OLAY
Demir 25 yaşında bir uyuşturucu bağımlısıdır. Demir’in babası Güvenç Bey çok ünlü bir işadamıdır. Güvenç Bey iş dünyasının stresinden artık yorulmuştur. İşleri bırakıp bir zamanlar Trabzon’da Uzun Göl’ün kıyısına yaptırdığı villasına taşınıp işlerin stresinden kurtulmak istemektedir. Ancak işleri emanet edebileceği tek kişinin uyuşturucu bağımlılığından haberdar olduğu oğlu Demir olduğunu düşünmektedir. Ama bunun için de öncelikle Demir’in uyuşturucu bağımlılığından kurtulmasını ister. Fakat her ne yaptıysa da oğlu bu alışkanlığından vazgeçmemiştir. Bir gün çok samimi arkadaşı Bergama Valisi Yılmaz Beyle otururken bu derdini Yılmaz Beye açar. Yılmaz Bey Güvenç Beye eğer ki Demir’i evlendirirse, Demir’in kendine çeki düzen verip bu alışkanlığından vazgeçebileceğini söyler. Bunun üzerine Güvenç Bey şirketinde çalışmakta olan karakterini çok beğendiği Aylin’le oğlu Demir’i evlendirmek için hazırlıklara başlar ve en kısa zamanda hemen Yılmaz Beye oğlu Demir ve Aylin arasında, Aylin’in işinden istifa etmesi şartıyla, bir yıldırım nikâhı kıydırır. Ancak Demir nikâh günü de uyuşturucu almıştır ve nikâh sırasında uyuşturucunun etkisiyle kendinde değildir. Bir süre sonra da Aylin’le evlendiğinden habersiz olan Demir, uzun süredir kız arkadaşı olan ve evlenmeyi düşündükleri Sertap’la aralarında nikâh kıydırırlar. Daha sonra Demir, her nasılsa daha önce Aylin’le aralarında nikâh kıyıldığını öğrenir.
SORU: Olay göz önünde tutulduğunda aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
a)Demir’in Aylin’le evlenmesi sırasında temyiz kudreti bulunmadığından, Demir Aylin’le olan evliliğinin iptalini isteyerek evliliği sonlandırabilir.
b)Demir’in daha önce Aylin’le evlendiğini bilmeyen Sertap’ın iyi niyeti, Sertap’la Demir’in evliliklerinin butlanına karar verilmeden önce Aylin’le Demir’in boşanması ya da evliliklerinin iptal edilmesi durumunda, korunur ve Demir ve Sertap’ın evlilikleri geçerlilik kazanır.
c)Eğer Demir Aylin’den ayrılırsa, Aylin açacağı maddi tazminat davasıyla, işten istifa ettiği için uğradığı zararı Demir’den tazmin edebilir.
d)Demir’le Aylin’in evlilikleri yoklukla malul olduğu için Demir’le Sertap’ın evlilikleri geçerlidir.
DEĞERLENDİRME VE YANIT
“a” şıkkında Demir’in evlenme sırasında temyiz kudretinden yoksun olduğu ve bu nedenle açacağı evliliğin iptali davasıyla Aylin’le olan evliliğini noktalayabileceği söylenmektedir. Gerçekten de Kanunumuzun 148. maddesi; “Evlenme sırasında geçici bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olan eş, evlenmenin iptalini dava edebilir.” demektedir. Maddede bahsedilen ayırt etme gücünden geçici yoksunluk herhangi bir sebebe dayanabilir. Uyuşturucu alınmış olabilir, alkol alınmış olabilir ve saire. Olayımıza baktığımız zaman gerçekten de Demir’in nikâh töreni sırasında, uyuşturucu almış olduğu için, ayırt etme gücünden yoksun olduğunu görüyoruz. O zaman eğer ki Aylin’le olan evlenmesinin geçerli bir evlenme olduğunu kabul edersek gerçekten de Demir bu evliliğin iptalini dava edebilecektir. Ancak “d” şıkkında açıklayacak olduğumuz üzere zaten bu evlenme yoklukla malul olduğu için Demir’in bu konuda herhangi bir şey yapmasına gerek yoktur. Zira bu evlenme zaten hiç gerçekleşmemiştir. Bu nedenle “a” şıkkı yanlıştır.
“b” şıkkına baktığımızda Sertap’ın Demir’in evli olmadığını bilmediği için, eğer kendi evliliğinin butlanına karar verilmeden önce Demir’in önceki evliliği sona ererse, kendi evliliğinin butlan davasının düşeceği ve evliliğinin geçerlilik kazanacağı anlatılmaktadır. Yine Aylin ve Demir arasındaki nikâhın nisbî butlanla sakat olan bir evlilik olduğunu varsayarsak; bu şık doğru olacaktır. Çünkü madde 147/III; “Evliyken yeniden evlenen bir kimsenin önceki evliliği mutlak butlan kararı verilmeden önce sona ermişse ve ikinci evlenmede diğer eş iyiniyetli ise, bu evlenmenin butlanına karar verilemez.” demektedir. Maddede anlatılan ilk evlenmenin her hangi bir şekilde sona ermesi durumunda, ikinci evlenmenin mutlak butlanla batıl olduğuna dair bir dava açılmış olsa bile, ikinci evlenmedeki evlendiği kişinin evli olduğundan habersiz olan eşin bu iyi niyetinin korunacağı ve evliliğin geçerli bir hale geleceğidir. Dolayısıyla eğer bir ikinci evliliğin mutlak butlanla batıl olduğuna dair bir dava açılmışsa bile bu dava birinci evliliğin sona ermesiyle düşecektir. Olayımızda da Sertap, Demir’in Aylin’le evli olduğunu bilmemektedir yani burada Sertap’ın iyiniyetli olduğunu görüyoruz. Sonuç itibariyle gerçekten Demir ve Aylin arasında bir evlilikten söz edebilseydik, bu evliliğin sona ermesiyle Demir ve Sertap’ın evliliklerinin geçerlilik kazanacağını da söyleyebilirdik. Sonuç itibariyle “b” şıkkı yanlıştır.
“c” şıkkında ise Demir’in Aylin’den ayrılması durumunda, Aylin’in maddi tazminat davasıyla işten istifa ettiği için yoksun kaldığı bedeli Demir’den tazmin edebileceği yazmaktadır. Yine Demir ve Aylin’in arasında bir evliliğin bulunduğundan yola çıkılarak hazırlanan bu şık için ilk önce evliliğin bulunduğunu varsayalım. Bu durumda Demir iki şekilde bu evliliğe son verebilir. Birincisi; açacağı bir boşanma davasıyla, ikincisi; açacağı nisbî butlan davasıyla bu evliliğe son verebilir.
Boşanma davası açtığı zaman Aylin’in maddi tazminat davasını neye göre açabileceğini madde 174/I’ den çıkarıyoruz. Maddede; “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.” denmektedir. “..boşanma yüzünden..” tabiri çok önemlidir. Yani kusursuz eşin maddi tazminat davasını açabilmesi için yoksun kaldığı menfaatin boşanmadan kaynaklanması gerekmektedir. Ancak olayımıza baktığımız zaman Aylin’in yoksun kaldığı menfaatin boşanmadan değil evlenmeden kaynaklandığını görüyoruz. Yani Aylin’in bu maddeye dayanarak açacağı maddi tazminat sonuçsuz kalacaktır. Ancak ilerde sağlayacağı bir menfaatten boşanma nedeniyle yoksun kalmış olsaydı, o zaman 174. maddeye dayanarak bir maddi tazminat davası açar ve uygun bir tazminat alabilirdi.
Eğer Demir evlenme sırasında temyiz kudretinden yoksun olduğuna dayanarak bir nisbî butlan davası açarak Aylin’le olan evliliği bitirirse, bu sefer yine 174. Maddenin birincisi fıkrasına bakmamız gerekecektir. Çünkü madde 158’in ikinci fıkrasında; “Eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi, tazminat, nafaka ve soyadı hakkında boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır.” denmektedir. Yani Aylin’le Demir’in evliliğini geçerli saysak bile, Aylin Demir’den işten ayrılmasından dolayı uğradığı zararı tazmin edemeyecektir.
“d” şıkkına gelirsek, bu şıktan da Aylin ve Demir arasındaki evliliğin yok olduğu için, Demir’in Sertap’la olan evliliğinin geçerli olmaması için bir neden kalmadığını anlıyoruz. Gerçekten Kanunumuzun 134. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Evlendirme memuru, belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendireceği bir memur, köylerde muhtardır.” denmektedir. Ayrıca Nüfus Kanunu madde 15’ten ve Evlendirme Yönetmeliği madde 10’dan “İçişleri Bakanlığınca yetki verilmişse nüfus memuru, köy ve kasabalarda eğitim-öğretim hizmetleri sınıfındaki devlet memuru ile yurt dışında başkonsolos veya konsoloslar”ın önünde yapılmayan evlenmelerin geçersiz sayılacağını anlıyoruz. Demek ki yukarda sayılan görevliler harici önünde yapılan evlenmelerin yokluğu sonucu doğar. Olayımızda da Demir ve Aylin bir kaymakam olan Yılmaz Beyin huzurunda evleniyorlar. Dolayısıyla Demir ve Aylin arasında bir evlilik meydana gelmemiştir. 2. Hukuk Dairesi verdiği bir kararda böyle bir olayın evlendirme olarak adlandırılamayacağını, olsa olsa bunların birer fiili birleşme olduğunu belirtmiştir.(2. HD. 26.2.2004, 1066/2274) Yargıtay’ın bu kararından yola çıkarak biz de Aylin ve Demir’in sadece fiili olarak birleştiğini yani aralarında bir evlilik olmadığını söyleyebiliriz. Doğru cevap “d” şıkkıdır. Bu şıkkın doğru olduğunu kabul ettiğimiz zaman, zaten diğer şıklar da hep Aylin ve Demir’in arasındaki evliliğin var olduğuna dayanarak sunulduğundan, diğer şıkların yanlış olduğu anlaşılacaktır.
Medeni Hukuk Bazı Pratik Çalışmaları
Diğer Pratik ve Testler İçin Tıklayınız.
Yorumlar (1)