İdari İşlemlerin Yetki Unsurları
a. Kişi ve Konu Bakımından Yetki
Yetki unsuru üç aşamada incelenir:
- ‒ 1) İşlem, idarenin görev alanına giren bir konuda yapılmış olmalıdır; yani ilgili olduğu alan idari fonksiyonun alanı olmalıdır. Yasama ya da yargı fonksiyonuna giren bir alanda yapılmamalıdır. Ör. valinin boşanmaya hükmetmesi.
- ‒ 2) İşlemi yapan, idare adına işlem tesis etmeye yetkili bir makam olmalıdır. Ör. bir öğretim görevlisi, kamu hizmetini yerine getirir; ancak idare adına işlem tesis etmeye yetkili değildir. Değerlendirme işlemini kendisi yapar; ancak not verme işlemini fakülte yapmaktadır.
- ‒ 3) O konuda idari makam, o idari işlemi yapmaya yetkili olmalıdır. İdari makam, idari işlem yapmaya yetkilidir; ancak o konuda idari makamın bir yetkisi olup olmadığına da bakılacaktır. Kanunilik ilkesi gereğince, işlem yapmaya hangi idari makamın yetkili olduğu her konuda kanunda belirtilmelidir; ancak bu her zaman çok açık olmayabilir.
b. Yer ve Zaman Bakımından Yetki
Kişi ve konu açısından yetki unsurunu gördük; şimdi de yer ve zaman bakımından yetkiye bakalım:
- ‒ Yer bakımından: Bazı idari makamlar ülke çapında idari işlem yapmaya yetkilidir. Ör.
bakanlar. Bazılarıysa belli bir coğrafi alanla sınırlıdır. Ör. belediye başkanı. - ‒ Zaman bakımından: Bir kamu görevlisinin, işgal ettiği makama ilişkin yetkileri kullanabilmesi için, atanmış ve göreve başlamış olması gerekir. Atanmadan göreve başlayan ya da atandığı halde göreve başlamayan bir kamu görevlisi o yetkiyi kullanamayacaktır.
c. Yetki Çatışmaları
Yetki çatışmaları, karşımıza aynı hiyerarşiye tabi olmayan makamlar arasında
(Kanunlarda belediye meclisinin yetkilendirildiği bir konuda, yani yerel yerinden yönetim kuruluşunun yetkilendirildiği bir konuda; valinin bir karar alması, yani merkezi yönetim hiyerarşisinin içinden birinin karar alması durumu) ve alt-üst ilişkilerinde (üstün yetkili olduğu bir konuda, ast işlem yapamaz. Astın yetkili olduğu bir konuda da ast adına üst işlemi tesis edemez; ancak ona talimat verebilir.) çıkar.
Kanunlarda aksi öngörülmedikçe, idari işlemi tesis etmeye yetkili idari makam, onu değiştirmeye ve sona erdirmeye de yetkilidir. Bu, yetkide paralellik ilkesiyle ifade edilir.
d. Yetki ve İmza Devri
Yetkinin devri, kanunilik ilkesi gereği ancak kanunun öngördüğü durumlarda mümkündür. Yetki devri, bir yetkinin bir idari makamdan diğerine soyut ve genel olarak verilmesidir. Ör. bakanın müsteşarına yetkinin devri soyut ve genel biçimde gayri şahsi olarak gerçekleşir.
İmza devri, somut ve belli bir kişiye yönelik olarak o işlemi imzasıyla belgelendirme yetkisini devretmedir.
İmza devri, sadece o işleme ait bir yetkilendirme yaparken; yetki devri soyut ve genel olarak makama ait bir yetkiyi devreder. Fransız hukukunda böyle bir ayrım mevcuttur; Türk hukukunda yetki devri ifadesinden ikisi de anlaşılır.
Yetki devriyle imza devri arasında sonuçları bakımından 3 temel fark vardır:
- ‒ Yetki devrinde işlem yapma yetkisi devredildiğinden artık devreden makam, o yetkiye sahip değildir ve devir geçerli olduğu sürece o yetkiyi bir daha kullanamaz.
- ‒ Yetki devrinde devreden ve devralan makamlarda bulunan kişilerin değişmesi; devir işlemini ortadan kaldırmaz. Çünkü yetki, kişiye değil makama devredilir.
- ‒ İmza devri, somut ve şahsi olduğundan devreden ya da devralan kişinin değişmesi; imza yetkisini kendiliğinden ortadan kaldırır.
e. Yetki Kurallarına Aykırılık
Yetki ve şekil kurallarına aykırılık bahsinde; kolektif ve karma işlemler üzerinde durulması gerekir.
Kolektif işlemlerin varlığı için ortada bir kurul olmalı ve o kurulun aldığı bir kararın olması gerekir. Kanunlarda buna ilişkin toplantı ve karar yetersayıları öngörülür. (ör. toplantı nisabı: 7 kişi; karar nisabı: katılanların salt çoğunluğu) Toplantı ve karar yetersayılarına aykırı olarak alınan kararlar; yetki unsuru yönünden hukuka aykırı olur. Yani kolektif işlemde toplantı ve karar yeter sayılarına uyulmaması, işlemi yetki unsuru yönünden hukuka aykırı kılar. Kurulun üyesi olmayan birinin kurula katılması ve kararın altına imza atması da yetki yönünden hukuka aykırılık oluşturur.
Karma işlemlerde iradeler belli bir sıra izlenerek açıklanır. İradelerden herhangi birinin yokluğu yetki unsuru bakımından hukuka aykırılık teşkil eder. Örneğin; bir işlemde bakan, başbakan ve cumhurbaşkanının imzası gerekliyken; sadece bakanın imzası varsa o işlem yetki bakımından hukuka aykırıdır. Karma işlemlerde sıranın değişmesi şekil unsuru yönünden hukuka aykırılıktır.
Yetki kurallarına aykırılığın müeyyidesi kural olarak iptaldir. İstisnaen yetki kurallarına ağır bir şekilde aykırılığın olması durumunda yokluk da uygulanmaktadır. Örneğin, yasama veya yargının görev alanına giren bir konuda idare, işlem yapmışsa buna fonksiyon gaspı denir ve müeyyidesi yokluktur. İdare adına irade açıklamaya yetkili olmayan kişinin yaptığı işlemde de yetki gaspı vardır ve müeyyidesi yokluktur. Bunun dışında kalan hallerse yetki tecavüzü adı verilen; yer, zaman, konu açısından yetki ayrılıklarıdır. Bunun yaptırımı kural olarak iptaldir.