Hukuka Giriş / Online Test-7 (Çözümlü)

Manevi tazminat davası, kişilik haklarına hukuka aykırı saldırıdan doğan acı, elem ve ızdırabın telafisi amacını güder.

Kişilik hakları, ilgili kişinin malvarlığı kapsamında değerlendirilemeyen manevi varlıklarını koruyan haklardır. Bu haklar vasıtasıyla hukuk düzeni o kişinin manevi çıkarlarını korumayı amaçlamaktadır. Kişilik hakları kişiyle ve onun kişilik alanıyla çok yakından ilgili olan haklardır. Para ile ölçülemeyen varlıkları koruyan bu hakların başkasına devri mümkün değildir. Yine miras yoluyla başkalarına geçirilmeleri de mümkün değildir. Kişinin ölümü ile kişilik hakkı da sona erecektir. Kişinin sağlığı, ismi, onuru, vücut bütünlüğü, resmi o kişinin sahip olduğu kişilik haklarındandır.

Kamu haklarından olan Pozitif Statü Hakları, isteme hakları olarak da bilinmektedir. Bu hakları ailenin korunması, sosyal güvenlik hakları olarak değerlendirebiliriz. Kamu haklarını, Negatif Statü Hakları, Pozitif Statü Hakları ve Aktif Statü Hakları olarak grupladığımızda Pozitif Statü Hakları'nın burada en önemli farkı devletten bu hakkın korunması için olumlu bir eylem bekleniyor olmasıdır. Yani hak ihlal etmesi için çoğu zaman sadece bir kaçınma eyleminde bulunması yeten devletin burada devreye girerek insanlara uygun şartlar yaratması beklenmektedir.

Ölüm kişiliği kesin bir biçimde sona erdirir ve ölüm olayının gerçekleşmesi ile birlikte ölenin hak kazanması ya da borç altına girmesi söz konusu olmaz.

Fiil ehliyeti sahibi olan bir kişi kendi eylem ve işlemleriyle, kendisi için hak ve borçlar yatabilmektedir. Fiil ehliyeti için, ilgili gerçek kişinin ergin olması (Rüşt), ayırt etme gücüne sahip olması (temyiz gücü) gereklidir. Ayrıca bu kişinin kısıtlı (mahcur) olmaması gerekir.

Anayasa ile güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulabilir. Dolayısıyla her türlü hak ihlalinde bireysel başvuru yapma imkanı yoktur.

1928 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle devletin dininin İslam olduğuna ilişkin hüküm kaldırılmıştır.

Hak kavramını açıklamayı amaçlayan teorilerinden ilki Jhering tarafından geliştirilmiş olan “Menfaat Teorisi”dir.

Uyuşmazlık yargısı, Anayasa’nın 158. maddesinde düzenlenmiştir. Bu yargı türü, farklı yargı kollarına ait iki yargı yeri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını ortadan kaldırarak belirsizliğe son verir.

Anayasa’nın İkinci Kısmı “Temel Haklar ve Ödevler” başlığını taşır, işte burada bahsi geçen temel haklar, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sı tarafından öngörülmüş ve de düzenlemeye kavuşturulmuş Kamu Hakları olmaktadır.