Kamu Hizmeti Ölçütleri Nelerdir?

Kamu Hizmeti Ölçütleri Nelerdir?

Hangi faaliyetlerin kamu hizmeti olduğunu belirlemek amacıyla doktrinde çeşitli görüşler bulunmaktadır:

 

A. ORGANİK ÖLÇÜT

Organik ölçüte göre kamu hizmeti, belli bir görevi yürütmek için kamu tüzelkişisinin tahsis ettiği ajan ve vasıtaların bütünüdür. Örnek: AY.m.70 “Her Türk kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir”
Organik açıdan, yani faaliyeti yürütenin kim olduğuna bakılarak o faaliyetin kamu hizmeti olup olmadığını belirleme imkanı artık bulunmamaktadır. Zira, artık hem idare, hem de idarenin yakın denetim ve gözetimi altındaki özel kişiler kamu hizmetlerini yürütebilmektedir.

 

B. ŞEKLİ ÖLÇÜT

Şekli açıdan kamu hizmeti ise, belli usul ve hukuki rejimi ifade eder. Yani bir faaliyetin kamu hizmeti sayılabilmesi için belirli usullere uygun hareket edilmiş olması gerekir. Artık şekli açıdan da kamu hizmetini kabul etmenin imkanı kalmamıştır. Zira; artık kamu hizmeti idarenin kendisinin işleme katıldığı belirli bir usul olmaktan çıkmış, özel kişilerin de yürütebileceği bir alana dönüşmüştür ve buna ek olarak kamu hizmeti sayılan faaliyetlerin niteliklerinde değişme söz konusudur.

 

C. MADDİ ÖLÇÜT

Maddi açıdan kamu hizmeti, faaliyetin muhtevasının niteliği göz önünde tutularak belirlenecektir. Yani; faaliyeti yürüten örgütün nitelikleri dikkate alınmayacaktır. Bu çerçevede iki görüş ortaya çıkmaktadır:

‒ Objektivistler: Bir faaliyetin salt niteliğine bakılarak, birilerinin onu nitelemesine gerek duymaksızın tabiatından hareketle, nesnel bir şekilde bakılarak o faaliyetin kamu hizmeti olup olmadığına karar verilecektir.

→ Savunucusu Duguit’dir. Ona göre, faaliyetin tabiatından kaynaklanan bir niteliği varsa; artık o faaliyeti kanun koyucunun nitelemeye yetkisi yoktur. Kanun koyucu, artık sadece o faaliyeti tespit etmekle yetinecek, onu piyasaya terk etmeyecektir. Duguit’nin sosyal karşılıklı bağımlılık kavramı söz konusudur; eğer faaliyet sosyal karşılıklı bağımlılığın gereği ise o faaliyet kamu hizmetidir. Ona göre bütün toplum bir karşılıklı bağımlılık ilişkisi içerisindedir. Dolayısıyla Duguit, bu görüşüyle kamu hizmetinin alanını son derece genişletmiştir. İnterdependence sociale / sosyal karşılıklı bağımlılık: Duguit’nin ortaya çıkardığı bir kavramdır. Bireyin toplumsal gereksinimleri kendi imkanlarıyla çözme olanağından yoksun olduğunu, bu nedenle toplumun karşılıklı bağımlılık içinde olduğunu savunur. Bu kavram bazı faaliyetlerin toplum yararı için devlet tarafından üstlenilmesi sonucunu ortaya çıkarır.

→ Neoklasik iktisatçılara göre bir faaliyeti kamu hizmeti saymak için gereken tabii, objektif nitelik, faydanın bölünememesi ve dışsallıktır. Bu faaliyetlerin sayısı çok azdır; bu görüşe göre milli güvenlik, kolluk, adalet gibi temel faaliyetler dışındakiler kamu hizmeti olmaktan çıkar.

‒ Sübjektivistler: Bir faaliyetin kamu hizmeti olup olmaması, birilerinin o faaliyeti nitelemesine bağlıdır. İradeci bir anlayıştır. Dışarıdan birisi, o faaliyeti kamu hizmeti olarak nitelerse, o faaliyet artık kamu hizmetidir. İdare hukukunda kabul edilen anlayış budur. Bunlara göre bir faaliyetin kamu hizmeti olup olmayacağının tek ölçütü, kanunkoyucunun iradesidir. Yani, bir faaliyetin kamu yararının bulunup bulunmamasını kanunkoyucu belirleyecektir.

Farklı görüşlere göre; bu belirlemeyi sadece kanunkoyucunun iradesiyle sınırlamamak gerekir. Anayasa Mahkemesi ya da Danıştay gibi kurumlar da -kararları bağlayıcı olduğundan- bir faaliyetin kamu hizmeti olduğunu belirleyebilir.

→ Duguit’nin öğrencisi Jeze’e göre kanunkoyucunun bir faaliyeti kamu hizmeti olarak görmek istediğini gösteren belirtiler varsa, irade dolaylı yoldan anlaşılabilecektir. Örneğin “idare, bu faaliyeti tekel olarak yürütür.” Madde hükmü faaliyetin kamu hizmeti olarak kabul ettiğinin bir belirtisidir.

→ Burak Öztürk’e göre, anayasanın sosyal ve ekonomik haklar ve ödevleri düzenleyen maddeleri şahıslar açısından devletten pozitif ve somut bir edimde bulunmayı talep etme yetkisi tanıyan haklarken, devlet açısından da bazı faaliyetleri topluma hizmet olarak sunma yükümlülüğü verir. Devlet açısından bu tür yükümlülükler öngören maddeler anayasal kamu hizmetinin de ne olduğunu söylemektedir. Özetle bir faaliyet, devlet açısından bir yükümlülük, toplum ve bireyler açısından da bir hak olarak öngörülmüşse Anayasa koyucu, bunu bir kamu hizmeti sunma ödevi olarak devlete yüklemiştir. (Ör. Ay.m.41/II: Ailenin huzur ve refahı için gerekli tedbirlerin alınması)

 

D. SONUÇ

Liberal devlet anlayışı terk edilip sosyal devlet anlayışının benimsenmesiyle birlikte, bu üçlü ayrım anlamsızlaşmıştır. Zira devlet, artık ekonomik ve sosyal hayata müdahalede bulunmakta ve dolayısıyla idarenin alanı buna bağlı olarak genişlemektedir. Dolayısıyla kamu hizmeti artık bu üçlü tanımla, tanımlanamamaya başlamıştır.

Bugün için geçerli olabilecek kamu hizmeti tanımı şöyledir: Siyasal organlar tarafından kamuya yararlı olarak kabul edilen, bir kamu kuruluşunun ya kendisi ya da yakın denetim ive gözetimi altında özel kesim tarafından yürütülen faaliyetlerdir.

Siyasal organlar tarafından kanunla açıkça belirtilen kamu hizmeti tanımlarında bir problem yoktur; ancak kanunda belirtilmeyen kamu hizmetleri açısından bazı ölçütlere başvuracaktır. Eğer, söz konusu faaliyetlerin yürütülmesinde “kamulaştırma”, “ceza kesme” veya “tekel kurma” gibi kamusal yetki ve usullerden biri veya birkaçı bulunuyorsa bu faaliyet bir kamu hizmetidir.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.