Mal Ayrımları
1- Ticari Muameleye Tabi Olan ve Olmayan Eşya:
Ticari muameleye tabi olmayan eşyalar üzerinde ayni hak tesis edilemezdi ve bunlar alış-veriş muamelelerinin konusu olamazdı. Bu mallar ya ilahi hukuka yada beşeri hukuka ilişkin olurdu:
a- İlahi hukuka ilişkin mallar üzerinde ayni hak olmadığı gibi bu mallar hukuki muamelelere de konu teşkil etmezdi. Bu malların içinde kutsal eşya ve adanan eşya gibi türler olabilirdi. İbadethane, mezar ve sur gibi.
b- Beşeri hukuka ilişkin mallara hem kamu malları hem de özel mallar girerdi. Bunlar beşeri hukuka tabi olduğu halde üzerlerinde ferdi hakların mevzu olmadığı mallardır. Kamu malları, fertlerin mülkiyetinde olmayıp umuma ait olduğu düşüncesiyle devletin mülkiyetinde sayılan mallardı. Yollar, meydanlar gibi.
Herkesin ortak malları, hava, akan nehir ve yağmur suları ile deniz ve deniz kıyısıdır. Bunlar ne özel mülkiyete ne de devletin mülkiyetine tabiydi. Herkes böyle yerlerden serbestçe istifade edebilirdi. Bu yüzden deniz kıyısında bulunan şeyler bulanın mülkiyetine geçerdi.
Topluluğa ait mallar, tiyatro, spor alanları gibi kamunun yararlanmasına açık olan yerlerdi.
2- Res Mancipi – Res Nec Mancipi:
Roma hukukunun genel mal ayrımıdır. Ius civile, İtalya’daki arsa, arazi ve bunlar üzerindeki evler ile arzi irtifakları (geçit irtifakı gibi), köleleri, fil ve deve hariç yük ve çeki hayvanlarını res mancipi olarak kabul etmişti. Bunlar dışında kalan her türlü mal ise res nec mancipi’dir. Res mancipi’ler ancak mancipatio veya in iure cessio ile devredilebilirdi. Res nec mancipi’ler ise traditio ile devredilirdi. Iustinianus devrinden itibaren res mancipi’lerinde traditio ile devredilebileceği kabul edilmiştir.
3- Misli Eşya – Gayri Misli Eşya:
Bu ayrım malların objektif niteliğine göre yapılırdı. Günlük hayatta sayı, ölçü ve tartı ile nesnel niteliklerine göre belirlenen eşyaya misli eşya denir. Misli mallarda bir malın yerini aynı neviden aynı miktar mal tutabilirdi. Gayri misli mallarsa, ferden tayin edilen eşyadır, yani malların somut özelliklerinin ön plana çıktığı mallardır. Gayri misli mallarda bir mal diğerinin yerine geçemezdi.
Genelde nevi borçları misli mallar üzerinde, parça borçlarıysa gayri misli mallar üzerinde tesis edilir. Ancak taraflar iradeleriyle gayri misli mallar üzerinde de nevi borcu oluşturabilirler (adı belli ressamın 10 tane tablosu gibi) yada misli mallar üzerinde parça borcu oluşturabilirler (şu arabalardaki arpa gibi).
Borcun konusu kimsenin kusuru olmadan telef olursa parça borçlusu borcundan kurtulduğu halde nevi borçlusunun borcu sona ermez. Nevi borçlusu aynı neviden aynı miktar malı borçlu olmaya devam eder.
4- Bölünebilen ve Bölünemeyen Eşya:
Bölünebilen eşya, eşyanın değerini kaybetmeden birden fazla parçaya ayrılabildiği mallardır (Arazi gibi). Köle, sanat eseri ve hayvan bölünemeyen eşyalardandır. Bölünemeyen eşya ise, bölündüğü zaman aynı değerde parçalar oluşmayan veya bölünme sebebiyle değer kaybına uğrayan mallardır.
5- Basit Eşya – Toplu Eşya:
Basit eşya, bölündüğü zaman içinde bağımsız mal olmayan eşyadır. Köle, at, bardak gibi. Bu mallar sadece belli bir maddeden meydana gelmektedir.
Birleşik eşya, birden fazla malın birbirlerinden ayrılmaz şekilde birleştirilmesiyle oluşan hukuken ve ekonomik yönden ayrı bir varlık haline gelmiş olan eşyadır. Ev ve gemi gibi. Sonuçta tek bir eşya vardır ama bu bölünürse bundan başka mallar çıkabilmektedir. Birleşik malın unsuru olan yalın mallar bu birleşmeden önce farklı kişilere ait olabilir ama birleşme olayından sonra bu malın mülkiyetinin bir kişiye ait olduğu kabul edilmektedir. Bir marangoz dolap yaparken başkasına ait çivileri kullanmış olsa bile dolabın sahibi olan kimse çivilerinde maliki sayılırdı.
Eşya birliği, bağımsız niteliklerini kaybetmeyen, ekonomik alana hizmet etmek için birbirinin aynısı malların oluşturduğu eşyadır. Mesela sürüdeki her hayvan ekonomik olarak bir bütün teşkil edecek tarzda bir araya gelmiştir. Burada hayvanlar değişse bile sürü aynıdır. Eşya birliğine tabi mallar, birlikte hukuki muameleye konu teşkil edebilecekleri gibi tek tek de hukuki muamelelere konu olabilirler.
6- Asıl Mal – Teferruat – Semere:
Asıl mal, tek başına bağımsız bir varlığı olan mallardır. At, arazi ve köle gibi.
Teferruat, maddi ve hukuken bağımsız olmakla beraber asıl maldan beklenen ekonomik yararın sağlanması için asıl mala tahsis edilmiş olan mallardır. Dolabın anahtarı, atın eyeri gibi. Bu mallar ana mala bağlanmakla bağımsız varlıklarını kaybetmiş ve ayrılmaz parça haline gelmiş değillerdir. Teferruat, asıl mala hizmet için getirilmiştir ve ondan kolayca ayrılabilir. Bir malın teferruat hakine gelmesi durumunda asıl mala ilişkin bütün tasarruflara kural olarak teferruatı da konu olurdu. Ancak taraflar isterlerse bazı teferruatların hukuki muameleye konu olmayacağını kararlaştırabilirlerdi.
Semere, bir ana maldan o ana mal niteliğini kaybetmeden belli dönemlerde bağımsız olarak elde edilen maldır. Semereden sonra ana malın varlığını koruması gerekmektedir. Semereler tabii ve hukuki semere şeklinde ikiye ayrılır.
Tabii semereler, tabiat gereği belli aralıklarla esas maldan sağlanan yeni maldır. Ağaçların meyvaları, hayvanın sütü, yünü ve yavruları gibi. Semere veren mala dikkat edilmelidir. Bir ağacın kesilerek kütük elde edilmesi semere değilken, kütük ihtiyacı için tahsis edilmiş ormandan kütük elde edilmesi semeredir. Burada kütüğün semere sayılma nedeni ana malın ağaç değil, orman olmasıdır. Zira ana mal ağaç olsaydı kütük elde edilince ana mal varlığını koruyamayacaktır. Roma’da kölenin yavrusu semere olarak kabul edilmemiştir.
Hukuki semere, bir maldan hukuki muameleyle elde edilen menfaat, gelir yada kardır.
Bir kira akdinden alınan kira ücreti gibi.
İntifa hakkına yalnızca semere veren mal konu olabilir ve semere prensip olarak malik olana aittir.