Anonim Şirketin Organları / Şirketler Hukuku

Anonim Şirketin Organları

Türk Ticaret Kanunu anonim ortaklıkta iki farklı organı düzenlemiştir. Bunlar Genel Kurul ve Yönetim Kuruludur. Anonim şirket tasfiyeye girerse tasfiye memuru göreve başlar. Tasfiye memuru da bir organ kabul edilir. Limited ortaklıkta da yapı benzerdir. Limited ortaklıkta organlar Genel Kurul ve müdürlerdir.

Yeni kanuna göre Genel Kurul ve Yönetim Kurulu arasında bir astlık-üstlük ilişkisi yoktur. Genel Kurul ve Yönetim Kurulu arasında yetki bölüşümü vardır.

Organlardan birisinin faaliyet göstermemesi veya olmaması organ yokluğu sebebiyle şirketin sona ermesine sebep olur.

Şirketin yönetimi ve şirketi temsil yetkisi Yönetim Kuruluna aittir.

Genel Kurul

Genel Kurul bir iç organdır ve kural olarak iç ilişkide sonuç doğuran kararlar alır. Genel Kurul kararları dış ilişkide sonuç doğurmaz. Bunun bazı istisnaları vardır. Örneğin, şirketin tescilinden itibaren iki yıl içinde bir işletme veya aynın, sermayenin onda birini aşan bir bedel karşılığında devralınmasına veya kiralanmasına ilişkin sözleşmeler, genel kurulca onaylanıp ticaret siciline tescil edilmedikçe geçerli olmaz.

Genel Kurul kural olarak yılda bir kez toplanır. İhtiyaç olduğunda birden fazla kez toplanabilir.

Pay sahipleri şirket işlerine ilişkin haklarını genel kurulda kullanırlar.

Genel kurul, kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan hâllerde karar alır. Genel Kurulun bazı görevleri ve yetkileri devredilemez.

  • Esas sözleşmenin değiştirilmesi kararları,
  • Yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları kararları,
  • Kanunda öngörülen istisnalar dışında denetçinin seçimi ve görevden alınması kararlar,
  • Finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil, kullanılmasına dair kararlar,
  • Kanunda öngörülen istisnalar dışında şirketin feshi kararları,
  • Önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı kararları bu nitelikteki kararlardır. Önemli miktarda şirket varlığının toptan satışının yetkisinin Genel Kurul’a verilmiş olması, önemli miktar ifadesinin muğlak olması nedeniyle sakıncalıdır. Eski kanun zamanında Yargıtay, şirketin yegane malvarlığının satılıyor olması halinde Genel Kurul onayını aramıştır. Yeni kanuna düzenleme bu şekilde değil, önemli miktar şeklinde alınmıştır. Ayrıca maddede kararın hangi nisapla alınması gerektiği söylenmemiştir. Son olarak Genel Kurul tarafından yapılmamış olması halinde işlemin akıbetinin ne olacağı da belirtilmemiştir.

Kanunla Genel Kurula başka yetkiler de verilmiştir. Kanunda açıkça öngörülmemiş bir yetki esas sözleşmeyle Genel Kurula verilemez.

Limited ortaklıkta bazı kararların Genel Kurulun onayından geçirilmesine izin vermiştir. Ama Genel Kurulun onay vermesi, müdürlerin sorumluluğunu kaldırmaz. Ancak sorumluluğun hafifletilmesine neden olabilir.

Genel Kurul bilançonun onaylanmasına ilişkin bir karar vermesi, kararda aksi öngörülmedikçe Yönetim Kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve denetçilerin ibrası sonucunu doğurur.

Gündemin içeriğine göre olağan ve olağanüstü Genel Kurul toplantısı yapılabilir. Olağan Genel Kurul her faaliyet döneminin sonundan itibaren üç ay içinde yapılır. Olağanüstü olarak şirket sözleşmesi uyarınca ve gerektikçe genel kurul olağanüstü toplantıya çağrılır. Olağanüstü gündemler olağan genel kurul toplantısında da görüşülebilir.

Genel Kurul toplantıları çağrılı veya çağrısız yapılabilir. İlke toplantının çağrılı yapılmasıdır. Tüm pay sahiplerinin veya temsilcilerinin hazır olduğu ve içlerinden birisinin itiraz etmediği toplantıya da izin verilmiştir. Bunun ismi çağrısız genel kuruldur. Pay sahibi toplantının yarısında salonu terk ederse veya itiraz ederse, önce alınan kararların geçerliliği tartışmalıdır.

Genel Kurul toplantılarının fiziki olarak yapılması zorunlu değildir. Yeni kanunda Genel Kurul toplantılarının elektronik ortamda yapılmasına izin verilmiştir. Ama en azından toplantıyı yönetecek kişinin fiziki olarak hazır olması gerekir. Bunun için ana sözleşmede Genel Kurul toplantılarının elektronik ortamda yapılabileceğine dair hüküm olması gerekir. Hisse senetleri borsada işlem gören anonim ortaklıkların Genel Kurullarının elektronik ortamda yapılması şarttır.

Genel Kurul, Bakanlık temsilcisinin katılmasının zorunlu olup olmamasına göre de ikiye ayrılır. Kuruluşu Bakanlığın iznine tabi olan şirketlerin Genel Kurulunda Bakanlık temsilcisinin bulunması zorunludur. Diğer şirketlerin hangilerinde katılmasının zorunlu olduğu Yönetmelikle düzenlenmiştir. Buna göre, kuruluş izne tabi olmasa dahi genel kurul elektronik ortamda yapılacaksa, genel kurul toplantısı yurtdışında yapılacaksa Bakanlık temsilcisi mutlaka bulunmalıdır. Bunun dışındaki Genel Kurul toplantılarında, sermaye artırılacaksa veya azaltılacaksa, kayıtlı sermaye sistemine girilecekse veya çıkılacaksa, kayıtlı sermaye tavanı artırılacaksa, faaliyet konusu değiştirilecekse ve birleşmeye, bölünmeye, tür değiştirmeye karar verilecekse Bakanlık temsilcisinin bulunması şarttır. Bakanlık temsilcisinin katılması gereken hallerde katılmamışsa, alınan kararlar geçersizdir. Bakanlık temsilcisinin tutanağı da imzalaması gerekmektedir.

Öncelikle pay sahiplerinin toplantıya çağrılması gerekmektedir.

Pay sahiplerini toplantıya Yönetim Kurulu çağırır. Yönetim Kurulu üyesinin görev süresi dolduktan sonra bu kurulun genel kurula çağırma yetkisi devam eder. Bu Yönetim Kurulunun Genel Kurulu sadece yeni Yönetim Kurulu seçme gündemiyle mi yoksa herhangi bir gündemle çağırmaya mı yetkili olduğu tartışmalıdır.

Denetçinin Genel Kurulu toplantıya çağırma yetkisi yoktur.

Azlığın Genel Kurulu toplantıya çağırma yetkisi vardır. Buna göre sermayenin en az %10’unu, sermayesi halka açık şirketlerde %5’ini temsil eden pay sahipleri, Yönetim Kurulundan Genel Kurulun toplantıya çağrılmasını isteyebilirler. Genel Kurul zaten toplanacaksa, istedikleri gündem maddelerinin eklenmesini isteyebilirler. Bu istemin noter aracılığıyla yapılması geçerlilik şartıdır. Esas sözleşmeyle, çağrı hakkı daha az sayıda paya sahip pay sahiplerine tanınabilir.

Yönetim kurulu çağrıyı kabul ettiği takdirde, genel kurul en geç 45 gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılır; aksi hâlde çağrı istem sahiplerince yapılır. Yönetim Kurulu istemi reddederse veya isteme yedi iş günü içinde olumlu cevap vermezse, mahkeme Genel Kurulun toplantıya çağrılmasına karar verebilir. Mahkemenin kararı kesindir.

Yönetim Kurulunun toplanamadığı veya karar alamadığı halde, her bir pay sahibi mahkeme başvurmak suretiyle Genel Kurulun toplantıya çağrılması için kendisine yetki verilmesini isteyebilir. Mahkemenin kararı kesindir.

Şirket tasfiye halindeyse tasfiye memuru Genel Kurulu toplantıya çağırabilir.

Çağrı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla yapılır. Çağrı esas sözleşmede gösterilen şekilde yapılmalıdır. İnternet sitesi kurmakla yükümlü olan, yani bağımsız denetime tabi olan şirketler, Genel Kurulu toplantıya çağrı davetini internet sitesinde yapmak zorundadır. Nama yazılı pay sahiplerine ve çıplak pay sahiplerine iadeli taahhütlü postayla tebligat yapılır. Hamiline yazılı pay senedi sahibi şirkete başvurup adresini bildirmişse bu kişilere de iadeli taahhütlü postayla tebligat yapılmalıdır. Çağrıdaki usulsüzlük, Genel Kurul kararının hükümsüzlüğüne neden olabilir.

Çağrı, toplantı ve çağrı günü hariç toplantı tarihinden en az 2 hafta önce yapılmalıdır.

Tüm çağrılarda toplantı gündemi de yer almalıdır. Toplantıda gündemde yer almayan bir konu kural olarak karara bağlanamaz. Bu kurala ilişkin istisnalar kanunda yer almaktadır. Azlık pay sahiplerinin özel denetim talep etme hakları gündeme bağlılık ilkesinin bir istisnasıdır. Yönetim Kurulu üyelerinin görevden alınması da gündeme bağlılık ilkesinin bir istisnasıdır. Buna göre Yönetim Kurulu üyeleri esas sözleşme ile atanmış olsalar dahi, gündemde ilgili bir maddenin bulunması veya gündemde madde bulunmasa bile haklı bir sebebin varlığı hâlinde, genel kurul kararıyla her zaman görevden alınabilirler. Yılsonu finansal tabloların görüşüldüğü bir olağan Genel Kurul toplantısında, ilgili madde olmasa dahi Yönetim Kurulu üyeleri azledilebilir.

Pay sahiplerinin toplantıya katılma hakkı mutlak ve sınırlandırılamaz bir haktır. Ana sözleşmeye bunu sınırlandıran bir hüküm koyulamaz. Toplantıdan en geç bir gün önce hamiline yazılı paylara sahip olduğunu ispat eden kişi de katılma hakkına sahiptir. Bakanlık temsilcisi toplantıya katılır. Pay sahibi yerine temsilcisi de toplantıya katılabilir. Paylar üzerinde rehin hakkı varsa da rehin hakkı sahibi değil pay sahibi katılır. Pay üzerinde intifa hakkı tesis edilmişse, Genel Kurul toplantısına intifa hakkı sahibi katılır. Bu durumda çıplak mülkiyete sahip kişinin katılması da mümkündür. Ama oy kullanamaz. Bir pay üzerinde birden fazla pay sahibi varsa bunların atadığı müşterek temsilci Genel Kurula katılacaktır.  Murahhas üyelerin ve en az bir yönetim kurulu üyesinin genel kurul toplantısında hazır bulunmaları şarttır. Diğer yönetim kurulu üyeleri genel kurul toplantısına katılabilirler. Denetçi Genel Kurulda hazır bulunur. Genel Kurula katılması zorunlu olan kişilerden olarak öngörülen Yönetim Kurulu üyelerinden birisinin, denetçinin veya murahhas üyelerin katılmadığı bir Genel Kurul toplantısı yapılabilir. Ancak bunun yaptırımı sorumluluktur, Genel Kurul kararlarının geçerliliğini etkilemez.

Genel Kurul toplantısı kural olarak şirket merkezinin bulunduğu yerde yapılabilir. Ana sözleşmeye hüküm koyularak toplantı şirket merkezinin dışında da yapılabilir. Toplantının yurt dışında yapılması mümkündür ama bu durumda Bakanlık temsilcisinin katılması zorunludur.

Dürüstlük kuralına uygun olmak koşuluyla toplantı her zaman yapılabilir. Ama Bakanlık temsilcisinin katılması zorunlu bir toplantı yapılacaksa resmi tatillerde ve ulusal bayram günlerinde yapılamaz.

Çağrılı Genel Kurul toplantısının gündemle yapılması gerekir. Çağrısız Genel Kurul toplantısı gündemsiz olarak yapılabilir. Çağrısız Genel Kurulda kararlar çağrılı genel kurulundaki nisaplarla alınır. Oybirliği sadece toplantının bu şekilde yapılması konusunda gerekir.

Genel Kurula kimlerin katılabileceğine dair bir liste yapılır. Bu liste kapalı anonim ortaklıklarda ve halka açık anonim ortaklıklarda farklı şekilde imzalanır. Halka açık anonim ortaklıkların payları senede bağlanmaz, kayıt edilerek takip edilir. Halka açık anonim şirketlerde paylar bu kayıtlardan takip edilir. Halka kapalı anonim şirketlerde paylar nama yazılıysa pay defterinde yazılı kişiler katılma hakkına sahiptir. Nama yazılı payı devralan kişi bunu şirkete bildirmedikçe pay sahibi olarak hakkını kullanamaz. Hamiline yazılı payları elinde tutan kişiler de Genel Kuruldan bir gün önceye kadar giriş kartı almak zorundadırlar. Bu kişiler toplantıya katıldıklarında isimlerinin karşısına imza atarlar. Bu listeye hazirun listesi denir.

Hazirun listesine göre yeterli katılım varsa toplantı açılır. Toplantı açıldıktan sonra toplantıya çağıran tarafından yazman atanır, bir heyet kurulur. Gündem varsa gündem maddeleri, gündem yoksa ortaklığın konuşulmasını talep ettikleri istekler konuşulur. Olağan Genel Kurulda finansal tablo, denetçi raporu okunur ve oylanır, Yönetim Kurulu üyeleri ibra edilebilir veya sorumluluk davası açılabilir, Yönetim Kurulu üyelerinin hakları ve ücretleri belirlenebilir.

Kanunda veya esas sözleşmede aksine bir hüküm yoksa her türlü karar için sermayenin en az ¼’ünü temsil eden pay sahiplerinin toplantıda hazır olması gerekir. Bu adi toplantı nisabıdır. Bu çoğunluk sağlanamazsa toplantı ertelenir. İkinci toplantı için asgari nisap öngörülmemiştir.

Adi karar nisabı, toplantıya katılanların çoğunluğudur. Çoğunluğun aldığı karar toplantıya katılanları ve katılmayanları, lehe ve aleyhe oy verenleri bağlar. Kanunda veya ana sözleşmede aksine sözleşme öngörülmemişse karar toplantıya katılanların oylarının çoğunluğuyla alınır.

Bilanço zararlarının kapatılması için yükümlülük ve ikincil yükümlülük koyan kararlar, şirketin merkezinin yurt dışına taşınmasına ilişkin kararlar tüm pay sahiplerinin oybirliğiyle alınabilir.

Şirketin işletme konusunun tamamen değiştirilmesi, imtiyazlı pay oluşturulması, nama yazılı payların devrinin sınırlandırılması konusunda karar alınabilmesi için sermayenin %75’ini temsil eden pay sahiplerinin olumlu oyu gerekir. Kuruluştan sonra devralma, anonim ortaklığın feshi, sermayenin azaltılması, menkul kıymet ihraç etme, tasfiye halindeki ortaklığın malvarlığının tamamen satılması kararlarının alınması için de %75 nisabına uyulması gerekir.

Pay sahiplerinin rüçhan hakkının sınırlandırılması için ve tasfiyeye başlanmış bir ortaklığın tasfiyesinden dönülebilmesi için sermayenin %60’ını temsil eden pay sahiplerinin olumlu oyu gerekir.

%100 ve %75’e tabi olmayan esas sözleşme değişikliklerinde birinci toplantıda sermayenin %50’si, ikinci toplantıda sermayenin üçte birinin hazır bulunması gerekli toplantı nisabıdır. Karar toplantıda temsil eden oyların çoğunluğuyla alınır.

Kanunda öngörülen nisaplar ana sözleşmeye koyulan hüküm ile ağırlaştırılabilir. Ancak bu nisapların ana sözleşmeyle azaltılması mümkün değildir. Olağan Genel Kurul toplantılarının birincisinin toplantı nisabı da artırılabilir. İkinci toplantı için toplantı nisabının artırılması hususu doktrinde tartışmalı olmasına rağmen, baskın görüş ve uygulama artırmayı kabul etmektedir. Limited ortaklıkta bir nisap artırılmak isteniyorsa, artırılacak nisapla karar verilebilir.

Azınlık, isterse finansal tabloların ve ona bağlantılı olan ibra gibi diğer maddelerin görüşülmesinin ertelenmesini talep edebilir. Azınlık böyle bir talepte bulunursa, bu gündem maddeleri 1 ay sonra yapılacak toplantıda görüşülür. İkinci erteleme kural olarak talep edilemez. Ama azınlık birinci erteleme sırasında açıklanmasını istedikleri hususlarda Yönetim Kurulu yeterli açıklama yapmamışsa, bir kez daha erteleme isteyebilir.

Genel Kurul toplantısında alınan kararlar bir tutanağa bağlanır. Tutanakta yer almayan bir kararın varlığından söz edilemez. Hangi hususların toplantıda görüşüldüğü, hangi kararların alındığı ve kararlar için sermayenin verdiği oylar tutanakta yer alır. Tutanak toplantı başkanlığı ve katılması zorunlu ise Bakanlık temsilcisi tarafından imzalanır. Aksi halde Genel Kurulda alınan kararlar geçersizdir.

Tek kişi ortaklıklarında da Genel Kurul toplantısı vardır. Tek pay sahibi Genel Kurulun tüm yetkilerine sahiptir. Onun kararı Genel Kurul kararı niteliğindedir. Ancak bu kişinin aldığı kararların geçerli olabilmesi için yazılı olması şarttır. Bu Genel Kurul kararlarında da Bakanlık temsilcisinin katılması zorunlu olan hallerde Bakanlık temsilcisinin imzası alınmalıdır.

Genel Kurul kararı ortaklığın iradesini ortaya koyan bir irade beyanıdır ve bir hukuki işlemdir. Hukuki işlemlerin geçersizliğine ilişkin tüm medeni hukuk kuralları buraya da uygulanabilir. Ama bu konuda özel bir düzenleme de vardır. Çünkü alınan karar karara katılmayan ortakları da bağlamaktadır. Karar, kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun olmalıdır. Bu hususlar sebebiyle Genel Kurul kararlarının hükümsüzlüğü söz konusu olur.

Genel Kurulda kullanılan oyun hukuki işlem mi yoksa hukuki fiil mi olduğu tartışmalıdır. Her ihtimalde bu oyun ve oyla beraber kararın hata, hile, ikrah sebebiyle iptali istenebilir.

Bir hukuki işlem yok hükmünde, batıl, iptal edilebilir olabilir. Genel Kurul kararları için de bu geçerlidir. Hatta Genel Kurul kararının icrası için başka bir işleme ihtiyaç varsa askıda hükümsüzlük de ileri sürülebilir. Örneğin imtiyazlı payların imtiyazlarını sınırlandıran veya kaldıran bir karar alınırsa, bu kararın uygulanabilmesi İmtiyazlı Pay Sahipleri Kurulu’nun ayrıca bu kararı onamasına bağlıdır.

Bir Genel Kurul kararının yok hükmünde, batıl veya iptal olduğu konusunda yapılacak ayrımın net kriterleri yoktur. Bir hukuki işlemin kurucu unsuru yok ise işlem yok hükmündedir. Kurucu unsur var ama kanunun emredici hükümlerine, ahlak ve adaba aykırı ise veya imkansız ise butlanla batıldır.

Genel Kurul kararlarına karşı iptal davası açma hakkı 3 aylık hak düşürücü süreye tabidir. Dava bu sürede açılmamışsa kararın iptali istenemez. Batıl olan veya yok hükmünde olan bir karar için böyle bir sınırlandırma yoktur. İptal davası açabilecek kişiler kanunda sınırlanmıştır. Kararın yokluğunu veya butlanını menfaati bulunan herkes ileri sürebilir.

Butlan ile yokluk arasındaki farklar vardır. Butlanın ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılması teşkil edecekse hakim tarafından dikkate alınmayacaktır. Butlan tahvil ile geçerli hale getirilebilir.

Genel Kurul kararları istisnaen dış ilişkide sonuç doğurur. Genel Kurul kararına dayalı olarak şirketi temsile yetkili olanlar üçüncü kişilerle işlem yapmış olabilirler. Bu sebeple yokluk ve butlan istisnadır. Şüpheye düşüldükçe iptal edilebilirlik yaptırımı uygulanır. Zaten bugün itibariyle Genel Kurul kararlarının yokluğuna ilişkin bir hüküm yoktur, butlana ilişkin tek bir madde vardır.

Genel Kurul kararları esasa ilişkin veya usule ilişkin olabilir. Genel Kurulda alınan usule ilişkin kararlar Genel Kurul toplantısı sırasında uygulanır ve biter. Usule ilişkin karar tek başına dava edilemez. Usule ilişkin karar esası da etkilemişse, esasa ilişkin karar dava edilir.

Müspet kararların iptali talep edilebilir. Menfi kararların iptalinin talep edilebilirliği tartışmalıdır. İlke olarak bu kararların iptalinin dava edilmesinde menfaatin bulunmadığı kabul edilmektedir. Ancak menfaatin var olduğu anlaşılıyorsa bunlar da dava edilebilecektir.

Kurucu unsurları eksik olan kararlar yok hükmündedir. Bir Genel Kurul kararından söz edebilmek için bir Genel Kurulun toplantısı yapılmış olmalı ve bu kurulda bir karar alınmış olmalıdır. Pay sahiplerinden oluşmayan bir kurulun aldığı kararlar yok hükmündedir. Toplantı ve karar nisabına aykırılığın yaptırımı doktrinde tartışmalı olmasına rağmen, Yargıtay’ın müstakar içtihatı bu kararları yok hükmünde olarak nitelendirilmektedir.

Bakanlık temsilcisinin katılmasının zorunlu olduğu Genel Kurullarda katılmamış olmasının yaptırımı yokluk ve butlan arasında tartışmalıdır. Ama her halde, iptal edilebilirlikten yukarıdadır.

Hangi Genel Kurul kararlarının batıl olduğu ayrıntılı olarak kanunda düzenlenmiştir. Ama bu sayım tahdidi değildir. Karar konusu itibariyle kanunun emredici hükümlerine aykırı ise butlan söz konusudur. Kararın konusu imkansızsa, konusu itibariyle ahlak ve adaba aykırı ise butlan söz konusudur.

Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran kararlar batıldır. Ama ortadan kaldırmıyorsa, sadece sınırlandırıyorsa butlan değil iptal edilebilirlik söz konusu olacaktır. Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran kararlar batıldır. Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararlar batıldır. Bu bağlamda, sınırlı sorumluluk ilkesini ihlal eden, organların vazgeçilmez ve devredilmez nitelikteki yetkilerini başka organlara bırakan, itibari değerden yoksun pay çıkartan kararlar anonim şirketin temel yapısını bozan nitelikte kararlardır. Kesinleşmiş bir mahkeme kararına rağmen aynı kararın yeniden alınması halinde de kamu düzenine aykırılık nedeniyle butlan söz konusu olacaktır.

Tescilin iyileştirici etkisi Genel Kurul kararları için kabul edilmemiştir.

Butlan seviyesinde sakat olmayan bir kararın iptali istenebilir. Bir Genel Kurul kararı kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırı olması iptal sebebidir. Buradaki kanun, Türk Medeni Kanunu, Türk Ticaret Kanunu veya başka kanunlar olabilir. Hangi kanun hükmüne aykırılığın yokluğa, hangi aykırılığın butlana, hangi aykırılığın iptal edilebilirliğe neden olacağı somut olayda değerlendirilmelidir. Genel olarak mevcut pay sahiplerini koruyan hükümlere, yani nispi emredici hükümlere aykırılık butlan sebebidir. Ortakların çoğu, azınlık pay sahiplerinin haklarını ihlal etmek maksadıyla hukuka uygun bir değişiklik yaparlarsa bunun da afaki iyiniyet kurallarına aykırılık sebebiyle iptal edilebilir söz konusu olacaktır. Örneğin, sermaye artırımına ihtiyaç olmadığı halde bu amaçla sermaye artırımı yapılması halinde iptal edilebilirlik söz konusudur.

Tek bir paya sahip olmak iptal davası açma hakkını kullanmak için yeterlidir. İptal davası açma hakkını sınırlandıran kararlar batıldır.

İptal davası anonim şirket tüzel kişiliğine karşı açılır. İptal davasını pay sahibi açabilir. Bu davanın açılması bazı şartlara bağlanmıştır. Bir ortak, Genel Kurul toplantısına katılmışsa, karara olumsuz oy vermiş ve bu hususu tutanağa geçirtmiş olmalıdır. Toplantıya katılmadıysa dava açamaz. Çağrı usule aykırı ise, gündem gereği gibi ilan edilmemişse, genel kurul toplantısına katılma hakkı bulunmayan kişiler toplantıya katılmış ve oy kullanmış ise, bir pay sahibi Genel Kurul toplantısına haksız yere alınmamış veya toplantıdan çıkartılmış veya oy kullanmasına engel olunmuşsa bütün pay sahipleri, toplantıya katılmasa da, katılıp olumlu oy vermiş olsa da iptal davası açma hakkına sahiptir. Ancak bu durumlar alınan kararı etkilemiş olmalıdır. Aksi halde iptal davası açılamaz. Bu illiyet bağını ispatlama yükü iptal davası açan pay sahibine aittir.

Toplantıya katılınmışsa, oy kullanma hakkı olmasa dahi muhalefet kayda geçirilirse dava açılabilir.

İptal davası açan pay sahibinin davanın sonuna kadar bu sıfatı koruması gerekir. Aksi halde iptal davası açmada menfaati kalmaz.

Paylar üzerinde intifa hakkı sahibi olan kişi iptal davası açma hakkına sahiptir.

Paylar üzerinde birden fazla hak sahibi varsa, bunlar dava açma haklarını bir müşterek temsilci vasıtasıyla kullanırlar.

Yönetim Kurulu üyelerine ve Yönetim Kuruluna kural olarak iptal davası açma hakkı tanınmıştır. Ancak bunların dava açabilmesi için karar icra edilebilir bir karar olmalı ve kararın icrası Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluğunu doğurabilir bir karar olmalıdır.

İptal davası açma hakkı kararın alınması tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü süreye bağlanmıştır. Süre hak düşürücü olduğu için hakim tarafından resen göz önüne alınır.

İptal davası ticaret şirketinin merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesinde açılabilir.

Dava açıldıktan sonra duruşmaya başlanması için 3 aylık sürenin dolması beklenir. Eğer birden fazla dava açılmışsa bu davalar birleştirilir.

İptale tabi Genel Kurul kararı iptal edilmediği sürece normal bir Genel Kurul kararı gibi hüküm doğurur. Yönetim Kurulu bunu icra etmekle yükümlüdür. İptal davası açan kişiler, bu kararının uygulanmasının ertelenmesi kararının alınmasını isteyerek telafisi imkansız bazı zararların doğumuna engel olabilir.

Kötüniyetli bir iptal davası açılırsa davacı bir tazminat ödemeye mahkum edilebilir.

Dava Yönetim Kurulu tarafından açılmışsa, şirketi davada mahkeme tarafından atanan bir kayyım temsil eder.

İptal davasında somut olayın özelliklerine göre kararın sadece bir kısmında aykırılık tespit edilirse sadece bu kısmın iptal edilmesi mümkündür.

İptal davasında mahkemenin Genel Kurulun yerine geçerek karar verebilmesi Yargıtay tarafından genel olarak reddedilmektedir. İstisnaen iptal kararı ile doğru sonucun oluşması halinde mahkemenin bu şekilde karar vermiş sayılabileceği kabul edilmektedir.

Temsil yetkisinin ticaret sicilinde tescilinden sonra, ilgili kişilerin seçimine veya atanmalarına ilişkin herhangi bir hukuki sakatlık, şirket tarafından üçüncü kişilere, ancak sakatlığın bunlar tarafından bilindiğinin ispat edilmesi şartıyla ileri sürülebilir. Kararın sonradan batıl olduğunun tespit edilmesi, iyiniyetli üçüncü kişilerle yapılmış işlemlerin geçersizliği sonucunu doğurmaz.

Birleşme, bölünme ve tür değiştirme kararına olumlu oy vermemiş ve bunu tutanağa geçirmiş bulunan birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye katılan şirketlerin ortakları; bu kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından itibaren iki ay içinde iptal davası açabilirler. Dava açma süresi sadece bu ihtimalde iki aya inmiştir.

Yönetim Kurulu

Yönetim Kurulu, Genel Kurulun yetkisi dışında bırakılmış olan kararların alımında, şirketin yönetimi ve temsili alanında görev yapar.

Her anonim ortaklığın en az bir üyeden oluşan bir Yönetim Kurulu üyesi bulunur. Esas sözleşmeyle buna bir alt ve üst sınır getirilebileceği gibi, üye sayısı kesin olarak da belirlenebilir. Bankalar gibi bazı anonim ortaklıklarda tek kişilik Yönetim Kurulu kurulamaz.

Yönetim Kurulu, Genel Kurul tarafından seçilir ve azledilir. Bu yetki Genel Kurulun vazgeçilmez ve devredilmez bir yetkisidir. Bu kuralın üç istisnası vardır. İlk Yönetim Kurulu üyeleri esas sözleşmeyle atanır. Yönetim Kurulu üyelerinden birisinin yeri boşalırsa, Yönetim Kurulunun diğer üyeleri yapılacak ilk Genel Kurulda onaya sunulmak üzere yeni bir üye seçer. Eğer karar yeter sayısı sağlanamıyorsa yeni bir üye seçilemez. Konusu kamu hizmeti olan anonim şirketlerde, esas sözleşmede hüküm olmak şartıyla kamu kurumlarına Yönetim Kurulunda temsilci bulundurma hakkı tanınabilir.

Yönetim Kuruluna yedek üye seçilmesine ilişkin bir hüküm Türk Ticaret Kanunu’nda yoktur. Ama kıyasen Kooperatifler Kanunu’ndaki hüküm uygulanarak buna izin verilmektedir. Burada yedek üye toplantıya katılmayan üye yerine değil, görevden ayrılan üye yerine görev yapacaktır.

Yönetim Kurulu üyesinin tüzel kişi olması mümkündür. Bu tüzel kişi, kendisini temsil edecek kişiyi gönderir ve geri çağırabilir. Bu durumda temsilci olan gerçek kişinin de ticaret siciline tescil edilmesi gerekir.

Eski kanunda Yönetim Kuruluna üye olabilmek için pay sahibi olmak aranmamaktaydı. Ama göreve başlayabilmek için pay sahibi olmak aranmaktaydı. Yeni kanunda bu şart kaldırılmıştır.

Yönetim Kuruluna üye olarak seçilen gerçek kişilerin ve tüzel kişilerin göndereceği temsilcilerin tam ehliyetli olması gerekir.

Esas sözleşmede paylar gruplara ayrılıp bu gruplara Yönetim Kurulu üyesi olmak üzere aday önerme hakkı verilebilir. Bu hak ayrıca niteliği gereği grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa da tanınabilir. Ancak bunun için esas sözleşmede mutlaka hüküm olmalıdır. Ayrıca Yönetim Kurulu üyelerinin bu gruplar arasından seçilebileceği de öngörülebilir. Bu önerilen adayların haklı bir sebep olmazsa seçilmeleri zorunludur. Buna aykırı kararlar mahkeme kararıyla iptal edilebilir. Karar iptal edilince bu üyelerin seçilmiş sayılıp sayılmayacağı tartışmalıdır.

Esas sözleşmede Yönetim Kurulu üyelerinin kaç yıl için seçilebileceği belirlenebilir. Bu süre, kanuna göre en fazla 3 yıldır. Süresi biten Yönetim Kurulu yeniden aynı şekilde seçilebilir. Eğer bir süre belirlenmemişse üyelerin hangi süreyle görev yapacakları tartışmalıdır. Azami sınırdan görev yapacakları söylenebilir.

Genel Kurulun kişiyi Yönetim Kurulu üyesi olarak seçmesi bir icap niteliğindedir. Kişinin göreve başlaması kabul olur. Aradaki ilişkinin vekalet mi yoksa hizmet mi olduğu tartışmalıdır.

Yönetim Kurulu üyeliği sıfatı sürenin bitmesiyle sona erer. Süre sona erse de Yönetim Kurulu, Genel Kurulu toplantıya çağırabilir. Yönetim Kurulu üyeliği, üyenin iflas etmesi, kısıtlanması, ölmesi, kanunda veya ana sözleşmede öngörülen vasfı kaybetmesi hallerinde kendiliğinden sona erer. Bu sebepler en başta seçilmeye de engeldir. Yönetim Kurulu üyesi istifa ederse de üyelik sona erer. Üyeliğin sona erdiği son hal de azildir. Azil için Genel Kurul gündeminde haklı bir sebep olması veya gündemde ilgili madde yoksa haklı sebep olması gerekir. Finansal tabloların görüşülmesi ilgili bir madde sayılır. Görevden alınan üyenin tazminat hakkı saklıdır.

Gerekli vasıfları taşımayan birisinin Yönetim Kuruluna seçilmesi halinde karar kanunun emredici hükümlerine aykırı olduğu için batıldır. Ana sözleşmeye Yönetim Kurulu üyeleri için gerekli vasıflara ilişkin hükümler koyulmuşsa, bunlara aykırılığın yaptırımı iptal edilebilirliktir.

Anonim ortaklığın yönetimi ve temsili görevi Yönetim Kuruluna verilmiştir. Yönetim Kurulunun vazgeçilemez ve devredilmez yetkileri 375. Maddede sayılmıştır. Yönetim Kurulunun kurul olarak toplanması gerekli haller 390. Maddede sayılmıştır.

Yönetim Kurulu üye tam sayısının çoğunluğuyla toplanır ve toplantıya katılanların çoğunluğuyla karar alır.

Yönetim Kurulu toplantılarında gündeme bağlılık ilkesi yoktur. İstenilen her mesele Yönetim Kurulunda görüşülebilir.

Yönetim Kurulu elektronik ortamda toplanabilir. Bu durumda da toplantı ve karar nisabı aynen uygulanır.

Karar biçiminde hazırlanmış bir taslak, Yönetim Kurulu üyeleri arasında dolaştırılarak da bir karar alınabilir. Buna sirküler karar veya elden dolaştırma suretiyle alınan karar denir. Burada karar nisabı, Yönetim Kurulu üye tam sayısının çoğunluğudur.

Yönetim Kurulu seçildikten sonra aralarından mutlaka bir başkan, ihtiyaç varsa bir de başkan yardımcısı atanır.

Eğer toplantıda oylar eşit çıkarsa, ikinci toplantıda teklif yeniden görüşülür. Oylar yine eşit çıkarsa karar reddedilmiş sayılır. Limited şirkette ise başkanın oy verdiği taraf yönünde karar alınmış sayılır.

Yönetim Kurulu üyelerinin içlerinden birisini veya dışarıdan birisini vekil olarak tayin etmeleri mümkün değildir. Yönetim Kurulu üyeleri görevlerini bizzat ifa etmek zorundadırlar.

Yönetim Kurulu kararlarının geçersizliği söz konusu olabilir. Yönetim Kurulu kararlarının butlanına ilişkin özel bir hüküm vardır. Bir başka maddede de Yönetim Kurulu kararlarının iptal edilebilirliğinden söz edilmiştir.

Eşit işlem ilkesine aykırı olan, anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren, diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararların batıl olduğu mahkemeden istenebilir. Bu sayım sınırlı değildir. Genel Kurulda eşit işlem ilkesine aykırı kararlar pay sahiplerinin hakkını ihlal eden nitelikte olduğundan iptal edilebilir nitelikte olacaktır.

Yönetim Kurulu kararlarının iptal edilebilirliği sadece bir yerde vardır. Kayıtlı sermaye sisteminde, esas sermayenin artırılması ve rüçhan hakkının sınırlandırılmasına ilişkin kararlara, 30 gün içinde iptal davası açılabilir. Bu kararlar, Yönetim Kurulunun kanunen Genel Kurul yerine geçerek karar verdiği kararlardır.

Yönetim Kurulu üyeleri kendi içerisinde komiteler kurabilir. Yönetim Kurulu isterse, yetkilerinin bir kısmını veya tamamını üyelerinden birisine veya üçüncü bir kişiye devredebilir. Üyelerinden birisine verilirse bu üyeye murahhas üye, üçüncü bir kişiye verirse bu kişiye murahhas müdür (CEO-chief executive officer) denir. Bu işlemin yapılabilmesi için esas sözleşmede bu konuda açık bir hükmün bulunması gerekir. Ayrıca bir iç yönergenin de çıkartılmış olması gerekir. Vazgeçilemez ve devredilemez yetkiler devredilemez.

Yönetim Kurulu kararları bir tutanağa bağlanmış ve altı Yönetim Kurulu üyeleri tarafından imzalanmış olmalıdır. Tutanağa bağlanmayan kararlar geçersizdir. Bu tutanaklar karar defterine yapıştırılır. Yıl sonunda bir kapanış onayı yapılır. Üyelerin her biri karar taslağını ayrı ayrı imzalayabilir, bunlar bir araya getirilip karar oluşturulur. Elektronik ortamda da güvenli elektronik imza atılabilir.

Yönetim Kurulu vazgeçilemez ve devredilemez yetkileri dışındaki bazı yetkileri murahhas üye veya müdüre verebilir. Bunun için iç yönerge çıkarılması gerekmektedir. Bu şekilde temsil yetkisi de verilebilir. Temsil yetkisinin devri için iç yönerge gerekmez. Ama Yönetim Kurulu temsil yetkisini tamamen devredemez. En az bir Yönetim Kurulu üyesinin şirketi temsil yetkisi devam etmelidir.

Yetki devredilince, şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara karşı sorumluluk da devredilmiş olur. Ancak vazgeçilmez ve devredilmez yetkiler açısından sorumluluk devam eder. Ayrıca Yönetim Kurulu üyesinin, murahhas üye ve müdür üzerinde gözetim yetkisi ve borcu vardır.

Yetki, şirketi yönetmeye uygun birisine devredilebilir. Yönetim Kurulu üyesinin yetkiyi devrettiği kişiyi seçerken özen gösterme borcu vardır.

Yönetim Kurulu, ticari temsilci ve ticari vekil atayabilir.

Aksine esas sözleşmede açık bir hüküm olmadıkça Yönetim Kurulu şirketi en az iki üyenin imzası ile temsil edebilir.

Kanuna göre, temsile yetkili olanların, üçüncü kişilerle, işletme konusu dışında yaptığı işlemler de şirketi bağlar; meğerki üçüncü kişinin, işlemin işletme konusu dışında bulunduğunu bildiği veya durumun gereğinden, bilebilecek durumda bulunduğu ispat edilsin. Şirket esas sözleşmesinin ilan edilmiş olması, bu hususun ispatı açısından, tek başına yeterli delil değildir. Bu durumda yetkisiz temsile ilişkin hükümlere gidilir, işlem yoklukla hükümsüz olmaz. İşlem askıda hükümsüzdür. İşleme daha sonradan onay verilerek şirket işlemle bağlanabilir. İcazeti kimin vereceği kanunda açık değildir.

Tasfiye memurlarının üçüncü kişilerle tasfiye amacı dışında yaptığı işlemler şirketi bağlar; meğerki, üçüncü kişinin işlemin tasfiye amacının dışında olduğunu bildiği veya hâlin gereğinden bilmemesinin mümkün olamayacağı ispat edilsin. Tasfiyenin sadece tescil ve ilan edilmesi, bu hususun ispatı için yeterli delil değildir.

Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir. Temsil yetkisinin sınırlandırılması, iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez; ancak, temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine özgülendiğine veya birlikte kullanılmasına ilişkin tescil ve ilan edilen sınırlamalar geçerlidir. Bu tescil yapılana kadar iyiniyetli üçüncü kişilerin iyiniyetli işlemleri korunur. Yönetim Kurulu kararı batıl, geçersiz olsa bile temsilci tescil ve ilan edildiyse, üçüncü kişilerin iyiniyetli işlemleri korunur.

Temsil yetkisi sadece çift imza ve merkez veya şube hususlarında sınırlanabilir. Bu sınırlamaların da iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için tescil ve ilan edilmiş olması gerekir. Diğer sınırlamalar tescil edilmiş olsa dahi iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.

Temsile yetkili kişiler tarafından yapılan işlemin esas sözleşmeye veya genel kurul kararına aykırı olması, iyiniyet sahibi üçüncü kişilerin o işlemden dolayı şirkete başvurmalarına engel değildir. Şirket bu işlemlerle bağlıdır.

Yöneticilerin haksız fiillerinden dolayı şirket sorumludur. Çünkü Yönetim Kurulu bir organdır ve organ şirket adına hareket eder.

Tek kişilik anonim şirket ile tek kişi ortak arasındaki sözleşmenin geçerli olması sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Bu şart piyasa şartlarına göre günlük, önemsiz ve sıradan işlemlere ilişkin sözleşmelerde uygulanmaz.

Yönetim Kurulu üyelerinin haklarından ilki bilgi alma hakkıdır. Yönetim Kurulu üyeleri şirketin her çalışanından bilgi isteyebilir. Yönetim Kurulu üyesinin bilgi alma isteği reddedilirse, sorun Yönetim Kurulunda görüşülür. Eğer Yönetim Kurulu tarafından da reddedilirse üye bilgi alma hakkını mahkeme aracılığıyla tespit ettirebilir.

Yönetim Kurulu üyelerinin mali hakları da vardır. Bunların ilki toplantıya katılma karşılığında ödenen huzur hakkıdır. Huzur hakkı ana sözleşmeyle veya Genel Kurul kararıyla belirlenebilir. Profesyonel yöneticilerin ücret alma hakkı vardır. Ücreti ana sözleşme veya Genel Kurul belirler. Yıl sonunda elde edilen kazancın %10’una kadar kısmı esas sözleşmede hüküm olması kaydıyla Yönetim Kurulu üyelerine dağıtılabilir. Şirket kar etmemişse kazanç payı dağıtılamaz. Son mali hak olan ikramiye dağıtılması için ise kar elde edilmiş olmasına gerek yoktur.

Yönetim Kurulu üyelerinin şirketi pasif temsil yetkisi sınırlandırılamaz.

Yönetim Kurulu üyesinin şirketi yönetmek ve temsil etmek borcu vardır. Bu borç kanuni şartlara uygun olmak şartı ile bir başkasına devredilebilir. Ancak vazgeçilmez, devredilmez yetkiler bakımından ve gözetim borcu bakımından Yönetim Kurulu üyesinin borcu devam etmektedir. Bunun ihlali halinde Yönetim Kurulu üyesinin sorumluluğu söz konusu olur.

Yönetim Kurulu üyesinin kişisel menfaati ile şirketin menfaati çatışıyorsa, Yönetim Kurulu üyesi toplantıya katılmamalıdır. Bu kanunla ona yüklenmiş bir borç ve yasaktır. Hatta dürüstlük kuralı da bu katılmama borcunu doğurabilir. Bu borcun varlığı konusunda tereddüt doğarsa Yönetim Kurulu bu konuda karar verir. Bu yasağın ihlali halinde Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilir.

Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi hâlde, şirket yapılan işlemin geçersiz olduğunu ileri sürebilir. Buradan da anlaşılacağı üzere, buna Genel Kurul izin verebilir. Şirket işleme icazet vermek suretiyle işlemi ayakta tutabilir.

Yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez. Rekabet yasağı konusunda faaliyet konusunda yazan işlere değil, sadece şirketin fiilen iştigal ettiği alanlar dikkate alınır. Ticari olmayan, şahsi ihtiyaçları karşılamak gibi amaçlarla bu faaliyetler yürütülebilir. Aynı zamanda coğrafi sınırlar da dikkate alınır.

Rekabet yasağının ihlali halinde şirket üyeden tazminat isteyebilir. İşlem üçüncü kişi adına yapılmışsa şirket adına yapılmış sayılmasını isteyebilir. İşler sonucunda buradan elde edilen faydanın şirkete aktarılmasını isteyebilir. Bu konuda kararı ihlal eden üyeler haricinde diğer üyeler isteyebilir.

Bu istemler söz konusu ticari işlemlerin yapıldığını veya yönetim kurulu üyesinin diğer bir şirkete girdiğini, diğer üyelerin öğrendikleri tarihten itibaren üç ay ve her hâlde bunların gerçekleşmesinden itibaren bir yıl geçince zamanaşımına uğrar

Genel kurul rekabet yasağını önceden kaldırabilir veya işleme sonradan icazet isteyebilir. Genel bir izin verilemez, her Yönetim Kurulu üyesi için ayrı ayrı görüşülmesi gerekir.

Pay sahiplerinin şirkete borçlanması yasaklanmıştır. Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan yakınları şirkete nakit borçlanamaz. Bu kişiler için şirket kefalet, garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez, bunların borçlarını devralamaz. Aksi hâlde, şirkete borçlanılan tutar için şirket alacaklıları bu kişileri, şirketin yükümlendirildiği tutarda şirket borçları için doğrudan takip edebilir. Yapılan işlem ise geçerlidir. Borçlanma yasağının ihlali halinde kanun ayrıca bir adli para cezası öngörmüştür.

Yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadırlar. Tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek objektif bir kriterdir. Bu özen ve sadakat yükümüdür. Şirketin sırlarını ifşa etmeme de bu kapsamda bir borçtur.

Denetim

Yeni kanunda denetçinin kim olabileceği açıkça belirtilmiştir. Denetim yapmak konusunda uzman olan kişiler bu denetimi yapabilir. Denetçinin bağımsız olması gerekir. Denetçiler şirketin finansal tablolarını denetlemek zorundadırlar.

Denetime tabi olacak şirketleri belirleme yetkisi Bakanlar Kuruluna aittir. Bakanlar kurulu cirosu ne olursa olsun bazı şirketleri bağımsız denetime tabi tutmuştur. Bu şirketler bankalar, sigorta şirketleri, emeklilik şirketleri, hisse senetleri borsada işlem gören şirketler gibi kamuya hesap vermekle yükümlü şirketlerdir. Bakanlar Kurulu, ayrıca ciro büyüklüğü, aktif büyüklüğü ve çalışan sayısı eşiklerinden ikisini geçeni bağımsız denetime tabi tutmuştur.

Kanunun ilk halinde işlem denetçisi öngörülmüştü. Şirketin önemli işlerinde işlem denetçisinin raporu gerekmekteydi. Kanun yürürlüğe girmeden önce yapılan değişiklik nedeniyle işlem denetçisi kanundan kalkmıştır.

Anonim ortaklıkların özel bazı işlemleri, genel kurul kararıyla özel denetçinin denetimine tabi tutulabilir. Özel denetçi mahkeme tarafından atanır. Özel denetçi atanmasını istemek aynı zamanda bir azlık hakkıdır.

Her pay sahibi, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir. Bu hakkın kullanılması için öncelikle bilgi alma hakkı kullanılmış olmalıdır. Genel Kurul bu istemi onaylarsa mahkemeden denetçi atanmasını şirket veya her pay sahibi isteyebilir.

Genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi hâlinde, sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibarî değeri toplamı en az 1.000.000 Türk Lirası olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilir.

Mahkeme, özel denetçi atanmasını kabul etmişse, şirketçe ödenmesi gereken avansı ve giderleri belirtir. Özel hâl ve şartların haklı göstermesi hâlinde giderler kısmen veya tamamen istem sahiplerine yükletilebilir. Genel kurul özel denetçinin atanmasına karar vermişse giderler şirkete ait olur.

Sene sonunda gelen düzenleme: Kanunda yeni yapılan değişiklikle, bağımsız denetime tabi olmayan şirketler de denetime tabi tutulmuştur. Bu denetimin nasıl yapılacağı bir yönetmelikle belirlenecektir.

Sorumluluk

Anonim şirkete karşı sorumlu olabilecek kişiler yönetim kurulu, murahhas müdürler, tasfiye halindeki anonim şirketlerde tasfiye memurudur.

Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Şirketin ve şirketler topluluğunun yılsonu ve konsolide finansal tablolarını, raporlarını, hesaplarını denetleyen denetçi ve özel denetçiler; kanuni görevlerinin yerine getirilmesinde kusurlu hareket ettikleri takdirde, hem şirkete hem de pay sahipleri ile şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarar dolayısıyla sorumludur.

Belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olması, sermaye hakkında yanlış beyanlar ve ödeme yetersizliğinin bilinmesi hallerinde özel sorumluluk hükümleri getirilmiştir. Örneğin sermaye konusunda yanlış beyan halinde, buna göz yuman kişi eksik kalan kısımdan dolayı bizzat sorumludur. Belgeleri veya beyanları kanuna aykırı olanlar kusursuz olarak sorumludur. Bunlara katılanlar kusurunun varlığı halinde sorumludur.

Ayni sermayenin veya devralınacak işletme ile ayınların değerlemesinde emsaline oranla yüksek fiyat biçenler, işletme ve aynın niteliğini veya durumunu farklı gösterenler ya da başka bir şekilde yolsuzluk yapanlar, bundan doğan zarardan sorumludur.

Sermaye taahhüdünde bulunanların ödeme yeterliliğinin bulunmadığını bilen ve buna onay verenler, söz konusu borcun ödenmemesinden doğan zarardan sorumludurlar.

Bir kişinin sorumlu olabilmesi için kanunun veya esas sözleşmenin yüklediği bir yükümlülük ihlal edilmiş olmalı, ortaya bir zarar çıkmış olmalı, kişi kusurlu olmalı ve eylem ile doğan zarar arasında bir illiyet bağı olmalıdır. 

Yönetim Kurulu’nun sorumluluğu sözleşmeye aykırılıktan doğan bir sorumluluktur. Pay sahipleri ve alacaklılar Yönetim Kurulu ile aralarında bir sözleşme olmamasına rağmen talepte bulunabilmektedir. Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluğu kusur esasına dayalı bir sorumluluktur. Yönetim Kurulunun kusursuzluğunu ispat ederek sorumluluktan kurtulabileceği hükmü kaldırılmıştır. Bu husus ispat yükü konusunda doktrinde tartışma yaratmıştır. Ama her ne kadar, kanunda bu ifadeye yer verilmiyor olsa da bir kusur sorumluluğunun varlığından söz edilebilir. Yönetim Kurulu yine de kusursuz olduğunu ispat ederek sorumluluktan kurtulabilecektir.

Zararın doğumuna birden fazla kişi sebep olmuşsa, bu kişiler müteselsilen sorumlu olur. Yeni kanun tam teselsül değil, farklılaştırılmış teselsülü benimsemiştir. Birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları hâlinde, bunlardan her biri, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zarar şahsen kendisine yükletilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu olur. Yani her biri zararın tamamından sorumlu olmayacaktır. Hakim bu hususu resen de göz önüne alır. İlgililer dava açarken zararın tamamını hepsinden isteyebilir. Kimin ne kadar sorumlu olduğunu hakim belirler. Zarar tazmin edilince şirket davaları daha fazla talep etmez. Sorumlular zararın paylaşılması için daha sonradan birbirlerine rücu edebilirler.

Yönetim Kurulu yönetim yetkisini devredebilir. Yönetim yetkisi kanuna uygun bir şekilde, yani iç yönerge çıkartılarak, esas sözleşme hükmüne dayanılarak ve devredilemez, vazgeçilemez yetkilere dokunulmadan devredilmişse, sorumluluk da devredilmiş sayılır. Bu durumda Yönetim Kurulu sadece seçimde gerekli özeni göstermemiş olmaları halinde sorumlu olur. Burada Yönetim Kurulu ancak kusurlu olduğu ispatlanırsa sorumlu olur. Yani ispat yükü Yönetim Kurulu üzerinden kalkmıştır.

Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.

Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluğu sigorta ettirilebilir. Sermayenin %125’ine kadar olan sorumluluğun sigorta ettirilmesine izin verilmiştir.

Davada davalılar kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurlarıdır. Dava genel kurul kararıyla açılabilir. Karar alınmadan dava açılmışsa mahkeme kararın alınması için davacıya süre verir.

İbra ve sorumluluk davası açılmasında oy hakkında imtiyaz hakkı kullanılmaz. Şirket Yönetim Kurulu üyeleri, dava açılmasına ilişkin ve ibraya ilişkin kararlarda oy kullanamaz. Kullanırsa karar batıl değildir, iptal edilebilirdir.

Davayı şirket açar. Bu durumda Yönetim Kuruluna karşı dava açılabilmesi için şirkete bir kayyım atanır. Eğer eski üyelere karşı açılacaksa görevdeki Yönetim Kurulu davayı açabilir.

Sorumluluk davası açılması bir azınlık hakkı değildir.

Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler. Pay sahibi davayı kaybederse dava giderleri pay sahibiyle şirket arasında hakkaniyete göre paylaştırır. Pay sahibi dava görülürken paylarını devreder ve pay sahibi sıfatını kaybederse, dava menfaat yokluğu gerekçesiyle reddedilmelidir.

Pay sahipleri ve alacaklılar uğradıkları doğrudan zararlar için, kendilerine ödenmek üzere de tazminat davası açabilir.

Alacaklıların, şirketin uğradığı zararın tazmini için dava açabilmesi için şirketin iflas etmiş olması gerekmektedir. Bu hakkı iflas idaresi kullanırsa alacaklılar kullanamaz.

Dava, şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılır. Buradaki yetki seçimlik yetkidir. Dava basit yargılama usulü ile görülür.

Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluğu iki sebeple sona erebilir. Bunların ilki zamanaşımı, diğer ibradır. Sorumlu olan tüm kişiler, zararın ve sorumlunun öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıllık ve her halde 5 yıllık zamanaşımı süresi sonunda sorumluluktan kurtulabilir. Eğer eylem cezai sorumluluğu gerektiriyorsa ve dava zamanaşımı süresi daha üst bir süreyse, ceza hukukundaki geçerli zamanaşımı süresi uygulanır. Rekabet yasağı alacaklarında ise 3 ay ve 1 yıllık zamanaşımı süresi vardır.

Sorumluluğu sona erdiren ikinci sebep ibradır. İbra kararı verme yetkisi Genel Kuruldadır. İbrası söz konusu olan kişiler bu oylamada oy kullanamaz. İbra açık veya örtülü olabilir. Genel Kurulun ibra kararıyla yapılan ibra açık ibradır. Bilançonun onaylanması, aksi açıkça belirtilmedikçe Yönetim Kurulu üyelerinin ve denetçilerin ibrası anlamına gelir. Bu da örtülü ibradır. Bilançoda bazı hususlar gizlenmişse, bu bilançonun onaylanması ibra sonucu doğurmaz.

Genel Kurulun ibra kararı vermesi,  Yönetim Kurulunun her şey için ibra edildiği sonucunu doğurmaz. İbranın kapsamı kanunda sayılmıştır.

İbra kararı geri alınamaz. İbra kararı ancak iptal edilebilir. Bunun için kanun koyucu 3 aylık bir iptal süresi öngörmüştür.

Genel Kurulda alınmış ibra kararı, şirketin dava açma hakkını ortadan kaldırır. Dolayısıyla ortada bir ibra kararı varsa, karar iptal edilmedikçe ibranın kapsamına giren işlerden dolayı şirket dava açamaz. İbra kararı, ortaklara tanınmış olan ortağın dolaylı zararlarının şirkete ödenmesine ilişkin dava açma hakkını olumlu oy verenler için kaldırır. Olumsuz oy verenler de 6 ay içinde dava açma haklarını kullanmalıdır. Olumsuz oyun tutanağa geçirilmesine gerek yoktur. 6 aylık süre bir hak düşümü süresidir. İbra kararının bilerek payı iktisap etmiş olan pay sahipleri de ibra kapsamına giren bir işte sorumluluk davası açamaz.

İbra kararı şirket alacaklılarının sorumluluk davası açma haklarını etkilemez.

Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, denetçilerin, şirketin kuruluşundan ve sermaye artırımından doğan sorumlulukları, şirketin tescili tarihinden itibaren dört yıl geçmedikçe sulh ve ibra yoluyla kaldırılamaz. Bu sürenin geçmesinden sonra da sulh ve ibra ancak genel kurulun onayıyla geçerlilik kazanır. Bununla beraber, esas sermayenin onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri sulh ve ibranın onaylanmasına karşı iseler, sulh ve ibra genel kurulca onaylanmaz.

Yönetim Kurulu herhangi bir sorumluluk hali olmadığı halde ibra kararı vermemişse, Yönetim Kurulu üyesi veya pay sahibi tarafından bu kararın iptali istenebilir. Mahkeme ibra etmeme kararının iptaline karar verdiğinde Yönetim Kurulu ibra edilmiş sayılmaz. Ancak Yönetim Kurulu üyesi ve pay sahibi ibra sonucunu doğuracak bir dava açma hakkına sahiptir.

Bazı özel kanunlarda Yönetim Kurulu için özel sorumluluk halleri öngörülmüştür.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.