1. Anasayfa
  2. 1.Sınıf

3-Roma Devletinin Siyasi Devirleri / Cumhuriyet Devri (Res Publica)

3-Roma Devletinin Siyasi Devirleri / Cumhuriyet Devri (Res Publica)
2

ROMA DEVLETİNİN SİYASİ DEVİRLERİ:

Roma devletinin siyasi tarihi 4 döneme ayrılmaktadır:

  • Krallık Devri (Regnum) MÖ.753-510
  • Cumhuriyet Devri (Res Publica) MÖ. 510-27
  • İlk İmparatorluk Devri (Principatus) MÖ.27-MS.287
  • Son İmparatorluk Devri (Dominatus) 287-565

CUMHURİYET DEVRİ ( Res Publica MÖ. 510-27):

Bu devirde krallar ölünceye kadar görev yapmamaya ve görevlerini başkalarıyla paylaşmaya başladılar. Senato ve halk meclisinin yetkisi arttı. Magistralar çoğalmış ve kralın görevlerini bir çok kişi almıştır. Halk meclisi daha çok yasa yapmaya başlamış ve senatonun otoritesi artmıştır. Halk meclisi ve senatus kalıcı, magistra ise geçicidir.

Magistra: Magistralar, devletin idaresini sağlayan, kral adına onun yetkilerini kullanarak onun görevlerini yapan yüksek derecedeki görevlilerdir.

MAGİSTRALARIN ÖZELLİKLERİ:

  • Kural olarak her makamda aynı işi yapan ve aynı yetkilere sahip olan iki magistra bulunurdu. Bunların yetkileri birbirine eşittir. Diğer bir ifadeyle bir makamın verdiği yetkilerin tümüne magistraların her ikisi de sahipti. Ancak bunlar arasında iş bölümü yapılırdı.
  • Magistralar devletin idari işlerini yaparlar ve geçici olarak görev alırlardı.

Görev süresi genelde 1 yıldı fakat bu süre değişebilmekteydi.

  • Magistralar yaptıkları işlerden sorumluydular. Bunlar görev sırasında yargılanamazlardı fakat görev süresinin bitiminde normal vatandaş olurlardı ve magistra olarak yaptıkları her şeyden dolayı bu zamanda yargılanabilirlerdi. Magistralar ikinci defa seçilemiyorlardı.
  • Magistranın verdiği cezadan dolayı halk meclisine başvurarak cezaya itiraz edilebiliyordu, yani verdikleri cezalar kesin değildi.
  • Yaptıkları işlerden dolayı magistralar bir ücret almazlardı. Bu bir şeref makamıydı.
  • Emretme Yetkisi (Imperium) ve emirlere uyulmasını sağlama yetkileri vardı. Bu yetkiye her magistra sahip değildi. Sahip olanların savaşa karar verme, senatus ve halk meclisini göreve çağırma, yasa teklifi verme ve verdiği tüm emirlere uyulmasını sağlama yetkileri vardı. Imperiuma sahip olan magistralar diğer magistraların yaptıkları işleri veto edebilirlerdi.

CUMHURİYET DEVRİ MAGİSTRALARI:

  • Consul: Krala benzeyen, onun yetkilerine sahip olarak sorumlu olan ve genelde iki kişiden oluşan bir makamdır. İktidarların kalıcılığını önlemek için consul geçicidir ve görev süreleri 1 yılla sınırlandırılmıştır. Halk meclisi tarafından seçilen consuller imperium yetkisine sahip olarak devletin işlerini yürütürdü. Bu yetkiler orduyu komuta etmek, devleti yönetmek, yargı işlerine bakmak, halk meclisini ve senatoyu toplantıya çağırmak ve toplantılara başkanlık etmek ile kanun tasarılarını meclise arz etmek şeklinde özetlenebilirdi. İki consul üyesi birbirlerini veto edebiliyorlardı ve consuller birbirlerine sormadan karar
  • Dictator: Bu magistra istisnai zamanlarda görev yapardı. Roma’yı tehdit eden iç ve dış tehlikelerde veya buhran dönemlerinde consullarden biri diğerini dictator tayin ederdi. 6 ayı geçmeyecek şekilde görev yapan dictator kendisini tayin eden consul’un görev süresinin bitmesiyle bu sıfatını kaybederdi. Görevi sırasında askeri yetkiler başta olmak üzere idari ve yargısal tüm yetkiler dictator tarafından kullanılırdı. Dictatorun sorumluluğu tamdır. Dictatorun aldığı kararları diğer consul veto
  • Praetor: Praetor, consul’den sonra gelen en önemli magistradır. Bu magistralık MÖ.367 yılında kurulmuştur. Buradaki amaç, yoğun devlet işleriyle meşgul olan ve sık sık orduyla birlikte Roma’dan uzakta kalan consul’lerin işlerini azaltmak ve onların yokluğunda aksayan hukuk düzeniyle ilgili meselelerle uğraşmaktı. Praetor’un gelişinden sonra consullerin elinde sadece ceza davalarıyla ilgili görev ve yetki kaldı, fertle arasındaki özel hukuk ihtilaflarına ise praetor bakmaya başladı. Halk meclisi tarafından seçilen praetorda consul gibi imperium yetkisine
  • Quaestor: Bunların görevi devlet hazinesini idare etmek ile vergi ve para cezalarını toplamak şeklindeydi. Consul’lere yardımcı olan Quaestor’ların cezai işlerde de yetkileri vardı.
  • Censor: Censor’lar MÖ.443 yılından itibaren iki kişi olarak görev yapan, Roma sosyal hayatında etkili olacak tarzda icraatta bulunan magistralardır. Bunlar Roma toplumunun mali ve ahlaki yaşayışını denetlerdi. 5 yılda bir göreve gelen censorların yaptıkları nüfus sayımı (census) sırasında vatandaşa verdikleri kötü not o vatandaşın toplumdaki itibarının azalmasına ve şerefsizliğine sebep oluyordu. Censor’lar ayrıca alınacak vergiye esas olmak üzere Roma vatandaşlarının malvarlıklarını saptamaktaydılar. Censor’lar census işlemini 18 aylık sürede bitirmek mecburiyetindeydiler.
  • Tribunus Plebis: Tribunus plebis cumhuriyetin ilk asırları boyunca sürmüş olan patricius –pleb mücadelesi sonunda ortaya çıkan magistralıktı. Pleb’lerin sözcüsü sıfatıyla görev yapan bu makama her yıl plebs meclisi tarafından iki tribunus seçilirdi. Tribunus plebis, imperiumu bulunmamasına rağmen temsil ettiği plebs sıfatının menfaatlerine aykırı bir iş yapıldığını görürse veto hakkını kullanarak bunu engelleyebilirdi.
  • Aedilis Curulis: Cumhuriyet döneminde her yıl seçilen ve sayısı iki olan, imperium yetkisi bulunmayan bu magistralar çarşıdaki hukuk düzenin sağlanması, alım- satımların gözetimi ve Roma için erzak temini ile görevliydiler.

Senatus: Senatus üyelerinin çoğunluğunu görev süresi bitmiş magistralar oluştururdu. Magistralar her yıl değiştiği halde bunlar daha sonra senatus üyesi olduklarından senatus devletin istikrarını sağlayan organdı. Senatus kararları hukuken istişari nitelikteydi ancak magistralar önemli konuları senatusa danıştıklarından senatusun aldığı kararlar büyük otoriteye sahipti. Bir meseleyi senatusa götüren magistra senatus kararına uymak mecburiyetinde değildi fakat magistra görev süresi senatusa dahil olacağından senatusla ters düşmemeye dikkat ederlerdi.

HALK MECLİSLERİ:

Roma halkı devlet faaliyetlerine halk meclisleri vasıtasıyla iştirak ederdi. Halk meclislerini imperiuma sahip magistralar toplantıya çağırırlardı. Meclisin gündemini meclisi toplayan magistra belirlerdi. Karar verilecek toplantılarda konuşma ve müzakere usulü yoktu.. belirli bir düzene göre toplanan halk magistranın kanun teklifi veya belirli bir görev için gösterilen adaylar hakkında olumlu yada olumsuz oy kullanırdı.

  • Comitia Curiata: Krallık döneminden cumhuriyet dönemine intikal eden halk meclisiydi. Bu meclisin toplanması Roma ordu düzenine göre olurdu. Yılda iki defa toplanan bu halk meclisi, evlat edinme ve mirasçı tayini gibi şekilci-merasimli ve toplumsal önemi olan muameleleri icra ederdi.
  • Comitia Centuriata: Pleb’lerin de katıldığı bu meclis imperiumu olan magistralar ve nüfus sayımının yapılmasıyla ilgili olmak üzere censor’lar tarafından toplantıya çağrılırdı. Bu meclisin en önemli görevleri savaşa ve barışa karar vermek, consul, praetor veya censor’ları seçmek, vatan hainliği suçlarından açılmış davalarda itiraz edilen kararları incelemek ve kanun yapmaktır.
  • Comitia Tributa: Bütün Roma halkının toplanmasıyla oluşurdu. Tribus denilen bölge ayrımına göre toplanan ve oy verilen bu mecliste aedilis curulis ve quaestor gibi yetkileri daha az olan magistralar seçilirdi. Ayrıca bu meclis kanun çıkarma gücüne de
  • Consilia Plebis: Sadece plebs sınıfının katıldığı bir meclisti. Patricii- plebs mücadelesi sonunda kurulan bu meclis, tribunus plebis’i seçer ve yine onun başkanlığında toplanırdı. Bu meclisin çıkardığı kanunlara plebiscitum denirdi ve bunlar MÖ. 286’dan itibaren hem pleblere hem de patriciuslara uygulanmaya başlanmıştı.

HALK MECLİSLERİNİN FAALİYET TARZI:

Halk meclislerinde kanun koyma faaliyetinin başlayabilmesi için magistranın bir kanun tasarısı hazırlaması gerekiyordu. Meclislerin veya vatandaşların böyle bir yetkisi yoktu. Daha sonra bu tasarı Romanın büyük bir meydanına asılmak suretiyle

ilan edilirdi. Burada kanun teklifinin oylanacağı tarihte açıklanırdı. Meclis toplandığında tasarının lehinde veya aleyhinde konuşmalar olmazdı. Belirlenen günde meclis sadece oylama için toplanırdı. Oylama günü tasarıda her hangi bir değişiklik yapılması yolu açık değildi. İlk zamanlarda oy sözlü verilir ve tutanağa geçirilirdi. MÖ.1.Yüzyılın başından itibaren yazılı ve gizli oy usulü getirildi. Toplantıya katılanlar oylarını küçük levhaların üzerine kabul için “istediğin gibi olsun (uti rogas)” ve red için “eskisi gibi kalsın (antiquo)” şeklinde yazarak oy sepetlerine atardı. Daha sonra oylar sayılırdı ve icabında tekrar sayılmak için oy levhaları sandıklar içinde saklanırdı. Kabul edilen kanunlar bazen toplumun öğrenmesi için ilan edilirdi. İlan toplantıyı idare eden magistranın kararıyla veya kanun metni bunu öngörmüşse yapılırdı.

Müeyyidelerine Göre Kanunlar:

  • Lex Perfecta (Tam Kanun): Bu nitelikte bir yasaya aykırı olarak yapılan işlem batıl sayılıyordu.mesela, lex aelia santia’ya aykırı olarak yapılan azat etmeler geçersiz sayılıyordu.
  • Lex Quam Minus Perfecta (Daha Az Tam Kanun): Bu kanunlar yapılan işlemi geçersiz kılmaz fakat muameleyi ceza tehdidi altına alırdı. Mesela dul bir kadının 10 aylık matem süresi içinde evlenmesi yasaktı fakat evlenme gerçekleşmişse geçerliydi ama taraflar cezalandırılırdı.
  • Lex İmperfecta (Müeyyidesiz Kanun): Muameleyi yasaklamasına rağmen bu yasağa aykırı hareket halinde her hangi bir yaptırım öngörmezdi. Mesela bağışlamalarda lex cincia bazı sınırlamalar getirmişti. Ancak bağışlama bağışlananın malvarlığına girmişse geçerli olur, buna karşı her hangi bir yaptırım uygulanmazdı. Müeyyidesiz kanunların hükümleri yine emredici nitelikteydi ve taraflarca aksi kararlaştırılamazdı.

CUMHURİYET DEVRİNİN GELİŞMELERİ VE SONU:

Roma MÖ. III. Yüzyıla kadar küçük bir şehir devleti halindeydi. Bu yüzyılda yapılan savaşlarda başarılı olununca Roma devletinin sınırları genişlemeye başladı ve devlet bir imparatorluk haline geldi.

Ele geçirilen yerler çeşitli usullerle idare ediliyordu. Bazı yerlere anlaşmalarla kendini idare hakkı veriliyor bazı topraklarda ise yeni yerleşim ve yönetim birimleri kuruluyordu. Municipium ve colonia’lar Romanın yeni fethedilen topraklarda kurdukları idari birimlerdi. Municipium’lar, merkezden idareleri güç olan, idari ve kazai bağımsızlıkları bulunan uzak yerleşim üniteleriydi. Buralar tarımsal ihtiyaçlar için önemliydi. Merkezden gönderilen veya oradan seçilen bir magistranın başkanlığında kendi idare organları mevcuttu. Colonia ise, politik, ekonomik ve askeri amaçlarla yeni topraklar üzerinde kurulmuş yerleşim birimleriydi.

Savaşlardan elde edilen zenginlikler esas itibariyle devletin yüksek organlarını elinde tutan ve büyük toprak sahibi haline gelen soylular sınıfı ile ticaretle zenginleşmiş süvari sınıfı arasında paylaşılıyordu. Senatus üyelerini içeren soylular sınıfına yüksek magistralıklarda bulunmuş patriciuslar ve plebler dahildi. Bu soylular dışında orduya süvari olarak katılma hakkına sahip ve malvarlığı itibariyle süvari donanımını sağlayabilecek kimselerden oluşan bir süvari sınıfı ortaya çıkmıştı. Bu iki sınıf arasında Roma’da cereyan eden iktidar mücadelesinde her iki sınıf tarafından kullanılan proletarius sınıfı toplumsal huzursuzluklara yol açıyordu. Romaya dışarıdan ucuz tahıl gelmesi yüzünden artık tahıl üretimiyle geçimini sağlayamayan ve üretim biçimini hayvancılığa veya meyvacılığa dönüştüremeyen küçük toprak sahipleri topraklarını satıp Roma şehrine geliyordu. Sayıları giderek artan malvarlığı olmayan bu kişileri kullanarak Roma’ya hakim olma eğilimi kuvvetlenmişti.

Bedava dağıtılan tahıl ve zengin sınıfların bunları kendi saflarına çekebilmek için verdikleri ödünlerle iyice tembelleşen proletarius sınıfı huzursuzluk kaynağı olmuştu. Proletarius sınıfını ortadan kaldırarak Romanın köylü sınıfını tekrar oluşturmak isteyen Gracchus kardeşler zenginlerin elinde toplanmış olan toprağın bir kısmının başkalarına satılmamak kaydıyla topraksız köylülere dağıtılmasını öngörmüşlerdi. Ancak senatus aristokrasisi buna karşı çıkmış ve toprak reformunun başarıya ulaşmasına engel olmuşlardır.

Böylece monarşiye doğru giden bir süreç başlamıştır. Daha ziyade aristokrasi sınıfı içinde cereyan eden iktidar mücadelesinde her türlü yola başvuruluyordu. İç savaş her türlü iktidarı kendisinde toplayan Iulius Caesar’ı ortaya çıkarmıştı. Caesar askeri diktatörlük kurarak devleti karışıklıklardan kurtarmak istedi. Ancak cumhuriyet idaresine bağlı bir grup Romalı tarafından öldürülünce devlet idaresi biraz nitelik değiştirerek Octavianus’a kaldı.

Roma Hukuku Bazı Ders Özetleri

Roma Hukukunun Diğer Ders Özetleri İçin Tıklayınız.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

Sizin bu konudaki yorumunuz nedir?

Yorumlar (2)

  1. Güzel aydınlatıcı makale için teşekkürler daha iyisi samda kayısı umarım faydalı çalışmalarınızın devamı gelir.

  2. çok yararlı bir paylaşım olmuş teşekkür ederim çok işime yarıcak.

Sizin bu konudaki yorumunuz nedir?