Eski siyaset, genellikle bireysel çıkarların ve popülist politikaların öncelikli olduğu bir siyasi anlayışı ifade eder. Bu yaklaşım, toplumsal fayda ve adaletin sağlanması yerine, siyasi liderlerin ve elitlerin kendi çıkarlarına hizmet eder.
Türkiye’de de geçmişte bu tür bir siyasi anlayış yaygındı. Özellikle 1980’ler ve 1990’lar boyunca, siyasi liderlerin bireysel çıkarları öncelikli olurken, toplumsal fayda ve adaletin sağlanması geri planda kalmıştı.
Ancak son yıllarda Türkiye’de siyasi kültürde bir değişim yaşanmaktadır. Toplumsal fayda ve adaletin sağlanması, demokratik hakların korunması ve hukukun üstünlüğü gibi değerler daha önemli hale gelmiştir. Bu nedenle, eski siyaset anlayışı yerine daha demokratik ve katılımcı bir siyasi kültürün oluşması hedeflenmektedir.
Bu bağlamda, Türkiye’de son yıllarda yapılan reformlar ve yargı sisteminin güçlendirilmesi, hukukun üstünlüğünün korunması ve demokratik hakların güvence altına alınması için önemli adımlardır.
Sonuç olarak, eski siyaset anlayışı Türkiye’de de var olmuştur ancak son yıllarda siyasi kültürde yaşanan değişimlerle birlikte, toplumsal fayda ve adaletin sağlanması, demokratik hakların korunması ve hukukun üstünlüğü gibi değerlerin öne çıktığı bir siyasi anlayışın oluşması hedeflenmektedir.