SÖZLEŞMENİN GEÇERLİLİK ŞARTLARI
1.Ehliyet
Sözleşmenin geçerli olabilmesi için tarafların o akdi yapmaya ehil olmaları gerekir. Hukuki işlem ehliyetine sahip olmanın şartı öncelikle irade beyanında bulunanın mutlaka ayırt etme gücüne sahip olmasıdır. Ayırt etme gücü olmadan yapılan sözleşmeler kesin hükümsüzdür. Ayırt etme gücü olmadan sözleşme yapan kişi, ayırt etme gücü kudreti olsaydı bile bunu yapacak idiyse, bu sözleşmenin geçersizliğini iddia edemez. Bunu yapması dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Ayırt etme gücü olan kişi aynı zamanda ergin ise ve kısıtlı değilse, yapılan sözleşme geçerli olur. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendilerini borç altına sokan işlemler yapamazlar [TMK m. 16(1)].
2. Sözleşmenin Konusu Emredici Hukuk Kurallarına, Ahlaka, Şahsiyet Haklarına ve Kamu Düzenine Aykırı Olmamalı (Bk. M. 19-20):
Bu hüküm sözleşmenin emredici hukuk kurallarına, ahlaka, şahsiyet haklarına ve kamu düzenine aykırı olması halinde sözleşme geçersiz sayılacaktır. Bu hüküm emredici niteliktedir ve bu emredici kurala aykırı sözleşme, baştan itibaren hükümsüz olacaktır.
- Emredici Hukuk Kurallarına Aykırı Olmama: Sözleşmenin konusu emredici hükümlere aykırı olmamalıdır. Burada kastedilen yalnızca Borçlar Kanunun, hukukun bütün emredici kurallarına uyulması zorunluluğudur. Bir hükmün emredici olup olmadığı o hükmün lafzından veya amacından anlaşılır. Toplumun menfaatini, ahlakını ve fertlerin şahsiyetini koruma amacını güden hükümler emredici Ayrıca ekonomik, sosyal veya fiziki yönden zayıf olanları koruyan hükümler bu koruma amacına giren yönlerden emredicidirler. Bir kuralın emredici olup olmadığı bazen hükmün lafzından açıkça anlaşılabilir. Bazen de hükmün konulmasındaki amacın araştırılması gereklidir.
- Kamu Düzenine Aykırı Olmama: Ortada herhangi bir somut emredici hüküm bulunmasa dahi, yapılan sözleşme kamu düzenini ihlal ediyorsa, kamunun esenliğini ve rahatlığını bozuyorsa, bu sözleşme geçersiz sayılır. Toplumun menfaatini koruyan hükümlerle ortaya çıkan hukuki düzenin bütünü kamu düzeni olarak ifade edile
- Şahsiyet Haklarına Aykırı Olmama: Bir sözleşmenin konusu şahsiyet haklarına aykırı ise, sözleşme bu sebeple geçersiz sayılır. Bu durum kişi özgürlüğü ile ilgili olabileceği gibi namus ve şeref gibi kavramlarla da ilgili
- Ahlaka Aykırı Olmama: Burada söz konusu olan ahlak, topluma malolmuş ahlak kurallarıdır. Bu da orta halli, dürüst bir insanın ahlak duygularıdır. Böyle bir kişinin ahlak duygularını rencide eden sözleşme ahlaka aykırılık gerekçesiyle geçersiz Konusu dışında amacı da ahlaka aykırı olan sözleşmeler geçersizdir.
Ahlaka aykırılık özellikle sözleşmenin ahlaka aykırı bir sonuca yönelmiş olması veya sözleşmeyle güdülen amacın ahlaka aykırı olması halinde kendini gösterir. TBK m. 27 hükmünün ifadesi hem konusu hem de amacı itibariyle ahlaka aykırı sözleşmelerin geçersiz sayılmasını gerektirir. Ancak bir sözleşmenin yapılmasında ahlaka aykırı bir amaç güdülmesi sebebiyle o sözleşmenin hükümsüz olması için, söz konusu amacın her iki tarafça da güdülmesi ya da en azından bir tarafın güttüğü amacın diğer tarafça bilinmesi gereklidir.
3. Sözleşmenin Konusu İmkânsız Olmamalı
Sözleşme yapıldığı sırada sözleşmenin konusunu teşkil eden edim objektif olarak imkânsız ise sözleşme geçerli değildir (TBK. m.27).
Bu imkânsızlık fiili ya da hukuki olabilir. Mesela (B) sahibi olduğu ressam (X)’e ait tabloyu (A)’ya satmıştır. Fakat sonradan sözleşme yapıldığı sırada tablonun yanmış olduğu anlaşılmış ise fiili imkânsızlık söz konusudur. Buna mukabil (B), (A)’ya, sahibi olduğu araziyi parselleyerek 100 m2‘lik bir parseli satmayı vaad etmişse ve imar mevzuatına göre o bölgede 200 m2‘den küçük parsele cevaz bulunmuyorsa, bir hukuki imkânsızlık söz konusu olur. Başka bir ifadeyle hukuki imkânsızlık, hukuk düzeninin sözleşmenin konusu borcu ifa etmeyi yasaklamasıdır.
Sözleşmenin geçerliliğine etki yapan imkânsızlığın, sözleşmenin yapıldığı anda objektif olarak, yani herkes için geçerli olarak imkânsız olması gerekmektedir. Sadece borcu yüklenen taraf için imkânsızlık söz konusu ise bu sübjektif imkânsızlıktır ve sözleşmenin geçerliliğine etki etmez. Sözleşme geçerlidir ve borcunu yerine getirmeyen borçlu bundan sorumlu olur.
4. İrade Beyanları Sağlıklı Olmalı
İrade beyanının sıhhatli olmaması beyanın iradeye uymamasından ya da iradenin oluşumundaki bir etkenden ileri gelir.
Beyanın İradeye Uymaması: Arzusuna uymayan bir irade beyanı bilerek ve istenerek yapılmışsa, zihni kayıt veya latife beyanı söz konusudur. Burada gerçekte düşünülen şeyle ifade edilen şey birbirlerinden farklıdır.
Bir kimse arzu etmediği bir beyanı bilerek ve isteyerek yapmışsa, yapılan beyan güven teorisi çerçevesinde sonuç doğurur. Örneğin bir kimse bir teklifi reddetmek istemesine rağmen kabul beyanında bulunmuşsa, zihni kayıt söz konusudur. Karşı taraf durumu biliyorsa veya bilebilecek bir konumdaysa sözleşme kurulmuş olmaz. Aksi halde sözleşme kurulmuş olur ve zihni kayıtla beyanda bulunan beyanı bilerek yaptığı için hata hükümlerine de dayanamaz.
Bir kimse herhangi bir şekilde hukuki sonuç doğmasını istemediği halde karşı tarafın ciddiye almayacağı düşüncesiyle bir öneri veya kabul beyanında bulunursa latife beyanı söz konusu olur. Bu beyanda güven teorisi çerçevesinde değerlendirilecektir. Gücen teorisi çerçevesinde sözleşme kurulmuş sayılırsa, latife beyanında bulunan kimse hata hükümlerinden yararlanarak sözleşmeyi iptal edebilir.
5. İradenin Oluşumundan İleri Gelen Sakatlık
Kişiyi irade beyanı vermeye yönelten iradenin oluşumunda sakatlık olabilir. Gerçeğe aykırı bir iradenin oluşması halinde beyan sağlıklı olmaz. Hata, hile ve ikrah halinde iradenin oluşumunda sakatlık söz konusudur.