Mahkemelerin Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı
Medeni hak, yükümlülük ve cezai isnatlara ilişkin uyuşmazlıklar sözleşme uyarınca yasayla kurulmuş bir mahkeme tarafından karara bağlanmalıdır. Temel hakların kullanılmasının yargısal mekanizmaya geçmesi (bir uyuşmazlık üzerine adli mercilere başvurma) adaletin sağlanması yani hakkaniyete uygun karar verme zorunluluğunu getirecektir. Sözleşmeye göre mahkemenin yasa ile kurulmuş olması gerekir, bu ise mahkemenin;
- Özerk olmasını yani yargılama kabiliyetine ve karar verme yetkisine tek başına sahip olmasını,
- Kesin karar mercii olmasını yani verdiği kararın tek başına uygulama kabiliyetinin olmasını,
- Kanuni dayanağının bulunmasını yani yargı yetkisi ve çevresinin kanun yolu ile belirlenmiş olmasını gerektirir.
Yargılamayı yapacak mahkemenin bağımsız, tarafsız olması ve bunu görüntü olarak da yansıtması gerekir. Bir karardaki yargılamayı yapan mahkeme ile ilgili şu tespit önemlidir. “Mahkemenin kamuoyunda mutlak surette güven vermesi için örgütsel konumlarının da göz önünde bulundurulması zorunludur.
Bir hâkimin, daha önce savcı olarak görevliyken ve bu işlevi gördüğü esnada belirli bir olayda yetkili konumda iken daha sonra bu olayla ilgili davada mahkeme üyesi olarak görevlendirilmiş olması, tarafsızlığı konusunda kuşku uyandırmaktadır.
Hukuka saygılı olanlar, bu durumdan haklı olarak tedirgin olabilirler.” Bu kararda asıl vurgulanmak istenen mahkemenin tarafsızlığına ilişkin bir şüphenin dahi bulunamamasının gerektiğidir.Tarafsızlık kavramı mahkemece iki “kavram” üzerine oturtulmuştur. Bunlar “öznel” ve “nesnel” tarafsızlık kavramlarıdır. Öznel tarafsızlık, yargıçların birey olarak tarafsızlığını anlatır.
Mahkemeye göre usulüne uygun atanmış her yargıcın tarafsız olduğu düşünülür. Bunun aksini ispat etmeyi, müddeiye bırakır. Herhangi bir şüphe nesnel tarafsızlığa gölge düşürebilir. Zira nesnel tarafsızlık, “kurum” olarak mahkemenin tarafsızlığını ifade eder. Nitekim mahkeme; “hakkında tarafsızlığından korku duyulması için meşru neden bulunan yargıçların çekilmesi gerektiğini” açıkça belirtmiştir. Bunun yanında ulusal hukukta bu konuya ilişkin yer alan düzenlemelerde önem taşımaktadır. Bir mahkemenin bağımsız olup olmadığına karar verirken mahkeme şu hususları göz önünde tutmaktadır:
- Üyelerin atanma biçimi,
- Görev süreleri,
- Dış baskılara karşı korunaklı olmaları.
Yukarda zikredilen mahkeme kavramı dar anlamı ile algılanmamalıdır. Zira burada, yargı erki dışında yer alan ancak niteliği itibari ile kararları mahkemeler gibi olan kurumlar da mevcuttur. Örneğin, cezaevi disiplin komisyonları, meslek disiplin komisyonları, hakem heyetleri vs. bu kapsamda değerlendirilmelidir.