Zilyetliğin Korunması
Zilyetliğin korunmasında zilyedin haklı olup olmamasına bakılmaz. Zilyedin hakimiyetindeki şeyi ondan zorla almak isteyen kimsenin haklı olması zilyedin korunmasını engellemez.
Zilyetlik insandan gelen tehlikelere karşı korunur. Hayvanlardan gelen tehlikelere karşı korunma bu kapsamda değerlendirilmez.
Zilyetliğin korunması üç farklı yolla olur. Bunlar, savunma hakkı, zilyetlik davası ve zilyetliğin idari yolla korunmasıdır.
1. Kuvvet Kullanarak Koruma
Şey üzerinde fiili hakimiyet tamamen ortadan kaldırılmışsa gasp, fiili hakimiyetin kullanılması kısmi olarak engellenmişse tecavüz vardır. Zilyet her türlü tecavüz ve gaspı kuvvet kullanarak defedebilir.
Haksız zilyet de zilyetliğini kuvvet kullanarak koruyabilir. Feri zilyet, kendisine feri zilyetlik sağlanan hakkını asli zilyede karşı kuvvet kullanarak koruyabilir. Örneğin, taşınır rehninde rehinli alacaklı asli zilyedin taşınırı kendisinden zorla almak istemesi halinde karşı koyma hakkına sahiptir.
Zilyet, rızası dışında elinden alınan şey taşınmazsa, taşınmazı elinden alanı kuvvet kullanarak kovabilir. Elinden alınan şey taşınırsa elinden alanı eylem sırasında veya kaçarken yakalarsa, elinden alabilir. Bunun için gerekli iki şart vardır. Zorla zilyetliği alan suçüstü durumda bulunmalı ve zilyet de savunma hakkını derhal kullanmalıdır. Çalınan şey çalınmanın ertesi günü hırsızın elinde görülse dahi kuvvet kullanılarak eşyanın geri alınması mümkün değildir.
2. Zilyetlik Davası
Zilyetlik davaları ikiye ayrılır. Bunlardan birincisi şeyin iadesi davası, diğer tecavüzün önlenmesi davasıdır.
Gasp ve tecavüz davaları hak düşürücü süreye tabidir. Bu süre, fiil ve failin öğrenilmesinden itibaren iki ay ve her halde gasp ve tecavüzden itibaren bir yıldır.
a. Şeyin iadesi davası
Başkasının zilyetliğinde bulunan bir şeyi, zorla alan kişi, daha üstün bir hakkı olduğunu iddia etse bile bu şeyi geri vermekle yükümlüdür. Ancak daha üstün hakkını derhal ispat ederse bu şeyi geri vermeyebilir. Derhal ispat mahkemede ispattır. Eğer burada derhal ispat edemezse eşyayı geri verdikten sonra istihkak davası ve menkul davası açabilir.
Eğer gasptan dolayı bir zarar doğmuşsa ve bu zarar zilyetliği haksız olarak elde eden kişiye yüklenebiliyorsa, zarar gören kişi tazminat isteyebilir.
b. Tecavüzün önlenmesi davası
Davacının zilyetliğinin haklı olup olmadığına değil, davacının gerçekten zilyet olup olmadığı incelenir.
Tehlike devam ediyorsa, bunun sona erdirilmesine dair bir dava açılabilir. Eğer saldırı sona ermişse tazminat istenebilir. Tazminat istenebilmesi için ortada bir zarar olmalı ve davalı bu zararın gerçekleşmesinde kusurlu olmalıdır. Tazminat haksız fiil hükümlerine tabidir.
3. İdari Korunma
İdari korunma sadece taşınmazlar için öngörülmüştür.
1984 tarihli taşınmaz zilyetliğinin korunması hakkındaki kanuna göre, dava açılmadan idari yolla taşınmaz zilyetliği korunabilir. Başvuru üzerine kaymakam veya vali müdahale eder ve tecavüzü önleyerek taşınmazı zilyedine teslim eder.
İdareye, tecavüzün veya müdahalenin öğrenilmesinden itibaren 60 gün içinde başvurulmalıdır. Bu hak her halde tecavüz veya müdahaleden itibaren 1 yıl içinde düşer.
Tecavüzcünün üstün hak iddiası dinlenmez.
Valinin ve kaymakamın kararı kesindir. Ancak bu kararlar idari kararlar olduğu için, bunlara karşı idari yargı yolu açıktır.
Menkul Davası
Taşınır davası da zilyetliğe dayanan bir davadır. Menkul davasında zilyetlik rıza dışı kaybedilmiştir. Dava zilyetliğini kaybeden kişi ile zilyetliği karşı tarafın rızası olmaksızın elde etmiş kişi arasındadır. Kanun burada halihazırda zilyet olanı korur. Zilyetliği rızası dışında kaybeden kişi, korunması gereken bir hakkı olduğunu ispat ederek taşınırını geri alabilir. Burada davacı, kendisinin zilyet olmasını gerektiren hakkına dayanmaktadır. Zilyetlik davasında ise kaybeden zilyet, sadece zilyetliğine dayanmaktaydı.
Malı kaybeden kişi doğrudan zilyet ise davayı doğrudan zilyet açar. Davacı, malın kendisine verilmesini ister. Zilyetlik dolaylı zilyette ise ve mal onun rızası dışında elinden çıkmış ise, asli dolaylı zilyet de menkul davasını açabilir. Açtığı davada, malın zilyetliği kaybeden eski doğrudan zilyede verilmesini ister.
Asli, malik sıfatıyla, dolaylı zilyet; feri, doğrudan zilyedin elinde bulunan ve kendisinin feri zilyede vermiş olduğu taşınırı gasp ederse, doğrudan feri zilyet, dolaylı asli zilyede karşı taşınır davası açamaz. Taşınır davası açamasa da aralarındaki hukuki ilişkiye ilişkin başka dava açabilir. Yani kiraya veren, kiranın konusu olan taşınırı kiracıdan gasp ederse kiracı kiraya verene karşı taşınır davası açamaz.
Haksız ve kötü niyetli zilyede karşı taşınır davası açılabilir. Haksız ve kötü niyetli zilyet, zilyetliği rızası dışında yitirirse, taşınır davası açamaz. Yani hırsız, zilyetliğini rızası dışında yitirirse taşınır davası açamaz. Çünkü taşınır davası zilyetliğe değil, zilyet olmayı gerektiren hakka dayanır.
Malikin rızası dışında elinden çıkan mal üzerinde, haksız zilyetten ayni hak iktisap eden kişinin iktisabı korunmaz. Ancak taşınır, malikin rızası ile elinden çıkmış ve bu emin sıfatıyla zilyet mal üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi olmasa da üçüncü bir kişiye bu mal üzerinde ayni hak kazandırmışsa, iyiniyetle hak iktisap eden kişinin iktisabı korunur. Üçüncü kişi emin sıfatıyla zilyedin tasarruf yetkisinin olmadığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, yani kötü niyetli ise iktisabı korunmaz.
Emin sıfatıyla zilyetlik, feri zilyetlik oluşturan herhangi bir hukuki ilişki ile kurulabilir. Başkası için zilyetlikte de emin sıfatıyla zilyetlik vardır. Hizmet zilyetliğinde ise emin sıfatıyla zilyetlik yoktur. Müşterek zilyetlikte, zilyetler zilyetliği münferit olarak kullanabilir. Elbirliği ile zilyetlikte ise, zilyetlik ancak bütün zilyetlerin katılımıyla kullanılabilir. Müşterek zilyetlerde zilyetlerden birisinin emin sıfatıyla zilyetlik tayin edilmesi mümkündür. Örneğin, malın emanet edildiği kişi emin sıfatıyla zilyettir. Birlikte zilyetlikte emin sıfatıyla zilyetlik kurulması mümkün değildir.
Rıza dışı elden çıkan malı iyiniyetle iktisap eden kişi, malı pazar veya açık artırmadan elde etmişse iktisabı sınırlı olarak korunur. Malik ancak bedeli ödemek kaydıyla taşınır davası açabilir.
İyiniyetin iktisap tarihinde mevcut olması gerekli ve yeterlidir. Sonradan gelen kötüniyet, önceden var olan iyiniyeti bertaraf etmez.
Tasarrufta bulunanın fiil ehliyeti yoksa, üçüncü kişinin iyiniyetli olmasının önemi yoktur. İyiniyet, fiil ehliyeti eksikliğini bertaraf etmez.
Para ve hamiline yazılı senetler rıza dışında elden çıkmış olsa dahi, üçüncü kişinin iktisabı korunur.
Malik, elinden rızası dışında çıkmış bir malı elinde bulunduran herkese karşı taşınır davası açabilir. Bunun için öngörülen süre malın elinden çıkmasından itibaren 5 yıldır. Ancak kötüniyet ispatlanırsa 5 yıllık süre ile bağlı kalınmaz.
Zilyetlik davası ve menkul davası zilyetliğe dayanan davalardır. Bunların açılabilmesi için mutlak surette zilyet olunmuş olması gerekir. Zilyetlik kurulmadan mülkiyet kurulmuşsa taşınır davası ve zilyetlik davası açılamaz.
İstihkak davası ayni davadır. Ayni davalar zamanaşımına ve hak düşümü süresine tabi değildir.
Taşınırı 5 yıl süreyle, davasız ve çekişmesiz olarak iyiniyetle elinde bulunduran kişi bu taşınırın mülkiyetini kazanır. Zilyetliğin geçici olarak kaybedilmesi halinde de bu süre kesilmez. Zilyet eşyayı 1 yıl içinde ele geçirir ve açacağı davayla onu yeniden elde ederse zamanaşımı için süre kesilmemiş olur.