Zilyetliğin Kazanılması
Zilyetliğin kazanılması, aslen veya devren iktisap ile olur. Bir kimse başka birinin iradesi olmadan sırf kendi iradesiyle daha önceki zilyetliğe dayanmadan bir malı hakimiyetine geçirirse zilyetlik aslen kazanılmış olur. Denizde tutulan balık üzerindeki veya hırsızın çaldığı mal üzerindeki zilyetliği böyle iktisap edilmiştir. Aslen iktisapta menkul mallarda zilyetliğin kazanılması için malın fiilen ele geçirilmesi, gayrimenkul mallardaysa mala yerleşilmesi gerekir. Mesela yerdeki bir malı önce gören değil, onu eline geçiren zilyetliği aslen kazanmış olur.
Zilyetlik, malı daha önce zilyedinde bulunduran kimse ile yapılan anlaşma neticesinde elde edilirse zilyetliğin devren iktisabı söz konusu olur. Tutulan balıkları balıkçıdan devralan alıcının zilyetliği devren iktisaptır. Burada zilyetlik malın elde edilmesi ve tarafların zilyetliğin devri konusunda anlaşması ile kazanılmaktadır. Devren iktisapta zilyetliğin kazanılması menkul mallarda elden ele vermeyle, gayrimenkul mallardaysa o gayrimenkule girmeye izin verilmesiyle olurdu.
İlerleyen zamanlarda maddi unsur, yani mal üzerindeki fiili hakimiyetin tesisinde yumuşamalar görülmüştür. Bunlara traditio ficta (farazi teslim) denir ve bunlar 3 tanedir.
1- Uzun Elden Teslim:
Malın elden ele verme koşulu olmadan zilyetliğin kazanılmasını sağlayan yoldur. Bunun birkaç tane çeşidi vardır:
Kuleden teslim, arazinin tesliminde araziye girilmesine izin vermek şart değildir, yakınlardaki kuleden arazinin sınırlarının zilyetliği devralacak kimseye gösterilmesi yeterlidir.
Evin anahtarının verilmesiyle evin içindeki mallar teslim edilmiş sayılır. Buna anahtar teslimi (traditio clonium) denir. Roma’da anahtar tesliminin evin yanında yada yakınında yapılması gerekirken bugün buna gerek yoktur.
Zilyetliği iktisap edecek olanın isteği üzerine eve teslimde mallar eve teslim edilince kişi malları görmese yada ele almasa bile zilyet olmuştur. Önceden haberi olan yada olması gereken kimse hakimiyeti altındaki bir yere paket teslim edilmişse bu kişi malı görmese yada ele almasa bile zilyet olur.
Bir malın gösterilmesi yada yanına gözcü koyulmasıyla zilyetliğin göz ve irade (aculıs et affecta) ile geçtiği kabul edilir. Burada kişi hakimiyeti elde edebilecek kadar yakın olmalıdır.
2- Kısa Elden Teslim:
Bir kimse ariyet veya vedia gibi bir sebeple aldığı malı sonradan satın alarak devralmak isterse malı geri verip tekrar teslim almadan sırf tarafların anlaşmasıyla zilyetliği devren iktisap edebiliyordu. Bu, malı elden verme koşulu aranmadan malın iradeyle verilmesidir. Bu koşulun aranmamasının nedeni, malı devralacak kimsenin zaten malı fiilen elinde bulundurmasıdır. Kısa elden teslim, fiilen mala hakim olan ama zilyetliği olmayan kimsenin zilyetliği iktisap için malikle anlaşarak zilyetliği sadece iradeyle kazanmasıdır.
3- Hükmen Teslim:
Zilyetliği nakleden kimse yeni zilyetle yaptığı anlaşmaya göre malı başka bir hukuki sebebe dayanarak hakimiyetinde tutmaya devam ederse hükmen teslim söz konusu olur. (A), (B)’ye sattığı bir araziyi 1 yıl süreyle kiracı olarak kullanacaksa (B) zilyet olur, (A) ise detentor haline gelir, yani malı artık zilyet olan (B) için alinde tutma iradesiyle ve detentor olma bilinci ile muhafaza etmektedir. Hükmen teslimin geçerli olarak gerçekleşebilmesi için devredilen malın mutlaka özel bir hukuki sebeple muhafaza edilmesi gerekir. Mesela semenin iki ay sonra ödeneceği kararlaştırılmışsa ve satılan mal bu süre zarfında satıcıda kalacaksa hükmen teslim yoktur, zira malın satıcıda kalması başka bir hukuki sebebe dayanmamaktadır.