonra ödenir. Bu son durumda asıl borca ayrıca gecikme zammı eklenir. Mükellefçe kendiliğinden ödenmeyen borcun tahsili verginin cebren tahsilini gerektirir. Cebren tahsil sırayla, teminat varsa teminat paraya çevrilerek tahsil olunur, kefil varsa kefile ödeme emri tebliğ edilir, teminat ve kefil yoksa ya da teminat ve kefilden tahsil olunan para borcun tamamını karşılamıyorsa haciz yoluyla takibe gidilir