Borçlar Hukukuna Hâkim Olan Prensipler
1.Borçlar hukukunda “irade özgürlüğü” vardır ve bu onun temel özelliğ İrade serbestisinin içinde şu özellikler bulunmaktadır.
a- Sözleşme yapma özgürlüğü
Bir kimse kimseyi kural olarak sözleşme yapmaya zorlayamaz. Kişi dilediği kimse ile sözleşme yapmakta ya da yapmamakta serbesttir. Kamu yararı gereği kamu hizmeti alanında istisnaen sözleşme yapma zorunluluğu bulunabilmektedir.
b- Sözleşmenin içeriğini belirleme özgürlüğü
Bir sözleşme yapmak isteyen taraflar bu sözleşmenin konusunu diledikleri gibi belirlemekte serbesttir. Taraflar kanunda öngörülmüş bir sözleşme tipini belirleyebilecekleri gibi, kanunda öngörülmüş sözleşme tiplerini birleştirebilirler ve hatta kanunda öngörülmemiş yeni bir sözleşme tipi de yaratabilirler.
c- Şekil serbestisi
Taraflar sözleşmeyi istedikleri şekilde yapabilmektedirler. İstisnası, kanun tarafından belli şekillerde yapılması zorunlu olan sözleşmelerdir. Mesela taşınmazlarda ayni hak devrini gerektiren tüm sözleşmelerin tapuda yapılması gerekir.
d- Sözleşmenin tarafını seçme özgürlüğü
Sözleşme yapmak isteyen kişi bunu istediğiyle yapabilir. İstisnası sözleşme yapma zorunluluğunun olmasıdır. Önceden bir sözleşme vaadi varsa esas sözleşmenin de o kişiyle yapılması gerekmektedir.
Sözleşme serbestisinin tek taraflı kullanıldığı haller ve Genel İşlem Şartları:
Sözleşmenin konusunun belirlenmesine ilişkin sınırlamalar nadir olmakla birlikte Kanunlarda öngörülebilir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması hakkında Kanun m. 6(1) hükmüne göre; “Vitrinde, rafta, elektronik ortamda veya açıkça görülebilir herhangi bir yerde teşhir edilen malın, satılık olmadığı belirtilen bir ibareye yer verilmedikçe satışından kaçınılamaz”. Bu hüküm ile tüketiciye tek taraflı olarak sözleşme içeriğini belirleme hakkı kanunla tanınmış olmaktadır.
Sözleşme serbestisi, sözleşmenin hükümlerinin taraflarca müzakere edilerek birlikte serbestçe tayin edileceği varsayımı üzerine dayanmakla birlikte, alış-veriş hayatında çoğu kez, yapılacak sözleşmenin hükümlerini taraflardan biri önceden tespit etmekte, diğer tarafa sadece bu akdi yapıp yapmama serbestisi kalmaktadır. İşte bu şekilde önceden tek taraflı hazırlanan ve bireye sunulan sözleşmelere “katılımcı sözleşme” denir. Katılımcı sözleşmenin maddelerine “Genel İşlem Şartları” denir ve bunlar sözleşme özgürlüğünü yok ederler.
2- Borçlar hukukuna hâkim olan ikinci prensip, borç ilişkisinin nisbiliği prensibidir.
Bu prensibe göre borç ilişkisi sadece alacaklı ve borçlu arasında bir bağ teşkil eder ve 3.şahısları etkilemez. Bu kuralın istisnası, tapuya şerh verilmiş şahsi haklardır. Bu haklar şerh verildiyse, hakkın niteliği değişmez ancak etki alanları genişler. Bu durumda nisbi borç ilişkisi genişleyerek 3. kişilere karşı da etkili olabilecektir. Şerhin iki etkisi bulunmaktadır. İlk olarak, şerh eşyaya bağlı borç ilişkisi yaratır. Şerhten sonra taşınmasın her maliki şerhten sonra doğacak borçla yükümlü Bu etki borç ilişkisinin nisbiliğine istisna teşkil eder. İkinci olarak şerh, şerhten sonra hak sahibi olanların alacaklıya zarar verecek haklarının bertaraf edilmesini sağlamaktadır. Bu etkiye munzam etki adı verilir. Şerhten sonra hak sahibi olanlar, şerh edilmiş borcun ifasına katlanmak durumundan kalırlar.