Keşif / Medeni Usul Hukuku

Keşif

Keşif Kararı ve Keşfin Konusu

Mahkemenin kişiler ya da nesneler üzerinde doğrudan veya duyu organlarına dayanarak bilgi sahibi olmasıdır. Sözlü yargılamaya kadar yapılabilir. Hakim re’sen ya da taraflardan birisinin talebi üzerine keşif kararı labilir. Keşif sayesinde hâkim uyuşmazlık konusu şeyi, bizzat müşahede ederek bilgi sahibi olabilmekte ve bunun sonucunda edindiği bilgi ve kanaate göre daha isabetli karar verebilmektedir. Bu nedenle keşif takdiri deliller arasında daha güvenilir bir delildir.

Keşif için teknik bir bilgi ve destek de gerekiyorsa, keşif bilirkişi bulundurularak, onun görüşüne başvurularak yapılır. Bazı durumlarda keşif yapılırken tanık da dinlenebilir.

Keşfin konusu, taşınmaz ya da dava konusu vakıanın gerçekleştiği yer olabilir.

Keşfin Yapılması

Keşif davaya bakan mahkemece icra edilir. Keşfin konusu yargılamayı yapan mahkemenin yargı çevresi dışında ise, keşif istinabe suretiyle de yapılabilir. Keşif mahkemece yerine getirilmesi gereken bir işlem olduğundan bilirkişi tarafından yerine getirilemez. Mahkeme kâtibi de keşifte hazır bulunur.

Keşif taraflar hazır iseler huzurlarında yok iseler yokluklarında yapılır. Mahkeme keşif sırasında tanık ya da bilirkişide dinleyebilir. Keşif sırasında yapılan tüm işlemleri, belgeleri, plan fotoğraf ve çizimleri içeren bir de tutanak tutulur. Olayın gerçekleşmiş olduğunun temsili bir uygulaması da yapılabilir. Keşif tutanağı, hazır bulunan taraflara tebliğ olunur. Geçerli bir mazereti olmaksızın hazır bulunmayan taraf keşfe itiraz edemez.

Keşfe Katlanmak Zorunluluğu

Taraflar ve üçüncü kişiler, keşif kararının gereğine uymak ve engelleyici tutum davranışlardan kaçınmak, keşfe katlanmak zorundadır. Keşif yapılmasına taraflardan birisinin karşı koyması halinde, bu kişi ispat yükü kendisine düşen taraf ise eğer, bu delilden vazgeçmiş sayılır. İspat yükü kendisine düşmeyen taraf ise iddia edilen vakıayı kabul etmiş olur.

Keşif üçüncü kişiler için uygun zamanda yapılır. Keşif zamanı ve yeri üçüncü kişiye bildirilir.

Üçüncü kişi için tanıklıktan çekinme sebepleri mevcut ise keşfe katlanma yükümlülüğü ortadan kalkar.

Uyuşmazlığın çözümü açısından zorunlu ve bilimsel verilere uygun olması şartıyla, herkes soy bağının tespiti amacıyla kan ve doku alınmasına katlanmak zorundadır. Tanıklıktan çekinme şartlarının varlığının bulunması halinde bile bu yükümlülükten kaçınılamaz.

Keşfe karar veren hâkim keşif giderleri için gereken avansın yatırılmasını talep etmelidir. Avansın yatırılmamasının sonucu da ihtaren bildirilmelidir. Taraflardan birisi keşif giderlerini yatırmazsa diğer taraf yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilir.

Tarafların serbestçe tasarruf edemeyeceği dava işlerde hâkim tarafından resen başvurulduğu hallerde, belirlenecek süre içerisinde, taraflardan birisi ya da belirlenecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verilebilir.

 

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.