33-Davanın İhbarı / Medeni Usul Hukuku
0

Davanın İhbarı

                      Görülmekte olan bir davada taraflardan birisinin, kendisine yardım etmek üzere davaya müdahalesini sağlamak amacıyla davanın üçüncü bir kişiye durulmasına “davanın ihbarı” denir. Davanın ihbarı davanın kaybedilmesi halinde rücu hakkının bulunduğu hallerde söz konusu olur. Davayı üçüncü kişiye ihbar eden taraf üçüncü kişinin davaya fer’i müdahil olarak katılmasını isteyebilir.  Kendisine ihbar yapılan kişi davaya katılmasa bile bu ihbarın etkisi olacaktır.

                      İhbarın Koşulları

 

                      Tahkikat sonuçlanıncaya kadar dava ihbar edilebilir. İstinaf mahkemesinde dava yeniden ele alınıp yeniden tahkikat yapılırsa ihbar istinaf mahkemesinde de mümkündür. Temyiz aşamasında ihbar mümkün değildir. Davanın tarafları ya da mecburi dava arkadaşları birbirine ihbarda bulunamaz. İhbar yapılacak kişinin üçüncü kişi olması ve davanın kaybedilmesi halinde bir rücu ilişkisinin ortaya çıkma ihtimalinin olması gerekir.  

 

                      İhbarın İhbarı Usulü

                      İhbar tek taraflı bir usul işlemidir. Hâkimin veya karşı tarafın iznine gerek yoktur. Davanın ihbarı yazılı olarak yapılmalıdır. İhbar mahkeme aracılığıyla yapılabileceği gibi mahkeme dışı yollarla örneğin taahhütlü mektup veya noter kanalıyla da yapılabilir. Yargılamayı kötü niyetli olarak geciktirmek amacıyla davanın ihbar edilmesini engellemek amacıyla, ihbarda bulunan tarafa ayrıca bir süre verilemez. İhbarda ihbar sebebi ve yargılamanın hangi aşamada olduğu belirtilmesidir. İhbar yapılan kişi de dava konusu hakkında bir başkasıyla rücu ilişkisinin olması halinde o da bir başkasına davayı ihbar edebilir.

                      İhbar Üzerine Üçüncü Kişinin Tutumu

                      Davanın üçüncü kişiye ihbarı, üçüncü kişinin davaya müdahalesini zorunlu kılmaz. İhbarda bulunulan kişinin hareketsiz kalması üzerine dava devam eder. Kişinin hareketsiz kalması, daha sonra kendisinin açacağı davadan feragat ettiği veya kendisine açılacak davayı kabul ettiği anlamına gelmez. Üçüncü kişinin hareketsiz kalması halinde ihbarda bulunan kimse davayı takip etmeye mecburdur.

                      Üçüncü kişi ihbar üzerine davaya fer’i müdahil olarak katılabilir. Bunun için ihbar yapılan kişinin fer’i müdahillik talebinde bulunması gerekir. Sadece davanın ihbar edilmiş olması üçüncü kişiye fer’i müdahillik sıfatı vermez. Talep üzerine mahkemenin fer’i müdahillik talebinin kabul edildiğine yönelik karar vermesi gerekir. Fer’i müdahil davayı kazanmasına yararı bulunan kişinin yanında davaya katılabileceğinden, koşulları varsa ihbarda bulunmayan taraf yanında da fer’i müdahil olarak davaya katılabilir. İhbar üzerine davaya katılan fer’i müdahil ile kendiliğinden davaya katılan fer’i müdahilin yetkileri açısından herhangi bir fark yoktur.

                      Kanundaki istisnalar dışında ihbar edilen kişi davada taraf konumunu elde etmez.

 

                      İhbarın Sonuçları

                      Usulüne uygun olarak yapılmış ihbarın maddi hukuk ve usul hukuku anlamında iki ayrı etkisi vardır.

                      İhbarın maddi hukuka ilişkin etkisi zamanaşımının kesilmesine ilişkindir. Davanın ihbarıyla kendisine ihbar yapılmış kişi bakımından zamanaşımı kesilmiş olmaz.

                      İhbarın usul hukukuna ilişkin sonucunda, usulüne uygun şekilde ihbarın yapılmış olması gerekir. Kendisine ihbar yapılan kişi, ihbar üzerine davaya fer’i müdahil olarak katılmışsa, bu durumda ihbarın etkisi söz konusu olur. Davanın ihbarının amacı, üçüncü kişinin davaya fer’i müdahil olarak katılmasını sağlamak olduğundan, fer’i müdahalenin etkisi davanın ihbarı bakımından da geçerlidir. Bu nedenle ihbarda bulunulan kişi ilk davada verilen hükmün kendisine karşı açılan rücu davasında etkisi olmayacağını ileri süremez. İhbar üzerine ister davaya fer’i müdahil olarak katılsın isterse hareketsiz kalsın fer’i müdahalenin etkisi ihbarda bulunulan hakkında uygulanacaktır. Böylece kendisine dava ihbar edilen kişinin davaya katılması zorunlu hale getirilmek istenmiştir. İhbarda bulunulan kişi ihbarın kendisine zamanında yapılmamış olduğunu, yahut iddia ve savunma imkanlarının asıl davada ihbar eden tarafından ağır kusurlu olarak kullanılmayarak davanın kötü yürütüldüğünü ileri sürebilir. Örneğin ihbarda bulunan kişinin elinde bulunan delili mahkemeye kasten sunmadığı için dava kaybedilirse hükmün etkisi ihbarda bulunulan kişi için geçerli olmayacaktır.

                      Dava ihbar edilen kişinin davaya katılmaması durumunda hükmün etkisi katılmayan kişi içinde aynen etkili olur.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

Sizin bu konudaki yorumunuz nedir?