Türk Ceza Kanunu’nun 26. maddesi, bir suçun işlenmesinde mağdurun veya ilgilinin rızasının alınıp alınmadığını belirlemek için önemli bir rol oynar. Bu maddeye göre, bir eylemin suç olması için, mağdurun veya ilgilinin rızasının alınmamış olması gerekir.
Mağdurun rızası, bir eylemin mağduriyet yaratacağından haberdar olduğu ve bu eyleme rıza gösterdiği durumlarda geçerlidir. Örneğin, bir kişiye fiziksel olarak zarar vermek isteyen bir başka kişi, o kişinin rızası olmadan böyle bir eylem gerçekleştiremez. Ancak, mağdurun bir suçun işlenmesinde rızası olsa bile, bu suçun işlenmesi hala suç teşkil edebilir. Örneğin, bir kişiye tecavüz etmek isteyen bir kişi, mağdurun rızası olsa bile, bu eylem suç teşkil eder.
İlgilinin rızası ise, bir suçun işlenmesinde doğrudan mağdur olmayan ancak eylemden etkilenen kişilerin rızasıdır. Örneğin, bir kişi, başka bir kişinin evine girmek istediğinde, ev sahibinin rızası olmadan bunu yapamaz. Eğer ev sahibi rıza gösterirse, bu eylem suç teşkil etmez.
Sonuç olarak, Türk Ceza Kanunu’nun 26. maddesi, bir eylemin suç olup olmadığını belirlemek için mağdurun veya ilgilinin rızasının alınıp alınmadığını dikkate alır. Ancak, mağdurun veya ilgilinin rızası olsa bile, bazı eylemler hala suç teşkil edebilir. Bu nedenle, her durum ayrı ayrı değerlendirilmelidir.