Haklı Fesihte Yöntem
a) Feshin Şekline İlişkin Belirsizlik:
İş Kanunu’nun 25. maddesinin son fıkrasında, sözleşmenin haklı sebeple feshinde 18. maddenin uygulanması gerektiği belirtilmiştir. 18. maddeye göre, iş güvencesi kapsamına giren bir işçinin iş sözleşmesinin feshinde fesih sebebi karşı tarafa bildirilmelidir. İş Kanunu’nda bu bildirimin hangi şekilde yapılacağını doğrudan düzenleyen bir hüküm yoktur. Türk Borçlar Kanunu uyarınca, sözleşmeyi haklı sebebe dayanarak fesheden tarafın fesih sebebini yazılı olarak bildirmesi gerekse de; Yargıtay, bu hükmün İş Kanunu kapsamındaki iş sözleşmeleri için uygulanmayacağına hükmetmiştir. Dolayısıyla, Yargıtaya göre, haklı sebebe dayanılarak yapılan fesih bildirimlerinin yazılı yapılması gerekmez. Diğer taraftan, İş Kanunu’nun 109. maddesinde, İş Kanunu’nda öngörülen bildirimlerin ilgiliye yazılı olarak ve imza karşılığında yapılması gerektiği düzenlenmiştir. Dolayısıyla, haklı sebeple feshe ilişkin bildirimin de bu hüküm uyarınca yazılı yapılması gerekir. Fakat, burada sözü edilen yazılı şeklin geçerlilik şartı mı olduğu yoksa ispat şartı mı olduğu noktasında bir belirsizlik söz konusudur. Haluk Hadi Sümer’e göre, 109. maddede bildirimlerin yazılı olarak yapılması öngörülmüş olsa da, yazılı bildirimin geçerlilik şartı olduğu tek durum iş sözleşmesinin bildirimli feshidir; diğer hallerde, örneğin haklı sebeple fesihte, yazılı şekil geçerlilik şartı değildir.
b) Savunma Alma Zorunluluğunun Bulunmaması:
Sözleşmeyi haklı sebebe dayanarak fesheden işverenin, işçinin savunmasını alma zorunluluğu yoktur.
c) Feshin Süresi:
Fesih hakkının kullanılması süresine ilişkin olarak; sağlık, zorlayıcı sebep ve gözaltı ile tutukluluk sebepleriyle yapılacak fesihlerde herhangi bir süre şartı öngörülmemiştir. Dolayısıyla bu sebeplere dayalı yapılacak fesihlerin makul süre içerisinde yapılması gerekir. Fakat, ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı davranış sebebiyle yapılacak fesihler için özel bir süre öngörülmüştür. Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak 6 işgünü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren 1 yıl sonra kullanılamaz. Ancak işçinin olayda maddi çıkar sağlaması halinde 1 yıllık süre uygulanmaz. Burada öngörülen süreler hak düşürücü sürelerdir. Diğer taraftan, haklı fesih sebebi oluşturan ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı davranış devam ettiği sürece bu süreler işlemez. Fesih hakkını kullanma süresi, feshe ilişkin disiplin kurulunun karar vermesinin kararlaştırıldığı
hallerde, disiplin kurulunun kararından itibaren başlar. Ayrıca, feshin disiplin kurulu kararına bağlandığı hallerde, kurul kararı olmadan yapılan fesihler, haksız fesih sayılabilir.
Ragıp Karakuş, “İş Hukuku Ders Notu”, s. 65, www.ragipkarakus.com (19.09.2021).