DEF’İ HAKLARI (KARŞI HAKLAR)
Hak sahibine, bir başkası tarafından ileri sürülen bir hakkı, belirli oranda etkisiz kılma veya sonuçlarını tamamen ya da kısmen sınırlama, engelleme veya ortadan kaldırma imkânı veren haklardır. Borçluya tanınmış savunma aracıdır. En önemli türü, borçlanılan edimden veya bir borcun ifasından kaçınma hakkı olarak adlandırılan def’i hakkıdır.
Başkasına ait bir hakka karşı kullanılan ve bu hakkı sürekli veya geçici olarak engelleyen ya da sınırlayan karşı hakka def’i hakkı denir.
Def’i hakkının mutlaka dava yoluyla kullanılması gerekli değildir. Yenilik doğuran hak kullanılmakla sona erer, oysa def’i hakkı kullanılsa bile, borçlu bundan geri dönebilir.
Def’i hakkının kullanılması, başkasına ait olan bir hakkı ortadan kaldırmaz, engel olur. Böylece borçlu, alacaklı tarafından edimin yerine getirilmesi talep edildiğinde, bunu reddetme, bundan geçici veya sürekli kaçınma hakkını elde eder. Buna teknik anlamdaki def’i hakkı ( dar anlamda def’i hakkı) denir. İtiraz, bir hakkın doğumunu, meydana gelmesini veya devamını inkâr eden bir vakıanın ileri sürülmesi olduğu halde, def’i, ileri sürülen bir hakka karşı, bu hakkı engelleyen veya sınırlayan karşı bir hakkın kullanılmasıdır.
İtirazda bulunma, bir hakkın doğumuna engel olan veya doğmuş bir hakkı ortadan kaldıran bir olayın ileri sürülmesidir. İleri sürülen itiraz sebebi gerçekleşmişse, iddia olunan hak, hiçbir zaman mevcut olmamış veya ortadan kalkmış demektir. Oysa def’i hakkının ileri sürülmesinde, diğer tarafın hakkı mevcut olmakla birlikte, hukuk düzeni, davalıya borcunu ifa etmeme hakkını tanımaktadır. TBK mad. 166/2; kusur def’idir, itiraz değildir.
Karşılıklı borçları içeren sözleşmelerde davacının kendisine düşen borcu yerine getirmemiş olması def’i (ödemezlik def’i) ile satış sözleşmesinde, bağışlamada, kefalette ileri sürülebilen teknik anlamdaki def’iler TBK’da öngörülmüştür. Teknik def’ilerin en önemlisi zamanaşımı def’idir (kanun koyucu, benim tanıdığım süre içinde hakkını ileri sürmezsen hakkından vazgeçmiş sayılırsın, demektedir).
Borcu zamanaşımına uğrayan borçlunun, aleyhine dava açılması halinde, alacaklıya karşı zamanaşımı def’ini ileri sürmesi, bir def’i hakkının kullanılmasıdır.
Def’i hakkının ÇEŞİTLERİ
1) Kesin (sürekli) def’iler: Karşı hakkı tamamen engeller, felce uğratırlar, sürekli engel olurlar. Def’i hakkı sahibine, edimi sürekli olarak yerine getirmeme yetkisini verir. Örneğin zamanaşımı def’i. Zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi, alacak hakkını değil, sadece dava hakkını engeller. Alacak hakkı, eksik bir borç olarak varlığını sürdürür. Borçlu isterse, borcunu ifa edebilir.
2) Geciktirici def’iler: Hak sahibinin hakkının kullanılmasını bir müddet için önlerler. Örneğin ödemezlik def’i.
3) Bağımsız def’iler: Başka bir hakka dayanmayan def’ilerdir. Bir ana hak yoktur, def’i hakkı kendiliğinden mevcuttur. Örneğin adi kefalet sözleşmesinde kefilin önce asıl borçluya başvurmasını isteme hakkı (tartışma def’i).
4) Bağımlı def’iler: Ayni veya nispi hakka bağlı olan def’ilerdir. Bir temel ilişki (ana hak) mevcuttur. Temel hak ortadan kalkarsa def’i hakkı da ortadan kalkar.
5) Tam def’iler: Def’i hakkı sahibine, edimin tamamını reddetme, onu bir bütün olarak yerine getirmekten kaçınma yetkisi verir.
6) Tam olmayan (kısmi) def’iler: Def’i hakkı sahibi, edimin belirli bir kısmını yerine getirmekten kaçınma hakkına sahiptir.
Kullanma şekli:
Mahkeme dışında edimi yerine getirmemekle, mahkemede ise bunu def’i olarak ileri sürmek suretiyle kullanılır. Def’i hakkının cevap süresi içinde bildirilmesi, ileri sürülmesi gerekir.
İtiraz
Geniş anlamda def’i; dar anlamda def’i ile itirazı kapsar. Dar anlamda def’i bir hakkın ileri sürülmesi olduğu halde, itirazın konusu bir olayın ileri sürülmesidir. İtiraz, karşı tarafın hakkının mevcut olmadığını, borcun doğmadığını ileri sürmektir. Borcun doğmadığını değil de, o anda ileri sürülemeyeceği def’idir. Hakkın doğumuna engel olan itiraz ve hakkı yok eden itiraz olmak üzere ikiye ayrılır. Sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmesi hakkın doğumuna engel olan itirazdır. İddia edilen alacağın ifa, ibra veya imkânsızlık sebebiyle sone ermiş olduğunu ileri sürmek hakkı yok eden itirazdır.
Def’i ile itiraz arasındaki FARKLAR
1) Def’i bir haktır, itiraz ise bir olaydır. Borçlu tek taraflı iradeyle def’i hakkını kullanmaktan vazgeçebilir, borçlu itirazdan vazgeçemez (olaylar tek taraflı bir vazgeçme iradesiyle ortadan kalkamaz).
2) İtiraz hâkim tarafından re’sen göz önünde tutulur. Def’i hâkim tarafından taraflara hatırlatılamaz, borçlunun bunu ileri sürmesi gerekir.
3) Def’i sadece hak sahibi tarafından ileri sürülebilir. İtirazı menfaati olan herkes ileri sürebilir.
4) İtiraz hakkın doğmadığını veya sona erdiğini ifade eder. Def’i hakkı sona erdirmez, sadece o hakkın ileri sürülmesini geçici veya sürekli olarak engeller.
5) Def’i cevap süresinde ileri sürülebilir, itiraz davanın her aşamasında dikkate alınır.