İslam’da hukukun üstünlüğü
Kavram, İslami kaynaklara, kelimesi kelimesine, 17. yüzyılda girmiştir ve hukukun halifeden bile üstün olduğu açıkça yazılmıştır. Ancak bazı İslam alimleri bu terimi Muhammed dönemindeki bazı hadislere kadar dayandırmaktadır. Örneğin, Veda Hutbesi’nde geçen “Size iki şeyi bırakıyorum, bunlara bağlı kaldığınız sürece asla sapmaz, zelil ve hakir olmazsınız; Allah’ın Kitabı Kur’an ile Sünnetim.” ifadesinin, İslami hukukun temeli olarak kabul edilebilecek Kur’an ve Sünnet tarafından açıklanan İlahi kuralların üstünlüğünü ifade ettiği düşünülmektedir. Şu ifadeler hukukun üstünlüğü kavramının, İslam’ın ilk günlerinden beri var olduğuna dayanak olarak gösterilir:
- “Hayır, Rabb’ine andolsun ki, onlar aralarındaki çekişmelerinde seni hakem tayin edip, senin verdiğin hükme, içlerinde bir sıkıntı duymadan, tam anlamıyla teslim olmadıkça inanmış sayılmazlar.” (Nisâ suresi, 65. ayet)
- “Kim bir haksızlığa uğradıktan sonra hakkını alırsa, işte onların aleyhine bir yol izlenemez.” (Şûrâ suresi, 41. ayet) “Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan; kendiniz, anne babanız ve yakın akrabalarınızın aleyhine bile olsa, Allah için doğru şahitlik eden kimseler olun. Haklarında şahitlik yaptığınız kimseler, ister zengin, ister fakir olsunlar, Allah onlara daha yakındır. Hislerinize uyup, adaletten sapmayın…”(Nisâ suresi, 135. ayet)
- “Sizden evvelkilerin mahvolmalarının sebebi şudur ki: İçlerinden şerefli bir kimse çalınca onu cezasız bırakır; zayıf birisi çalınca ise kanunu tatbik eder, onu cezalandırırlardı. Allah’a yemin eder im ki, Muhammed’in kızı Fatma’da hırsızlık etse, cezasız bırakmazdım.” (Buhari, Enbiya)