GELİR TABLOSU
Bir işletmenin belli bir dönemde elde ettiği gelirler, aynı dönemde katlandığı maliyet ve giderler ile kâr veya zarar şeklinde sonuçları gösteren (dinamik) bir mali tablodur. İşletmenin kazanma gücünü, kârlılık durumunu veya faaliyet sonuçlarını gösteren bu tablo, gelir tablosunun düzenlendiği belli bir tarihi değil, bir dönemi kapsamına alır. Gelir tablosu, kazanma gücü, karlılık durumu veya faaliyet sonuçları açısından işletmenin bir filmi niteliğini taşır. Gelir, gider ve kâr-zarar şeklindeki sonuçlar açısından gelir tablosu işletmede bir dönemde meydana gelen bütün bilgileri kapsar. Bu nedenle gelir tablosu bilanço gibi statik değil, dinamik bir tablodur (Ilgaz, 2007, s.83).
GELİR TABLOSU İLKELERİNİN AMAÇLARI
Gelir tablosunun düzenlenmesi sırasında işletmeler tarafından uygulanması gereken kurallara gelir tablosu ilkeleri denmektedir.
Tebliğde yer alan gelir tablosu ilkelerinin amacını bilanço ilkelerine paralel olarak, şöyle özetlemek mümkündür:
- Gelir tablosu kalemlerinin belirli kriterlere göre sınıflandırılması (gruplara, bölümlere ayrılması),
- Gelir tablosu kalemlerinin brüt tutarlarla ve nete indirgenecek bir biçimde ifade edilmesi,
- Gelir tablosunda yer alacak olan tutarların gerçek duruma uygunluğunun sağlanması,
- Gelir tablosunda yer alan gelir ve gider kalemleri arasında mahsup yapılmaması,
- Gelir tablosunda diğer başlığı altında yer alan %20’den fazla tutar için ayrı bir başlık açılması.
GELİR TABLOSUNUN İLKELERİ
1) Gerçekleşmiş Hasılat İlkesi: Gerçekleşmemiş satışlar, gelir ve karlar; gerçekleşmiş gibi veya gerçekleşenler gerçek tutarından fazla veya az gösterilmemelidir. Belli bir dönem veya dönemlerin gerçeğe uygun faaliyet sonuçlarını göstermek için, dönem veya dönemlerin başında ve sonunda doğru hesap kesimi işlemleri yapılmalıdır.
2) Dönemsel Hasılat- Maliyet Eşleştirmesi İlkesi: Belli bir dönemin satışları ve gelirleri bunları elde etmek için yapılan satışların maliyeti ve giderleri ile karşılaştırılmalıdır. Belli bir dönem veya dönemlerin başında ve sonunda maliyet ve giderleri gerçeğe uygun olarak gösterebilmek için stoklarda, alacak ve borçlarda doğru hesap kesimi işlemleri yapılmalıdır.
3) Uygun Amortisman İlkesi: Maddi ve maddi olmayan duran varlıklar ile özel tükenmeye tabi varlıklar için uygun amortisman ve tükenme payı ayrılmalıdır.
4) Uygun Maliyet Dağılım İlkesi: Maliyetler; maddi duran varlıklar, stoklar, onarım ve bakım ve diğer gider grupları arasında uygun bir şekilde dağıtılmalıdır. Bunlardan direkt olanları doğrudan doğruya, birden fazla faaliyeti ilgilendirenleri zaman ve kullanma faktörü dikkate alınarak tahakkuk ettirilip, dağıtılmalıdır.
5) Olağandışı Gelir ve Giderlerin Ayrı Gösterilmesi İlkesi: Arızi ve olağanüstü niteliğe sahip kâr ve zararlar meydana geldikleri dönemde tahakkuk ettirilmeli, fakat normal faaliyet sonuçlarından ayrı olarak gösterilmelidir.
6) Tüm Gelir ve Giderlerin Gösterilmesi İlkesi: Bütün kâr ve zararlardan, önceki dönemlerin mali tablolarında düzeltme yapılmasını gerektirecek büyüklük ve niteliktekiler dışında kalanlar, dönemin gelir tablosunda gösterilmelidir.
7) Uygun Karşılık İlkesi: Karşılıklar, işletmenin kârını keyfi bir şekilde azaltmak veya bir döneme ait kârı diğer döneme aktarmak amacıyla kullanılmamalıdır.
8) Değerlemede Tutarlılık İlkesi: Dönem sonuçlarının tespiti ile ilgili olarak uygulana gelen değerleme esasları ve maliyet yöntemlerinde bir değişiklik yapıldığı takdirde, bu değişikliğin etkileri açıkça belirtilmelidir.
9) Şarta Bağlı Giderlerin Gelir Tablosuna Yansıtılması İlkesi: Bilanço tarihinde var olan ve sonucu belirsiz bir veya bir kaç olayın gelecekte ortaya çıkıp çıkmamasına bağlı durumları ifade eden, şarta bağlı olaylardan kaynaklanan, makul bir şekilde gerçeğe yakın olarak tahmin edilebilen gider ve zararlar, tahakkuk ettirilerek gelir tablosuna yansıtılır. Şarta bağlı gelir ve kârlar için ise gerçekleşme ihtimali yüksek de olsa herhangi bir tahakkuk işlemi yapılmaz; dipnotlarda açıklama yapılır.