Ticaret Şirketlerine Sermaye Koyma Borcu
Paraya çevrilebilecek her şey, ticaret şirketine sermaye olarak koyulabilir.
Kanunda aksine hüküm olmadıkça, para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar, fikrî mülkiyet hakları, taşınırlar ve her çeşit taşınmaz, taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları, kişisel emek, ticari itibar, ticari işletmeler, haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler, maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar, devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer konabilir.
Kanunda aksine hüküm olmadıkça dendiğine göre, öncelikle şirket türüne özgü hükümlere bakılıp yasak bir sermaye türü olup olmadığı tespit edilecektir. Örneğin kanun hükmüne göre, emek, vadesi gelmemiş alacak, ticari itibar anonim şirkete sermaye olarak getirilemeyecektir.
Ortaklar, usulüne uygun olarak düzenlenmiş sözleşmeyle getirmeyi taahhüt ettikleri sermayeden dolayı şirkete karşı borçludur. Ortaklar, diğer ortaklara karşı değil şirkete karşı borçlanmıştır.
Aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, ayın olarak koyulmuş şeyin veya hakkın kullanım hakkı değil mülkiyeti şirkete geçmiş olur ve hak için şirket hak sahibi olur.
Sermaye olarak taşınmaz mülkiyeti veya taşınmaz üzerinde var olan veya kurulacak olan ayni bir hakkın konulması borcunu içeren şirket sözleşmesi hükümleri, resmî şekil aranmaksızın geçerlidir. Diğer haklar bakımından da devir için özel bir düzenleme aranıyorsa bile şirket sözleşmesi devir için yeterlidir.
Şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede bilirkişi tarafından belirlenen değerleriyle yer alan taşınmazlar tapuya şerh verildiği, fikrî mülkiyet hakları ile diğer değerler, varsa özel sicillerine, bu hüküm uyarınca kaydedildikleri ve taşınırlar güvenilir bir kişiye tevdi edildikleri takdirde ayni sermaye kabul olunur. Özel sicile yapılan kayıt iyiniyeti kaldırır. Artık şirket lehine tapuya şerh düşüldüğünde, kişi taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunamayacaktır. Daha sonra şirket tüzel kişiliği kazandığında mülkiyet şirkete geçirilecektir.
Mülkiyet ve diğer ayni hakların tapu siciline tescili istemi ile diğer sicillere yapılacak tescillerle ilgili bildirimler, ticaret sicili müdürü tarafından, ilgili sicile resen ve hemen yapılır. Şirketin tek taraflı istemde bulunabilme hakkı saklıdır.
Taşınmaz mülkiyetinin veya diğer ayni bir hakkın sermaye olarak konulması hâlinde, şirketin bunlar üzerinde tasarruf edebilmesi için tapu siciline tescil gereklidir. Yapılacak tescilin açıklayıcı mı yoksa kurucu mu olduğu, yani mülkiyetin hangi aşamada geçtiği tartışmalıdır.
Şirket tüzel kişiliği kazanmasından itibaren kendisine sermaye olarak getirilen taşınırlar üzerinde tasarrufta bulunabilir.
Sermaye olarak şirkete alacaklarını devretmiş olan bir ortak, alacaklar şirketçe tahsil edilmiş olmadıkça sermaye koyma borcundan kurtulmaz. Alacak, vadesi gelmemiş ise aksi kararlaştırılmış olmadıkça, vade gününden, muaccel ise şirket sözleşmesi veya esas sözleşme tarihinden itibaren bir ay içinde şirketçe tahsil edilmelidir. Her ne sebeple olursa olsun, bu süre içinde tahsil edilemediği takdirde ortak, sürenin bitiminden itibaren geçecek günlerin temerrüt faizini de öder. Gecikmeden dolayı şirketin tazminat hakkı saklıdır.
Şirket, her ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmesini isteyebileceği ve dava edebileceği gibi, yerine getirmede gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazminini de isteyebilir. Tazminat istemi için ihtar şarttır. Şahıs şirketlerinde bu davayı ortaklar da açabilir. Zamanında ifa edilmeyen sermaye para ise şirketin tescili anından itibaren temerrüt faizi de ödenir. Faiz istenmeyeceği sözleşmede kararlaştırılabilir. Ayrıca gecikmeden doğan zarar da istenebilir. Aslında temerrüt faizi kişi temerrüde düştüğü tarihten itibaren işlemelidir ama düzenleme bu şekilde değildir.
Kanunlarda aksine hüküm yoksa, şirket sözleşmesiyle ortakların, koydukları sermayeler için faiz ve şirketteki hizmetleri sebebiyle kendilerine ücret verilmesi kabul olunabilir. Sermaye şirketlerinde getirilen sermayeye hiçbir şekilde faiz ödenmez. Anonim ortaklıklardaki hazırlık devresi faizinin ismi faiz olsa da, niteliği itibariyle bu faiz olmayan bir ödemedir.
Bir şahıs şirketi devam ettiği sürece ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, hakkını şirketin bilançosu gereğince o ortağa düşen kâr payından ve şirket fesholunmuşsa tasfiye payından alabilir. Yani şirketin malvarlığı doğrudan haczettirilemez. Henüz bilanço düzenlenmemişse alacaklı bilançonun düzenlenmesi sonucunda borçluya düşecek kâr ve tasfiye payı üzerine haciz koydurabilir.
Sermaye şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payını haczettirebilir. Aynı zamanda borçlulara ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir. Alacaklılar, ortağın şirketten olan diğer alacakları üzerine de haciz koydurabilir.