Hakkın Kötüye Kullanılması ve Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı
Bir hakkın amaçlarına ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanılmasına hakkın kötüye kullanılması adı verilir. Gerçekten de, TMK m. 2/II’ye göre, “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz”.
Önemli olan bir hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığını belirlemektir. Bunu yapabilmek için de bazı unsurların bir arada bulunması gerekir. Öncelikle bir hakkın kötüye kullanılmasından söz edebilmek için bir hakkın bulunması gerekmektedir. Hakkın olmadığı yerde kötüye kullanılması da düşünülemez.
İkinci olarak, hakkın açıkça doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı kullanılması gerekir. Hakkın sırf başkasına zarar vermek kastıyla kullanılması, hakkın kullanılmasının sahibine sağladığı menfaat ile başkasına verdiği zarar arasında açık bir dengesizliğin olması veya hakkın sosyal amacından saptırılması hallerinde hak kötüye kullanılmış sayılır. Örneğin, bir kişinin başkasının manzarasını kapatmak için evinin önüne yüksek bir duvar örmesinde hakkın kötüye kullanılması vardır.
Son olarak, bir hakkın kullanılması başkasına zarar vermeli veya zarar tehlikesi yaratmalıdır. Burada hakkı kullananın zarar verme kastının olup olmaması önemli değildir. Önemli olan bir başka kişinin hukuken korunan maddi ve/veya manevi yararlarının ihlal edilmesidir.
Hakkın kötüye kullanılması durumunda, hukuk düzeni bu hakkı korumaz. Diğer bir ifadeyle, hakkı kötüye kullananın bu hakka dayanan talepleri dikkate alınmaz. Örneğin hakkını kötüye kullanan davacı ise davası reddedilir.
Hakkın kötüye kullanılmasından zarar gören kişiye de ayrıca dava hakkı tanınır. Bu davalar hakkın kötüye kullanımını durdurma, hakkın kötüye kullanımını önleme, tespit davaları ile tazminat davasıdır. Bu davalardan tazminat davası hakkın kötüye kullanımından doğan maddi ve/veya manevi zararın giderimi için açılır. Tazminat davasının diğer davalara ek olarak zarar doğduğu durumlarda açılması mümkündür.