OLAY
Zengin bir ailenin iki çocuğundan birisi olan Bay A, babasından kalacak miras hissesinin ½’sini 1.000.000.-TL karşılığında arkadaşı Bay B’ye devretmiş; kararlaştırılan devir bedelini de tahsil etmiştir. Sözleşme A ile B arasında, noter huzurunda ve miras sözleşmesi şeklinde akdedilmiştir. Bir süre sonra Bay A’nın babası vefat etmiş; bu durumu öğrenen Bay B de, Bay A’ya ait miras hissesinin ½’sinin kendisine devredilmesi talebi ile ilgililere müracaat etmiştir.
SORU 1- Bay A ile Bay B arasındaki sözleşmenin hukuki niteliğini dikkate alarak, geçerli olup olmadığını açıklayınız.
Olayda, Bay A ile Bay B arasında miras hissesinin temliki sözleşmesi yapılmak istenmiştir. Kanun, mirasın açılmasından sonra yapılan sözleşmelerden farklı olarak mirasın açılmasından önce yapılan sözleşmelerin hüküm ifade edebilmesi için mirasbırakanın işleme katılımını veya iznini şart koşmuştur (MK678/I). Mirasbırakanın bu şekilde rıza açıklamasının yazılı şekilde olması gerektiği kabul edilmektedir. Bu şart sağlanmadan yapılan sözleşmeler batıldır ve yerine getirilmiş olan edimlerin iadesi istenebilir (MK m. 678/II).
Ayrıca miras hissesini devretmek isteyen ile üçüncü kişi arasında yapılacak sözleşmenin şekli bakımından MK m. 677/II hükmünün öngördüğü şekil aranır. Buna göre, Bay A ile Bay B arasındaki sözleşmenin noterde düzenleme şeklinde yapılması gerekir. Ancak miras hissesini devreden Bay A ile üçüncü kişi arasındaki bu sözleşmenin “miras sözleşmesi” şeklinde yapılması mümkün değildir. Zira MK m. 545 uyarınca, miras sözleşmesi resmî vasiyetname şeklinde düzenlenir. Bu bakımdan, ölüme bağlı tasarrufta bulunması gereken kişi (olayda A’nın babası) olmadan, miras sözleşmesi yapılması imkânı yoktur.
Bu bakımdan, Bay A ile Bay B arasındaki sözleşme, gerek “mirasbırakanın katılması veya izni” şartı gerçekleşmediği için, gerekse de şekle aykırı olduğu için geçersizdir.
SORU 2- Sözleşmenin geçerli olması ihtimalinde, Bay B’nin kim veya kimlere karşı ne tür bir talep hakkına sahip olacağını, farklı ihtimallere göre açıklayınız.
Mirasın açılmasından önce yapılan hisse devrinde, ölümün gerçekleşmesi ile birlikte “mirasçı” sıfatını yine devreden kazanır ve o, miras ortaklığı içerisinde yer alır. Bu bakımdan, paylaşmayı isteme ve paylaşmaya katılma hakkı da devredende kalır. Devralan ise ancak, paylaşma neticesinde devredene tahsis edilen malvarlığı değerlerinin kendisine devrini isteme konusunda kişisel bir hak elde eder. Bu bakımdan B, paylaşma sonucunda A’ya devredilen malvarlığı değerlerinin kendisine devrini isteme hususunda, A’ya karşı kişisel bir talep ileri sürebilecektir.
Mirasın açılmasından önce yapılan sözleşmelerde devralan, ileride beklenen hakkı elde edememenin riskini üzerine almaktadır. Zira mirasbırakan sözleşmeye onay vermiş olsa dahi, bu onay mirasbırakanın tasarruf özgürlüğünü ortadan kaldırmaz; mirasbırakan ancak saklı pay kurallarıyla bağlıdır.
Buna karşın, mirasbırakanın devir sözleşmesine bir miras sözleşmesiyle katılmışsa bu sözleşme; bir yandan mirasbırakan ile müstakbel mirasçı arasında yapılmış bir mirastan feragat sözleşmesi, bir yandan da mirasbırakan ile üçüncü kişi arasında gerçekleşen bir mirasçı atama niteliği gösterebilir. Bu ihtimalde, mirasbırakanın ölümü üzerine üçüncü kişi (devralan) atanmış mirasçı olarak miras ortaklığında yer alır ve tereke üzerinde elbirliğiyle hak sahibi olur. Devreden ise miras ortaklığına hiç dâhil olmaz. Bu ihtimalde B, atanmış mirasçı olarak paylaşmayı kendisi de isteyebilecek ve bunun neticesinde devraldığı hisseye özgülenen malvarlığı değerlerini iktisap edebilecektir
Miras Hukuku Bazı Test ve Pratik Çalışmaları
Diğer Pratik ve Testler İçin Tıklayınız.