Tanık Usulleri / Medeni Usul Hukuku

Tanık

Davada taraflar arasında çekişmeli olan, geçmişte meydana gelmiş olaylar ve durumlarla ilgili sahip olduğu bilgi ve algılarını mahkemeye aktaran kişidir. Bu bilgi tanığın, gördüğü ve işittikleridir. Tanık bildiklerine yorum katamaz. Bu özelliği ile de bilirkişiden ayrılır.

Kural olarak herkes tanık olabilir. Çocuklar, eş, tarafların yakınları yanında çalışanlar da tanık olabilir.

Görülen, duyulan şeylerin unutulması riski ve tanığın yakınının lehine açıklama yapmak istemesi tanık kurumumu zayıf noktasıdır.

Tanık Gösterilmesi

Davalının tarafları dışında ancak üçüncü kişiler davada tanık olarak gösterilebilirler. Tanık dinlenilme tabini ancak davanın tarafları yapabilir.  Davada tanık dinletmek isteyen taraf,  tanık dinletmek istediği vakıa ile dinlenilmesi istenilen tanıkların ad ve soyadları ile tebliğe elverişli adreslerini bir liste halinde mahkemeye sunmak zorundadır. Buna tanık listesi denir. Listede olmayan kişiler tanık olarak dinlemez. Ayrıca başka tanık listesi de veremez. İkinci tanık listesi verilememesi kuralı kamu düzeninden olup, hâkim bunu kendiliğinden inceler. Adresine tebligat yapılamayan tanığa ait yeni bir adres bildirilmesi için uygun süre verilir. Bir konuda tanık dinletilebilmesi için o vakıanın kesin delille ispat zorunluluğunun olmaması ve tanık dinletilmesinin mümkün olması gerekir.

Kesin delille ispatı gereken bir hususta tanık dinletilebilmesi karşı tarafın açık rızasına bağlıdır. Tanık gösteren taraf tanık giderlerini de karşılamak üzere avans gideri yatırılmak zorundadır.  Bu avansı yatırmamak tanık dinletmek isteğinden vazgeçmiş sayılır.

Tanıklar davetiye ile çağrılır. Ancak davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Tanık listesi için kesin süre verildiği, duruşma gününün belirlendiği hallerde liste verilmemiş olsa dahi taraf o duruşmada hazır bulundurulursa tanık dinlenir.

Davetiyenin duruşma günüden en az bir hafta önce tebliğ edilmiş olması gerekir.

Tanıklık Yapma Mecburiyeti

Kural olarak tanıklın yapmak zorunludur. Tanıklık yapma yükümlülüğünün üç unsuru vardır.

1.Mahkemeye gelmek. 2. Tanıklık yaptığı hususun doğruluğu hakkında yemin etmek. 3. Bildiklerini doğru şekilde anlatmak.

Hâkim gerekli gördüğü hallerde sözlü dinlenmesi yerine cevaplarını yazılı olarak, bildirmesi için tanığa soru kâğıdı gönderilmesine de karar verebilir.

Tanıklık davet olmadıkça bir yükümlülük değildir. Bu yükümlülük kamusal bir yükümlülüktür. Usulüne uygun olarak, çağrıldığı halde mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanık zorla getirtilir ve gelmemesinin sebep olduğu giderlere ve 500 TL ye kadar disiplin para cezasına hükmolunur.

Tanıklık yapacak kişilerin temyiz kudretine sahip olması gerekir. Fiziki ve ruhi durumu itibarıyla ispat edilmek istenen olayı anlamayan kimse tanık olarak dinlemez.

Türk yargısına tabi olmayan kişilerin tanıklık yapma yükümlülüğü yoktur.  Örneğin Tür Yargısına tabi olmayan diplomatik temsilciler tanıklık yapmak zorunda değildir ve bu kişiler mahkemeye tanık olarak çağrılamazlar.

Kamu görevlileri görevlerinden ayrılmış olsalar bile görevleri gereğince sır olarak saklamak zorunda oldukları hususlarla ilgili sırların ait olduğu resmi makamın izni olmadan tanık olarak dinlemez.

Tanıklıktan Çekinme Hakkı

Tanıklıktan çekinme, üç ayrı hal nazara alınarak düzenlenmiştir.

  • Aşağıdaki kimseler kişisel halleri gereğince tanıklıktan çekinebilir.

a) İki taraftan birinin nişanlısı.

b) Evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi iki taraftan birinin eşi.

c) Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyu.

ç) Taraflardan biri ile arasında evlatlık bağı bulunanlar.

d) Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi kayın hısımları.

e) Koruyucu aile ve onların çocukları ile koruma altına alınan çocuk.

  • Aşağıdaki kimseler sır nedeniyle tanıklıktan çekinebilir

Kanun gereği sır olarak korunması gereken bilgiler hakkında tanıklığına başvurulacak kimseler, bu hususlar hakkında tanıklıktan çekinebilirler. Ancak, Avukatlık Kanunu hükmü saklı kalmak üzere sır sahibi tarafından sırrın açıklanmasına izin verildiği takdirde, bu kimseler tanıklıktan çekinemezler.

Bunun gibi doktor ve noter gibi kimseler de meslek sırrı nedeniyle tanıklıktan çekinebilirler.

a) Tanığın beyanı kendisine veya ilk maddede 6 bent olarak yazılı kimselerden birine doğrudan doğruya maddi bir zarar verecekse.

b) Tanığın beyanı kendisine veya ilk maddede 6 bent olarak yazılı kimselerden birinin şeref ve itibarını ihlal edecek ya da ceza kovuşturmasına ya da ceza soruşturmasına sebep olacaksa

c) Tanığın beyanı, meslek veya sanatına ait sırların ortaya çıkmasına sebep olacaksa

Yukarıda belirtilen sebeplerin varlığı halinde tanıklıktan çekinmek isteyen kişi çekinme sebebini ve bu sebebi haklı gösterecek delilleri dinleneceği günden önce veya davet edildiği duruşmada sözlü olarak bildirilebilir.

Tanıklıktan Çekinme Hakkının İstisnaları

a) Bir hukuki işlemin yapılması sırasında tanık olarak bulundurulmuş olan kimse o işlemin esası ve içeriği hakkında,

b) Aile bireylerinin doğum, ölüm veya evlenmelerinden kaynaklanan olaylar hakkında,

c) Aile bireyleri arasında, ailevi ilişkilerden kaynaklanan mali uyuşmazlıklara ilişkin vakıalar hakkında,

ç) Taraflardan birinin hukuki selefi veya temsilcisi olarak kendisinin yaptığı işler hakkında, tanıklıktan çekinilemez.

Tanık kendisine sorulan sorulara cevap vermez veya yemin etmekte direnirse mahkemece iki haftayı geçmemek üzere disiplin hapsine mahkûm edilir.

Tanıkların Dinlenilmesi

Doğrudandık ilkesinin gereği olarak tanık hâkim ve kural olarak da davaya bakan mahkemenin hakimi tarafından dinlenir.

Mahkeme gerçeğin ortaya çıkması için gerekirse tanığın olayın geçtiği yerde dinlenilmesine karar verebilir. Hasta ve engelli olan tanık da bulunduğu yerde dinlenir.

İstibane yoluyla dinlenilmesine karar verilen tanığın, nerede,  ne zaman, dinleneceği usu taraflara tebliğ edilir. Bu durumda tanığın bulunduğu yerden ses ve görüntü nakli imkânı varsa, tarafların rızasıyla, tanığın bizzat davaya bakan hâkim tarafından dinlenilmesi de mümkündür.

Bir tarafça gösterilen ve mahkeme tarafından dinlenmeye çağrılan tanığa diğer taraf itiraz edebilir.

Tanığın davada yararı bulunmak gibi tanıklığının doğruluğu konusunda kuşkuyu gerektiren sebepler varsa, bunu iki taraftan biri iddia ve ispat edebilir.

Tanığa dinlenmeden önce; a) Gerçeği söylemesinin önemi, b) Gerçeği söylememesi hâlinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağı, c) Doğruyu söyleyeceği hususunda yemin edeceği, ç) Duruşmada mahkeme başkanı veya hâkimin açık izni olmadan mahkeme salonunu terk edemeyeceği ve gerekirse diğer tanıklarla yüzleştirilebileceği, anlatılır.

Dinlendiği sırada on beş yaşını bitirmemiş olanlar ile yeminin niteliğini ve önemini kavrayamayacak derecede ayırt etme gücüne sahip olmayanlar yemin ettirilmeden dinlenir.

Tanıklar, hâkim tarafından ayrı ayrı dinlenir ve biri dinlenirken henüz dinlenmemiş olanlar salonda bulunamazlar. Tanıklar gerektiğinde yüzleştirilirler.

Tanık, bildiğini sözlü olarak açıklar ve sözü kesilmeden dinlenir. Dinlenilme sırasında, tanık, yazılı notlar kullanamaz. Şu kadar ki, tanık tarihleri ve rakamları tespit etmek veya bazı hususları açıklamak ya da hatırlayabilmek için yazılarına bakmak zorunda olduğunu hâkime söylerse, hâkim derhâl yazılarına bakmasına veya belirleyeceği duruşmada yeniden dinlenmesine karar verebilir.

Tanık Türkçe bilmiyorsa tercüman aracılığıyla dinlenir. Hâkim tanığı dinlerken, yalan söylediğini ya da bir menfaat temin ederek tanıklık yaptığı hakkında yeterli delil veya emare tespit ederse bir tutanak düzenler ve bu tutanağı derhal Cumhuriyet Başsavcılığına iletir.

Tanık dinlendikten sonra sözleri tutanağa geçirilir ve tutanak kendisine okutulduktan sonra imzalatılır. Tanığa kaybettiği zaman ile orantılı bir ücret ödenir. Tanık hazır olmak İçin seyahat etmek zorunda kalmışsa yol ve varsa konaklama ücretleri de karşılanır.

Tanığın İfadesinin Değerlendirilmesi

Tanık takdiri bir delildir ve tanığın ifadesini hâkim takdir edecektir. Görülen duyulan şeylerin zamanla unutulması ve tanık ile taraflar arasındaki yakınlık ve menfaat ilişkisi tanığın beyanının delil gücünü zayıflatmaktadır. Tanıkların beyanları arasındaki çelişkiyi hâkim gidermeye çalışmalı, bir tanığın beyanına diğerine göre daha üstün tutuyorsa bunun da gerekçesini belirtmelidir.

Taraflar da tanığın beyanının doğru olmadığını diğer delillerle çürütebilir. Özellikle tanığın bir menfaatinin bulunduğunu, tanıklığından şüpheyi gerektiren sebeplerin varlığını iddia ve ispat edebilirler. Tanığın taraflardan birisinin sırf yakını olması onun beyanının dikkate alınmamasını gerektirmez. Tanıklıkta, tanığın tanıklık yaptığı olayı mutlaka gören veya duyan kişi olası şartı aranmaz. Bu nedenle tanık bir başkasından duyduğunu da mahkemeye aktarabilir.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.